Çin halk Cumhuriyeti’ne çağrımızdır ;
1. Çin Halk Cumhuriyeti her şeyden önce Uygur Türklerini “düşman millet” görme siyasetinden vaz geçmelidir. Bu yanlış siyasetin Türk ve İslâm dünyasında, batı dünyasında Çin açısından yakın ve uzak gelecekte meydana gelecek kötü sonuçlarını bütün boyutlarıyla iyi hesaplamalıdır.
2. Çin Halk Cumhuriyeti, doğu Türkistan’da inşa ettiği tüm toplama kamplarını bir an evvel kapatmalı, tutsak edilen milyonlarca Müslüman Türk’ü salıvermelidir. İşbu uygulamalarla insanlık trajedisine sebep olan failler her kim ise hem ulusal hem uluslararası yargının karşısına çıkartmalıdır. Ayrıca, bütün mağdurların mağduriyetlerinin temelli giderilmesi için hem manevî hem maddî tazminat ödemelidir.
3. Aile mahremiyetini yerle bir eden sözde “kardeş aile” uygulamasını ve Müslüman Türk kızlarının kendi rızası olmadan Çinlilerle evlenmeyi teşvik eden uygulamayı bir an evvel sonlandırılmalıdır.
4. Ailelerinden kopartılan yüzbinlerce çocuk bir an evvel ailelerine kavuşturulmalıdır.
5. 2007 yılından beri uygulanan “köle işçi” ve “zorla çalıştırma” uygulamasına derhal son verilmeli, onların mağduriyetleri bir an evvel maddî ve manevi olarak giderilmelidir.
6. Türkiye başta olmak üzere diplomatik ilişkileri bulunan bütün ülkelerde yaşayan doğu Türkistanlı insanların dört yıldır gasp edilen memleketlerindeki aile üyeleri ve yakınları ile özgürce iletişim hakları geri verilmeli, akraba ziyaretine derhal müsaade edilmelidir.
7. Yıllar önce Türk devletine vaat edilen bağımsız Türk heyetinin doğu Türkistan’da gözlem ve inceleme yapmasına müsaade edilmelidir.
8. Türkiye ile doğu Türkistan arasında doğrudan hava yolunun açılmasına izin verilmeli ve iki kardeş topluluğun serbestçe kültür ve turistik ziyaretler yapmaları kolaylaştırılmalıdır.
9. Büyük oranda Türk-İslâm coğrafyasında uygulanması öngörülen Çin rüyasının pratiği kuşak-yol projesinin başarılı olup olmamasının Türk-İslâm dünyasının “olumlu” katkısına bağlı olduğu aşikâr iken, onların soydaşı ve dindaşına reva görülen düşmanlık ve soykırımın Çin’e karşı “olumsuz” tutum ve algıyı daha kalıcı ve etkili kılacağı iyice bilinmelidir.
Türkiye Cumhuriyeti devletimizden beklentilerimizdir:
- Devletimiz “yeniden Asya” açılımı ekseninde geliştirmekte olduğu Çin politikasını gözden geçirmeli, doğu Türkistan’da olup biten sürece kayıtsız kalan, sonuç alınamayan, ticaret temelli politikalardan bir an evvel vaz geçerek insanperverliği, kendi kök medeniyetini ve gönül coğrafyasının çıkarlarını önceleyen politikalar geliştirmelidir. Buna uygun donanımlı, bölge odaklı uzman kadro yetiştirecek kurumları yeniden tesis etmeli, var olanları bu doğrultuda yeniden gözden geçirmelidir.
- Müslüman coğrafyada müstesna bir yeri olan Türkiye, doğu Türkistan meselesini inançla, samimiyetle sahiplenmeli ve başta İslam konferansı örgütü olmak üzere durumu İslam ülkelerine anlatmalıdır.
- Türkiye Cumhuriyetini yönetenler ve Anadolu Türklüğü çağlar öncesinden günümüze ve geleceğe Orhun Abidelerinde Bengü taşlara kazıdığı sözlerle seslenen Türk bilge Kağan’ın ihtarlarına kulak vermelidir.
4. Cumhurbaşkanlığı veya ilgili bakanlıklar bünyesinde alan uzmanlarının yer aldığı bir “Doğu Türkistan masası” kurulmalıdır.
5. Gazi meclis “Türkiye büyük millet meclisi”, doğu Türkistan meselesini görüşmek üzere olağanüstü toplantıya çağrılmalıdır.
6. Sözde “mesleki eğitim kampları” adı verilen üç milyondan fazla insanın kapatıldığı ceza kamplarının acilen kapatılması için devletçe ve milletçe çağrıda bulunulmalı ve Türkiye’deki işçi sendikaları uluslararası işçi kuruluşları ile temasa geçmelidir.
7. Uluslararası bağımsız gözlem-inceleme heyetinin bölgeye gitmesini isteyen BM başta olmak üzere ilgili uluslararası kurumlarla ve ülkelerle aktif iş birliği yapılmalıdır.
8. Doğu Türkistan’da devam eden etnik ve kültürel soykırımın durdurulması için Çin’e çağrıda bulunan ülkelerle iş birlikleri gerçekleştirilmeli; güçlü uluslararası kamuoyu oluşturulmasına katkı sağlanması için doğu Türkistan’da yaşanan insanlık faciası karşısında daha belirleyici bir “rol” üstlenilmelidir.
