Depremin siyasi sonuçları olacaktır!

Metin AKOĞLU

Dokuz saat ara ile iki şiddetli depremi bir arada yaşadık.

Matruşka gibiydi.

Deprem içinden, deprem çıktı.

Depremin pozitif etkisi ile illerimiz haritadan silindi.

Bir kez daha deprem değil, binalar yıktı geçti…

Depremin ideolojisi yoktu.

Herkesi ve her kesimi vurdu.

Depremin ikincil etkisi ise yıllarca devam edecek ve asla unutulmayacak.

Yaralanmalar, tedaviler, yaşanılan travmalar, akıp giden gözyaşları, çoban ateşleriyle çadırlardaki yaşam mücadelesi, anadan öksüz/babadan yetim kalanlar küçük çocuklar, yok olan kültür ve tarihler…

Verilen rakamlar ürkütücü ve kötü; gerçeklerin daha da kötü olduğuna inananlardanım.

Umarım, sonuç çıkartma yeteneklerimiz daha da gelişir, bundan sonraki olası depremleri küçük sıyrıklarla atlatan bir millet, bir devlet oluruz.

Selimiye, Süleymaniye, Sultanahmet camileri “süngüleriyle” birlikte beş yüz yıldır, bin beş yüz yıldır da Ayasofya ayakta kalmayı başarmış veya kendini koruyabilmişken; kışlalarımız, devletin hastaneleri, okulları, üniversite binaları ve inanç sistemimizin mabetleri olan camilerimiz, konutlar ve apartmanlara uyum göstererek yıkılmışlardır.

Yıkılmayıp sallanan ve tehlike arz eden iki, üç şerefeli minarelerimizi, iş makinesi yardımıyla kendi ellerimizle yıkmak zorunda kaldık.

Bu utanç hepimize yetmelidir…

Savaşta ve bu tarz felaketlerde sığınılabilecek limanlarımız olması düşünülen yerler, yerle bir olmuş…

Bundan sonra öyle evler yapılsın ki kimsenin evi yıkılmasın.

Kimse kimseye yardım da yapmasın.

Kimse de yardım alacak duruma düşmesin.

Devlet, bir inşaatta olması gereken standartları bilimin ışığında belirler, diğer ilgili bütün taraflar bunu uygular.

Yapılacak iş budur.

Bu, zaten var ama işletilmiyor.

İşletilmiş olsaydı sonuç böyle olur muydu?

Kapıkulenin batısında deprem olmadığını söylemek mümkün mü?

Alp sistemi dağların oluşumundaki fay hatları sadece Türkiye’den mi geçiyor. Bu fay hatları Pireneler’de Balkan ve Karpatlar ’da Apeninler ’da Dinar dağlarında Teselya ve Po ovalarında yok mu olmuş?

Nitekim, kurallara uygun üretilen binalar 7.8’e dayanabildi, belki de biraz daha fazlasına…

Ağaçlar ayakta ölürler kavramına uyum göstererek sisteme başkaldırdılar…

Ne mutlu onların haklı ve helal kazançlarına, ne mutlu o insanlardan ev sahibi olanlara…

Hepsi budur.

Peki nasıl buralara geldik.

Bu mekanizmanın nasıl işlediğini bilmeyen var mı?

Ahlak, akıl ve bilim üçgenine ihanet eden bir piramidimiz var.

Çevre şehircilik, piramidin en üstünde ve devlet tarafıdır.

Çukurova, Kahramanmaraş, Amik, Mercidabık, Karayılan, Harran vs (Türkiye’deki bütün ovalar dahil) ovalarındaki pamuk, biber, patlıcan, domates ve hububat tarlalarını imara açanlar, İnşaat ruhsatı verenler, iskân ruhsatı verenler, müteahhitler ve bağımsız olarak kurulan yapı denetimcileri de piramidin diğer bileşenleridir.

Yani belediyeler, Müteahhitler ve kamu adına Denetim yapanlar.

Hepsi de kamu vicdanı oldukları halde vicdan ile cüzdan arasına sıkışıp kalmışlar.

Yıkımın ve tahribatın bir numaralı sorumluları.

Hiç şüpheniz olmasın.

Onlar da deprem çok şiddetliydi diyerek sorumlu Allah’tır diyeceklerdir.

Peki devlet ve kamu ne yapmış?

Devlet ve Kamu bakmış ama görememiş!

Nurullah Ataç'ın ders kitaplarına geçen “bakmak ve görmek" makalesini okuyacakları gün, o derse katılmamışlar.

Rahmetli Erbakan’ın tabiriyle “Kaytarmışlar…

Üstat, bakmayı göze yaslamış, görmeyi de akılla ilişkilendirmişti…

Bu sistem adil, ahlaklı ve standartlara uygun bir şekilde çalıştığında meselemiz olur mu?

Olmaz.

Peki bu sistem niçin adil ve dürüst olarak işletilmez.

Siyasetin finansmanı meselesi…

Nedir?

Kendi cebinden siyaset yapan kaç kişiyi tanıyorsunuz?

Kanada, dünyanın en zengin ülkelerinin başında gelir. O ülkede milletvekilleri ücret almazlar. Halkın menfaatleri doğrultusunda mesleklerinde ve işlerinde başarılı olan insanlar, gönüllülük esaslarına göre çalışırlar.

Bizde nasıl oluyor bu işler...

Milletvekillerimiz en yüksek maaşı alıyor.

İtirazımız yok, alsınlar.

Ürettikleri hasıla nedir?

Ülkeye ne vermişler?

Halkın, hangi sorununu çözdünüz?

Bu sorunları çözmek için daha ne kadar insanın ölmesini bekleyeceğiz.

Siz, bu imar işlerini, yolsuzlukları bilmiyor musunuz?

Vicdanlarınız sızlamıyor mu?

Durum tespiti yapıp gerekli önlemlerin alınması sizi ilgilendirmiyor mu?

Bu yüzden 5 milyon insan yerinden oynadı. Şehirlerimizin sosyal yapısı ve dengeleri çatırdıyor. Suriye depreminden kaçan bir milyon insanı da eklediğimizde bunun arkası kaostur.

Bu nedenledir ki depremin siyasi sonuçları olacaktır.

Haberiniz olsun...!

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.