Kamuoyunda günlerce yazıldı. Bugüne kadar da iktidardan bir yalanlama gelmediğine göre. İmralı da yatan 30 bin kişinin katilinin verdiği isimler ile oluşturulduğu Türk Milletini İkna Çetesi pardon heyeti Aklı olan insanlar yaptıkları görüşmelerle ilgili Sayın Başbakana Rapor vereceklermiş.
Ne rapor vereceklerini de tahmin edebiliyoruz. Aydın’da örgütlü 1323 dernek varken Yandaş birkaç dernek, birlik ve kamu görevlisiyle toplan 20 kişiyle körler sağırlar birbirini ağırlar misali yapılan bir toplantı. Dışarıda 150 STK.
Toplam 9 akilden üçü Aydına gelebildi. Basın yoluyla görüşme talebimizi defalarca duyurmamıza rağmen kabul edilmediğimiz listede adımız bulunmadığı için kapısından alınmadığımız İkna toplantısında sorularımızı cevap alamasak da megafonla haykırmıştık. Akil heyetinin 150 ye yakın STK’nın kırmızıçizgi görüşlerini mi yoksa önceden kurulmuş üç beş yandaşın görüşlerini mi Başbakana aktaracak Aydın halkı bilmek istiyor.
Başbakana çıkmadan önce ikna heyeti BDP es başkanı Selahattin Demirtaş ile de görüştüklerini öğrendik. Bu doğru bir karar ta baştan yapılması gereken buydu. Ülkeyi bu hale getiren ben değildim. Ülke ile sorunu olan ben değilim. Dağa çıkan ben değilim. O zaman neden bizi iknaya çalışıyorsunuz. Gidin gerçek muhatabınızı ikna edin olup bitsin.
Her gittiğiniz yerde ne sizlerin bizim nezdimiz de AKİL olduğunuz, ne de sizin akli, mantıklı diye sunduğunuz önerilerinize ihtiyacımız var. Çözüm Süreci diye sürdürülen süreçte PKK’nın geçmişte de defalarca örneği görüldüğü gibi bölgede iyice yerleştiği iddiaları var.
İkna edilecek kişilerin arasında Kandildeki zat Karayılanı da unutmamak lazım. Karayılan da ”Ciddi, köklü gözle görülür adımların atılması lazım. Bunu çok acil bir biçimde bekliyoruz. Biz 2-3 hafta içerisinde özellikle TBMM kapanmadan bazı adımların atılmasını bekliyoruz” diyerek resmen hükümeti tehdit etmiştir.
Karayılana Osmanlıyı parçalayıp yok etmek isteyen yedi düvelin ne hale düştüklerini tatlı bir dille izah etmek gerekir.
Son günlerde akillerce dile getirilen Özerklik, İmralı’daki katilin serbest bırakılması, koruculuğun kaldırılması, karakol inşaatlarının durdurulması, PKK’nın bölücü örgüt listesinden çıkartılması, federasyon, gibi siyasi taleplerin BDP tarafından da ısrarla gündeme getirilmesi, akıllarda verilen sözler mi var diye akla getiriyor.
Diyarbakır konferansında alınan kararlardan en önemlisi de “Konferansımız Kürdistan’ın bir statüsü olmadan Kürk sorununun nihai olarak çözülemeyeceğine karar altına almıştır.” Burada kastedilen bağımsızlık, özerklik federasyon’dur. Sözün kısası bağımsızlık isteniyor.
Bu işin başka da yolu kalmadığına göre verelim Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgeyi bağımsız Kürdistan kurulsun. Batıdaki bütün Kürtleri de buraya gönderelim. İşte çözüm desem herkes ayağa kalkar aman biz gitmeyiz. Olur mu diye bal gibi olur. Çekoslavakyanın bölünmesini inceleyin Slovakların bir gecede nasıl sürüldüklerini. 3000 evli çek-slovakın bu bölünmeden etkilendiğini göreceksiniz. Bin yıldır süren kardeşçe yaşamak varken, Bu boş hayaller ile kimse uğraşmasın.
Ama Siyasi cenaptan ses çıkmayınca,Siyasi iktidarın bağımsız özerk bir Kürdistan’ın alt yapısını hazırladığına inanmaya başlıyoruz.. Türk Milletinin 10 bin yıldır kaç devlet kurduğunu devletin masa başında değil cephede kurulduğunu kanla kurulduğunu anlatmakta fayda var. Hatta Ali Kemallere, onun gibi vatan hainlerine ne olduğunu da hatırlatmakta fayda var. Aman süreç zarar görmesin diyen ve susanların tekrar düşünmelerini bütün AKİİLERİ istifaya davet ediyoruz.