Dokuzlu Tüylerimi Diken Diken Etti

Mehmet EROĞLU

Aydın Ticaret Odası Meclis Başkanı Sayın Mustafa Parmaksız ile Aydın Ticaret Odası yönetim kurulu Başkanı Sayın İsmail Hakkı Dokuzlu altı aylık periodlar halinde yaptıkları değerlendirme toplantısını bu sene de gerçekleştirerek basın mensuplarına yaptıkları icraatlar hakkında çok güzel bir bildiri sundu.

AYTO Meclis Başkanı Sayın Mustafa Parmaksızın yaptığı kısa konuşmasında bu altı aylık periodlarda ne yaptıkları hakkında kısaca bilgi verdikten sonra sözü Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İsmail Hakkı Dokuzlu’ya verdi.

Sayın Dokuzlu aydınlık yüzü tatlı dili ve konulara hâkimiyeti bütün basın mensubu arkadaşların pür dikkat dinlemelerine zemin hazırladı. Konuşmasında “Basın mensuplarının kendilerine yol gösterdiğini bize, haydi şunu da yap diye teşvik ettiklerini bu nedenle hepinize teşekkür ederim” diyerek başladığı konuşmasında basın mensuplarını kutladığını, basının her zaman desteğini yanında gördüğünü söyledi.

Ayrıca kurumlarla uyum içinde olduklarını Valilik, Belediye, İl Kültür Turizm Müdürlüğü, Milli Eğitim, Maliye ve bankalarla ortaklaşa çalıştıklarını anlatan Dokuzlu şöyle devam etti: “Bu konularda Aydın’a örnek olduğumuzu düşünüyorum. İşbirliği yaparak hem Aydın’a hem de üyelerimize katma değer sağladık. Hırs ve inatla çalıştık”.

Yaptığı hizmetleri, eğer fırsat verilirse ilerde yapacağı hizmetleri uzun uzun anlattı. Anlatırken de sanki kırk yıllık bir hatip gibi hiç duraksamadan ve herkesin anlayacağı bir dille açık sade bir şekilde anlattı. Sayın Dokuzlu konularına çok hâkim rahat tavrı ile herkesten tam not aldı. İki saati aşkın bir süre konuşarak bilgi verdi.

1975 yılından beri Aydın’da görev yaptım. Ben Aydın Ticaret Odası’nın bu denli etkinliğini Hakkı Dokuzlu ve yönetiminin başarılı çalışmasıyla odanın varlığına tanık oldum. Sayın Dokuzlu yönetimde bulunduğu sürece kapısı ve yüreği herkese açık olmuştur. Aydın’ın yararına olan her olumlu işin yanında ve arkasında olmuştur. Elimde bir yetki olsa Sayın Dokuzlu’yu daha iyi makamlara ve yerlere gelmesini yürekten isterim. Buna da layık biri.

Asıl yazmak istediğim bir konuda, Sayın Dokuzlu’nun Sayın Parmaksız ile birlikte Hakkâri’nin Çukurca ilçesindeki terör saldırısında şehit olan jandarma komando Er Mehmet Çetin’in Aydın’ın Nazilli İlçesine bağlı Beğerli köyündeki evine ziyarete gittiklerini, şehidimizin ailesine maddi destek vermek istediklerini, Ailenin maddi desteği kabul etmediğini “Devletimiz bize yeter” dediklerini duygusal bir şekilde anlattı. "Bir şehit ailesi bize vatan kavramının ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Çok mahcup olduk. O an toprağın içerisine giresim geldi” şeklinde konuşmasını dinlerken tüylerim diken diken oldu. Gözlerim yaşardı. İşte yüreğinde yurt sevgisi olan onurlu köylüm. 

Bu konuyu yazmışken geçmişten bir anı olarak yaşlı yoksul bir köylü vatandaşın onurlu hikâyesini de yazmayı bir görev sayıyorum. Daha önce yazdığım gibi Erzurum Kültür ve Turizm Müdürü iken Sayın Vali Mustafa Malay'la birlikte çalıştım. Erzurum’dan emekli olup Aydın’a geldim. Sayın Valim Malay’da Aydınımıza Vali olarak atandı. Bu atamaya son derece sevinmiştim. Çünkü Sayın Vali Malay son derece düzgün bir insandı. Erzurum’da olduğu gibi Sayın Malay’la Aydın’da da son derece iyi ilişkiler içinde bulunduk. Sayın Valim bir ilçeye gitse mutlaka beni de davet ederdi.

Böyle bir günde Bozdoğan ilçesinin barajın üzerinde yüksekçe bir köye gittik.