9. Aile mahremiyetini ihlal eden sözde “kardeş aile” politikası ile Uygur Türk kızlarını Çinli erkeklerle evlenmeye mecbur kılan uygulamaların acilen durdurulması için acil çağrı ve girişimde bulunulmalıdır.
10. Tüm siyasi partiler doğu Türkistan konusunda bilgilenmeye ve harekete geçmeye hazır olmalıdır. Doğu Türkistan meselesi artık partiler üstü bir millî dava, dahası insanlık faciası olarak bakılmalı ve ona göre davranış sergilemelidir.
11. Türkiye medyası, var olmak ile yok olmak arasına sıkıştırılmış, uluslararası toplum ve medyada “soykırım mağduru” olarak gündemde tutulan doğu Türkistan toplumunun dertlerini ve meselelerini kapsayıcı şekilde tüm zeminlerde gündeme taşımalıdır.
12. MEB müfredatına, gönül coğrafyalarımız kapsamında doğu Türkistan coğrafyası, tarihi, kültürü ve yaşanılan sorunları dahil edilmeli ve eğitim süreçlerinde doğu Türkistan’ın kültür ve medeniyetimizdeki yeri ve önemine daha fazla yer verilmelidir.
13. Doğu Türkistan’da yaşananları yerinde gözlemleyerek rapor etmek üzere Türkiye Çin’e bağımsız uzman bir heyet göndermelidir.
14.Doğu Türkistan dışında yaşayan soydaşlarımızın Doğu Türkistan mücadelesindeki suiistimalleri önlemek ve “Doğu Türkistan mücadelesi”ni daha sağlıklı bir zemine oturtmak için Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilgili kurumları ile eş güdümlü çalışacak üst bir çatı kuruluşun kurulmasına hamilik yapmalı ve öncülük etmelidir.
15. 1995-96’larda tarihî Türk ocağı binasında Türk Ocakları Genel Merkezi’nin kurultayına katılan Azerbaycan bağımsızlık hareketinin başçısı büyük Türk milliyetçisi Ebulfeyz Elçibey şöyle demişti: ‘’1970’li yıllarda Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de, Adana’da, Erzurum’da Türkiye’nin büyük şehirlerinde ülkücü Türk milliyetçileri yürüdüğü zaman Moskova’da deprem olurdu’’
Türkiye’de sivil toplumun gündemine doğu Türkistan’ın daha fazla dâhil edilmesi için başta işçi sendikaları ve memur sendikaları olmak üzere STK’ların ortaklığında bir doğu Türkistan zemini kurulmalı ve Türkiye’nin büyük şehirlerinde geniş kitlelerin iştiraki ile ÇKP’nin zulümleri tel’in edilerek Pekin’de de depremlerin yaşanması sağlanmalıdır.
16. Doğu Türkistan’da devam eden kültürel silme sürecinde kaybolmaya yüz tutan el sanatları, mimari, folklar, edebiyat ve kültür değerlerinin Türkiye Türkçesine kazandırılması için ilgili devlet birimleri, STK’lar gereken kaynakları ayırmalı bu doğrultuda akademik çalışmalar artırılmalıdır.
17. Doğu Türkistan meselesinin görünür olması için belediyeler de sürece dâhil olmalıdır.**
DÜNYA KAMUOYUNA ÇAĞRIMIZDIR ;
1. Medeni dünyanın temel değerleri olan insan hak ve hürriyetleri, doğu Türkistan’da ÇKP(Çin komünist partisi) tarafından en ağır şekilde ihlal edilmektedir.
2. Doğu Türkistan halkının en temel hakkı olan yaşama hakkı tehlike altındadır; mülkiyet hakları tamamen ellerinden alınmıştır. İfade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü gibi temel insanî özgürlükler yasaklanmıştır.
3. Doğu Türkistan’da demokratik talepler, suç olarak değerlendirilmekte ve en ağır şekilde cezalandırılmakta; bazen bu cezalar terör suçlamasına dönüşmekte ve idamlarla sonuçlanabilmektedir.
4. ÇKP, zulümden kaçanları ve ailelerini de suçlu olarak görmekte ve en ağır şekilde cezalandırmaktadır.
5. Dünya kamuoyunun bu haksızlıklara kayıtsız kalmamasını; doğu Türkistan’da ÇKP’nin gerçekleştirdiği insanlık suçuna karşı tüm şerefli milletlerin yüksek sesle karşı durmasını talep ediyoruz.
*Bu konuşma metni hazırlanırken Türkiye yazarlar birliğinin 02.temmuz.2021 tarihli ‘’doğu Türkistan çalıştayı sonuç bildirgesi’’ inden geniş ölçüde istifade edilmiştir.
**: Üç yıl önce Doğu Türkistanlı iki üniversite hocası ve Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlyas Doğan Bey’le oluşturduğumuz “Doğu Türkistan Gönüllüleri” olarak bir kısım sivil toplum kuruluşlarıw, TC Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş ile Doğu Türkistan meselesi ile ilgili görüşmeler yapmamıza rağmen çok çok milliyetçi bir siyasi partinin sayın genel başkanına ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş’a yaptığımız ziyaret taleplerimize halen cevap gelmediğini ve bir yıl önce o tarihteki Özel Kalem Müdürü şimdi Milletvekili olan Sayın Yüksel Arslan’ı arayarak Sayın Mansur Yavaş’la görüşme talebimizi geri alıyorum dediğimi değerli okuyucularımın bilgisine sunuyorum.