Referandumda ‘Evet’ oyu kullanacağını açıkladıktan sonra toplumun ve partilerin hedefi haline gelen Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Rektörü Bircan;
“Biz onların sevdiği rektörler gibi ikna odası açmıyoruz. Kendi görüşümüzü açıklıyoruz, bundan da çekinecek değiliz” diyor.
Anayasa değişikliği referandumuna ‘Evet’ dediği için sosyal medyada partililerin hedefi haline gelen ADÜ Rektörü Prof. Dr. Cavit Bircan, açıklamasına deva ederek:
Ülkenin menfaatine olduğunu düşündükleri her konuda görüş beyan etmenin anormal olmadığını aksine tam da olması gerektiğini belirten Bircan, “Biz onların sevdiği akademisyenler veya rektörler gibi kimseyi ikna odasına almıyoruz. Ben doğru olduğuna inandığım şeyi söylüyorum. Kimseyi de benim doğrularıma inanması için zorlamıyorum. Kendi görüşümü açıkladım. İnandığım şeyi söylemekten de çekinecek değilim” şeklinde konuştu.
Değerli okurlar buraya kadar Sayın Rektörün söylediklerine katılıyorum. Yalnız katılmadığım konu ise sen bir üniversitenin rektörüsün emrinde binlerce çalışan akademisyenler ve öğrenciler var.
Sandığın başına gidince elbette inandığın doğrultuda oyunu kullanırsın buna kimsenin itirazı olamaz.
Siz şimdi bir tarafsız olman gereken yerde rektörsün o nedenle bir kurumu temsil ediyorsun. Böyle bir beyanat vermen ne bulunduğun makama nede kişiliğinize yakışır.
Eğer fikrini rektör olarak açıklarsın bu birilerine yaranmak ve bazı çıkar peşinde olduğunu gösterir. O zaman rektörlükten ayrılır istediğin gibi konuşursun. Ama bunu da yapamazsın çünkü devamlı orada kalmak için takla güvercinler gibi takla atmaktan başka bir iş yapmıyorsunuz.
Bakınız Sayın Başbakan Binali Yıldırım sizin gibilere ne diyor:
“Sen zaten evet diyeceksen bu görüşü bu şekilde açıklayarak magazinleştirmenin ne anlamı var? Magazin yapmayacağız, Anayasa değişikliğini halka anlatacağız. Sporcu, sanatçı tamam ama ‘ben de evet diyorum’ diyen partililer, kaymakamlar, rektörler işi magazine döküyorlar. Arkadaşlarımız haklı, kimse bu önemli değişikliği magazinleştirmesin. AK Parti bugüne kadar bu şekilde bir yere gelmedi. Henüz bir kampanya da başlatmış değiliz”.
Ama bu rektör gibiler İsminin başına unvan ekleyenin de bilim adamı olduğu sanısı yaygındır. Oysa ikisi birbirinden oldukça farklı kavramlardır. Farklılık, üretimle ilgilidir. Türkiye akademisyenleri çoğunlukla izleyici konumdadır. Oysa dünya bilim adamlarının neyle meşgul oldukları her gün gözlenmektedir.
Herkes akademisyen olabilir ama bilim adamı olamaz.
Bilim tarihinde ne yazık ki yüzyıllar öncesinin ışık tutan birkaç bilim adamımızla övünüyoruz. İbni Sina, Uluğ bey, Ali Kuşçu, Nizamül-mülk, Yusuf Has Hacip, Kaşgarlı Mahmut, Mimar Sinan gibi isimler son yüzyıllarda yok.
On dokuz ve yirminci yüzyılların teknolojik buluşlarında ise hiç denecek kadar yokuz. Dünya bilim literatüründe birkaç kişi hariç yokuz.
Bunların sizin için hiç önemi yok sadece koltuğunuzu koruyun yeter.
İmam Gazali diyor ki:
“Layık olmadan Devletin
Makamlarına atananlar
Atlarını ısırır
Üstlerine kuyruk sallar”
Ünlü Filozof Platon da der ki:
“Gücün haklı çıktığı yerde adalet bekleme,
Güce tapan insanların olduğu yerde,
Huzur bekleme.”
Sayın rektör sen cübbeni çıkar siyasete gir bakalım yüreğin yetiyorsa.