Bu hafta sonu, Didim Apollon Tapınağını, uluslararası kokartlı, rehber ve öğretim görevlisi yeğenimin bilgileri ışığında gezdim.
Senelerdir, defalarca önünden geçtiğim, bu devasa tapınağı merak etmeme rağmen, gezememiş inceleyememiştim. Gün, dünmüş ve mükemmel bir inceleme gezisi oldu.
Siz okuyucularımda bu tapınağı gezmiş görmüş olmalısınız. Osmanlı döneminde, “Osmanlının taşı toprağı bitmez” düşüncesi ile İngilizlere çok önemli heykelleri verilmiş olan bu tapınağı, oldukça farklı bir açıdan anlatacağım bu yazımda.
2300 yıl önceki mantıkla, bu günkü din taciri mantığın, nasıl örtüştüğünü göreceksiniz.
Mitolojiye göre,“Didyma” kelimesi ikiz kardeş anlamındadır. “Apollon” ve tanrıça “Artemis,” Tanrıların tanrısı, Zeus ve “Leto” nun, ikiz çocuklarıdırlar.
Efsaneye göre, Apollon, çoban Brankos la tanışır. Dostlukları ilerleyince, Apollon ona, kehanetin sırlarını öğretir. Uyanık Çoban Brankos, Apollon adına ilk tapınağı kurar. Bu tapınakta, Brankosun soyundan gelen “Brankhidlerin” kehanetlerinin ünü, uluslar arası sınırları aşar.
Savaşa gidecek komutanlar, savaşın sonucunu öğrenmek için.
Hastalar, hastalıklarına şifa bulmak için.
Doğuracak kadınlar, çocuklarının cinsiyetini önceden öğrenmek için.
Devlet adamları, yapmayı düşündükleri işlerin sonuçlarını önceden öğrenmek için.
Sıradan insanlar, gelecekteki hayatları ile ilgili olayları önceden öğrenmek için. Tapınağa hediyeler, kurbanlar, buğdaylar, sikkeler ve hediyeler getirmeye başlarlar. Ve Tapınak ve kâhinler zamanın en zengin bankeri durumuna yükselirler. ((buraya kadar olan kısımda yaşananlar sizlere günümüzde, bazı cemaatlerin, tarikatların yaptıklarına benzeyip benzemediğini düşündürdü ise, ne güzel))
Geleceğe yönelik yapılan tahmin ve kehanetler, şeytana özgü bulunduğundan, tek tanrılı inancına mensup olanlar tarafından, doğru olmadığından yasaklanır. Önce Persler tarafından, tapınak yıkılır. Sonra Romalı Büyük İskender tarafından tapınak yeniden inşasına başlansa da, bir türlü bitirilemez ve kehanet yasaklanır.
Apollon tapınağı dünyanın en büyük tapınağıdır. Kehanet merkezi ve şifa merkezi, olarak kullanılmıştır. Ancak Tek Allah inancını yayan peygamberler geldikten sonra, ele geçirilen medeniyetler tarafından, Tapınakta, kehanet, şifa ve soygun yasaklanmıştır.
Sıkı durunuz, Günümüzde kehanet dinimizde yasak olmasına rağmen, Şifa merkezi olarak yayılan, ama işlevini kehanet ve şifa merkezi olarak devam eden onlarca merkez bulunmaktadır.
Bunlar geçmişte, Himmet, günümüzde yardım, kurban, ikram, hediye, olarak bu cahil ama bilgiç halk tarafından ihya edilmektedirler. Daha dün birisi oluşturduğu sermaye ile papalığa kadar, ( papalıkta, soygun yeri ve dünyanın en zengin şirketi olmasına rağmen) yardım etmişler. Sermayeleri ve ele geçirdikleri devlet kademeleri ile kendilerine karşı olanları imha etmeye yeltenecek kader büyümüş ve gözleri dönmüştür.
Büyük Atatürk, Tekke ve zaviyeleri 30 Kasım 1925’te kapatma kararı aldırır, 13 Aralık 1925’te, resmi gazetede yayınlandıktan sonra kapattırmıştır.
2300 yıl önceki Perslerin, Allah inancını yaymak için, Apollon, kehanet ve şifa merkezini yıktırdığı gibi, daha sonra da Büyük iskender’in işgal ettiği tapınağı, Romalıların Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra işlevine son verdiği gibi.
Anlatabildim mi dostlarım? Tarih tekerrür etmeye devam ediyor.
Benim ülkemde, kehanet merkezi, olduğu gizlense de, kehanet ve şifa merkezi olarak çalışan onlarca merkez iş başında.
Gariptir kaynağını, gücünü, zenginliğini, cahil halkımızı sömürmekten, onların İslam inancının eksikliğinden almaktadırlar. Hiçbir şey üretmedikleri halde, korkunç zenginlikleri oluşmaktadır.
Bu zenginlikleri, bankerlerin, bankaların gücünden daha büyük servetlere ulaştığından, devletimizi yıkmaya kadar yeltenebilecek duruma kalkışabilmişlerdir.
Uyanmanız, onlardan ve sonraki benzerlerinden uzak durmanız dileğimle.