Sayın Valim daha önce o köye gitmiş. Köyde 102 yaşında olan Mustafa amca ile tanışmış. Yaşlılara karşı çok büyük bir saygısı ve sevgisi olduğundan bu 102 yaşındaki Mustafa amcayı bir daha halini hatırını sormak için bu köye vardık. Makam aracı bir kahvenin önünde durdu. Yaşlı bir amca hemen koşarak Vali Beyin yanına gelerek “Sayın Valim siz hoş gelmişsiniz, sefalar getirmişsiniz” diye Vali beye sarıldı. Sanki kırk yıllık bir ahbap gibi hem sarılıyor hem de hal hatır soruyordu. Ben bu yaşlı amcayı göz ucuyla bir süzdüm. Ayağında soğuk kuyu bir eski bir lastik ayakkabı, yamalı bir pantolon ve eski bir ceket.

Hal hatır sorgulamasından sonra Mustafa amca Vali beye “buyrun bir şeyler için” diye kahveye davet etti.

Vali bey “Mustafa amca ben senin evine gideceğim, beni evine götür” dedi.

Mustafa amca “Kurban olayım valim benim eve gitmeyelim.

Vali Bey “Yok eve gideceğiz haydi gidelim.

Mecburiyet karşısında Mustafa amca bizi evine götürmek zorunda kaldı. Mustafa Amcanın yüz yaşında olan hanımı yatalakmış. Ahır üzerinde tek bir odada yerde yatan hanımı Vali beyi ve diğer konukları görünce “kusura bakmayın kalkamıyorum” diyerek özür diledi. Hanımını üstünde yattığı bir minder oda her tarafı lime lime olmuş, yorgan denen bir şey yok. Tek oda olan yerde Vali Bey, hanımın yattığı yere oturdu bizler ise ayakta.

Vali Bey vaziyete bakıp çok üzüldü.

      —Mustafa amca ben sana yaşlılık maaşı bağlatayım hiç olmazsa eline biraz para geçer.

Vali Bey benim iki tarlam var onları kiraya veriyorum oradan aldığım para beni geçindiriyor. Sen onu başkaların ver hamdolsun benim ihtiyacım yok.

      —Mustafa amca öyleyse ben sana biraz harçlık vereyim diyerek cebinden yüz lira çıkardı yaşlı adama uzattı.

      —Vali Bey bak benim paramda var her şeyim var o nedenle ben istemem...

O sırda yatağında sessiz duran Mustafa Amcanın hanımı “Vali bey o paraları bana verin” dedi. Kadıncağız dediğine pişman oldu. Mustafa Amca eline aldığı bastonu ile kadıncağıza hücum etti. “Vay sen edepsiz kadın sen koskoca Validen nasıl para istersin sende utanma arlanma denen bir şey yok mu?” diye hanımına saldırdı. Sayın Vali ve diğerleri Mustafa Amcaya engel oldu. Buna rağmen Sayın Valim Mustafa Malay ve beraberindeki heyet yatalak hanıma biraz para verdiler.

Mustafa amcanın tek odalı yıkık dökük evinden dışarı çıkınca Sayın Valim Bozdoğan Kaymakamını ve köy muhtarını yanına çağırarak şu emri verdi: “Mustafa Amcanın bu evinin pencerelerini plastik yaptıracaksınız, yer tahtalarını yenileyeceksiniz iki somya iki yatak battaniye yorgan alacaksınız ne ihtiyacı varsa hepsini karşılayacaksınız sonrada ne masraf yaptıysanız parasını gelip benden alacaksınız” diye talimat verdi.

Getirdiği hediyeleri Mustafa Amcanın evine bıraktıktan sonra köyden ayrıldık.

Aradan bir hafta geçtikten sonra Vilayete Sayın Valimin yanına vardım. Sayın Valim bana bir şişe zeytinyağı, bir kiloda kabuklu badem gösterdi. “Müdürüm bak bunları görüyor musun bunlar bana hediye olarak geldi. Kim göndermiş biliyor musunuz hani Mustafa amca var ya o göndermiş birde bunları getiren vatandaşa tembih etmiş sakın ha başkasına verme doğruca Vali Beyin makamına gir bizzat Vali Beye elinle teslim et diye de ısrarla söylemiş. İşte onurlu Anadolu köylüm bu!

Değerli okuyucular Meclis Başkanı Sayın Mustafa Parmaksız ile Ticaret Odası Başkanı Sayın Hakkı dokuzlunun yardımını geri çeviren şehit babası ile Sayın Valinin yardımını ve verdiği parayı geri çeviren 102 yaşındaki Mustafa Amcaların eli değil ayakları öpülmez mi?

Ama birde iki torba kömüre ve iki kilo makarnaya kendini satan onursuzlara ne dersiniz. Ama onurlu yaşamak ne güzel değil mi? Birde anonim olan bir şiiri buraya yazarak Mustafa amcalar gibi onurlu Anadolu köylüsüne selam ve saygılarımı sunuyorum.

Namert sofrasında balı yemeden,

Cömert sofrasında yala razıyım.

Teberru ile ipekli giymeden,

Kendi kazandığım çula razıyım.

       

 

 

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.