Doğa kendine ihanet edenlerden intikamını alır

Orhan ERDEM

Büyük Menderes Nehri Dinar’da mütevazı bir tepenin altından doğar. Etrafına hayat vererek Söke’de Ege Denizine dökülür.

Binlerce yıldır geçtiği yerlere anne baba şefkati ve sevgisi ile hayat bahşeden güzeller güzeli nazlı Menderes emdirdiği, büyüttüğü, evlatlarından ihanet gören bir annenin acısıyla gözyaşı döküyor.

Büyük Menderes Nehri kaba ve gaddar ruhların kalkınma adına, şehirleşme adına, sanayi adına, büyük bir kirlenmeye maruz almaktadır.

Menderes Nehri’nde ekolojik varlık can çekişmiyor artık ölüyor. Son günlerde binlerce balığın ölümünü haber olarak gazetelerde okuduk. Bu yeni bir olay değil. 30-40 yıl öncesine kadar Menderes Nehrinin içilebilecek kadar temiz olan suyu bugün canlılar için öldürücü zehirli bir hale dönüştü.

Buna kim sebep oldu?

Denizli ilinden itibaren yerleşim yerlerinin sanayi tesislerinin atıkları, jeotermal tesislerinin zehirli yoğunlaşmış suları, arıtılmamış kanalizasyon atıkları.

Bu meselede belediyeler, kamu kuruluşları, bürokratlar tam bir sessizlik içindeler. Bir iki demeçle işi geçiştiriyorlar. Bu sadece menderes Nehri’nin başına gelen ihanet ve felaket değildir. Sakarya nehri diğer nehirlerimiz Kızılırmak, Dicle Fırat da zamanla bu felakete duçar olacaktır. Avrupa da Tuna Nehri de aynı sanayi atıkları kirlenmesiyle karşı karşıyadır.

Sanayisi gelişmiş ülkelerden Almanya’da Ren Nehri, Fransa’da Sen Nehri, Roma’da Tiber Nehri, İngiltere’de Taymış Nehri’nde böyle bir felaket yaşanmıyor. Çünkü şehirlerin atıkları öyle arıtılıyor ki bir zamanlar bir alman bakan arıtılmış kanalizasyon suyunu televizyon kanalları önünde içti. Böyle olursa problem yok. Türkiye’de arıtmalar göstermelik, çalışmaz, sebep enerji pahalı, maliyet yüksek. 1994 yılında Aydınlar Ocağı Derneği olarak Menderes Nehri’nin kirlenmesini Denizli’den Söke’ye kadar tespit edip önerilerimizi bir sempozyumla kamuoyunda paylaşmıştık. Adnan Menderes Üniversitesi Öğretim üyelerinden Prof. Dr. Selim Bekçioğlu’nun yönettiği Prof. Dr. Nazmi Oruç’un yaptığı sunumla konferans ve panel o zaman meselenin ciddiyetini ortaya koymuştur.. Zamanın iktidar, muhalefet partilerinden ve Aydın Belediyesi’nden hiçbir tepki yoktu. Bugünde durum farklı değil. Belediyenin, milletvekillerinin, iktidar ve muhalefet partililerinin Menderes Nehri’nin kirlenmesi olayı diye bir meselesi yok.

Menderes Nehri’nin zehirli suları Menderes Ovasına ölüm ve hastalık saçmaya devam ederken bu işi çözmesi gereken yetkililerin koltuklarında ve makamlarında daha ne kadar otururuz hesapları yapması toplumun canını acıtıyor.

Menderes Nehri üzgün, bize dargın, kendisine uzanacak şefkatli bir eli bekliyor. Bizler ise onun ölümünü gözünün içine baka baka insafsızca seyrediyoruz. Onun mirası ona kötülük edenlere kötülükle dönecektir. Gelecek nesiller kirlenmeye sebep olanları asla ve asla affetmeyeceklerdir. Tarih önünde onları kınayarak, doğa katili olarak mahkûm edeceklerdir. Doğa kendine ihanet edenlerden er geç intikamını alır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.