“HDP’nin Aydın Mitingi ve Sonuçları” başlıklı yazımın bazı çevrelerin hoşuna gitmediğini biliyorum. Onlara “Güneş balçıkla sıvanmaz” atasözünü hatırlatıyorum.
Hoşlarına gitse de gitmese de mitinglerle ilgili yorumumu sabırsızlıkla bekleyenleri daha fazla bekletmemek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın toplu açılış törenli Aydın mitingi ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla gerçekleştirilen Aydın mitingi izlenimlerimi aktarmak istiyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın toplu açılış törenli Aydın mitingine yüksek katılım sağlanmasına yönelik çabalar kuşkusuz kamuoyunda rahatsızlık ve tepki yarattı..
Muhalefetin seçim yarışının eşit olmadığı yönündeki iddiaları Erdoğan’ın mitingi öncesi Aydın’da yaşananlar doğruladı. Devletin tüm imkânlarını seferber edip, meydanları zorlama ile doldurarak, seçmene “hala güçlüyüm” algısı vermeye çalışmak huzursuzluk yaratıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 27 Mayıs Çarşamba günü İstasyon Meydanı’nda gerçekleştirdiği toplu açılış ve mitinge yüksek katılımın sağlanması konusunda kamu kurum ve kuruluşları harekete geçti.
En etkili atağı İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre yaptı..
Müdür Töre, 17 ilçe milli eğitim müdürlüklerine davetiye gönderdi..
Töre’nin yazısında şu ifadeler yer alıyordu :
“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 27 Mayıs 2015 Çarşamba günü ilimizi ziyaret edecek olmaları nedeniyle, tüm ilçelerimizdeki İmam Hatip Ortaokulu, Anadolu İmam Hatip Lisesi, Ortaokul, Ortaöğretim okulu, mesleki ve teknik Anadolu liselerimizin; öğrenci, öğrenci velisi, öğretmen ve yöneticilerinin aynı gün saat 17.00’de katılımlarının sağlanması ve katılım listelerinin ilçeler bazında 26.05.2015 Salı günü saat 17,30’a kadar İl Milli Eğitim Müdürlüğüne (Özel Büro) gönderilmesi hususunda; Bilgilerinizi ve gereğini önemle rica ederim.”
İl Milli Eğitim Müdürü resmi yazı gönderince doğal olarak ‘emir gibi’ algılandı..
Bu sadece devletin bir kurumuna ait emirdi.. Diğer kurumlarda da benzer emirlerle İstasyon Meydanı’nı doldurmak için büyük çaba harcandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu şartlarda miting yapması ve bu mitinglerdeki konuşmaları 7 Haziran genel seçimleri öncesinde daha önce genel başkanlığını yaptığı AK Parti’ye destek hamleleri olarak algılanmasına ve muhalefetin eşit şartlarla seçimlere gidilmediği iddialarını güçlendiriyor.
Şimdi gelelim CHP’nin Aydın mitingine…
Diğer parti liderlerinin miting için kullandığı İstasyon Meydanı yerine 35 bin kişi kapasiteli Atatürk Kent Meydanı tercih edildi. Mitingin saat 18.00’da yapılması planlanmıştı.. Aydın’da saat 14.00 sıralarında başlayan yağmur 19.00’a kadar devam etti. Zaman zaman şiddetini artırarak yağan yağmura rağmen meydan tıklım tıklım doldu.
İki mitinge de ilgi elbette büyüktü.
CHP’li Barış Altıntaş'a göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitingi “zorlama”, Kılıçdaroğlu’nun mitinginde “Yaşanacak bir Türkiye için milletçe alkışlamaya gelen onurlu halk” vardı.
Açıkçası ben hiçbir zaman kalabalıkların seçimlerin sonucunu doğrudan yansıtacağına inanmadım. Bu görüşüme en iyi örnek Türk siyaset tarihinin renkli simalarından Osman Bölükbaşı'dır.
Zira Bölükbaşı, şehirlerde düzenlediği meydan mitinglerinde, çok büyük izleyici kitlesine hitap eder, yanında taşıdığı belgelerle, insanları hayret ve dehşete düşürürmüş.
Fakat oylar hep Bölükbaşı’nın partisi yerine başka partilere gidermiş. Bir gün yine miting yapan Bölükbaşı, dayanamamış ve “Yahu bu nasıl iştir, her mitingde alkışları bana veriyorsunuz ama oylar başkalarına gidiyor” demiş.
Bu sebeple miting kalabalığına güvenmemesi gerektiğini herhalde her usta politikacı bilir.
Halk dinler, alkışlar.
Ama iş oy vermeye gelince..
Milletin oyunu almak alkışını almak kadar kolay değildir.
Seçime sadece 9 gün kaldı.
Elbette her siyasi parti ve her milletvekili adayı kazanmak istiyor..
Kazanmak için kalabalık toplamak değil, oy almak gerekiyor.