Taşınalı bir kaç hafta olmuştu ki, üst katta oturan komşu genç annenin hastanede vefat ettiğini duyduk. Tanışmamıştık bile, henüz 6 yaşında bir kızı, lisede okuyan oğlu öksüz kaldı. Küçük kızını, eşim cenaze geçişi esnasında parka götürdü. Öksüz kız, bize alıştı. İlkokula da başlayınca sabah uyandırıyoruz, birlikte kahvaltı sonrasında derslerini kontrol ettikten sonra okuluna bırakıyoruz, babası veya ağabeyi okuldan alıyordu. Akşam yine bizde, ders yapıyor, misafir gelse yardım ediyor, evin küçük kızı gibiydi. Sonra taşındılar. Şeyma bugün İstanbul Marmara Üniversitesinde okuyor.
**
Karşı daireye yeni evliler taşındı. Bir bebekleri oldu.
Kağan...
Birkaç kez kahvehaneye, parka götürdüm, fırsat buldu mu emekleyerek bizim kapıyı tıkırdatıyor, kollarını açıyor, dışarı çıkmak istiyor. Sonra kedileri kovalıyor, bakkala kaçıyor, bizim evde televizyonu kapatıveriyor, klimayı çalıştırıyor, buzdolabına tabure ile tırmanıyor, ocağı yakmaya çalışıyor, dikkat çekmek istiyor. Kağan önlemleri aldık, kumanda ve prizler kontrol altında. Anası kızsa, bize kaçıyor, kurtarın diye çığlık atıyor, el sallıyor. Birgün bulduğu hapı kaptığı gibi evlerine götürürken "Annem hasta, başı ağrıyor zaten" demesi bizi duygulandırıyor. Bana Cimbom GS en büyük derken, babasına Beşiktaş diyerek nabza göre şerbet veriyor, aynı günde babası BJK ben GS forması alıyoruz. Okulu da pek sevemedi kerata. Bir de kız kardeşi oldu. Onların ve bizim evin kapısı da hep açık dururdu, bir oraya, bir buraya... Her ikisininde bizde oyuncakları, defter, kitap, kalem ve silgileri vardı.
**
Geçenlerde Defnemiz geldi. İngilizce, İspanyolca sayı sayıyor, bizi imtihan ediyor, "el ele yaz Dede" diyor, gülümsetiyor bizi.
**
Televizyonlarda programlara bakarsak toplumda aile mefhumunun ne kadar bozulduğunu, asıl bundan çocukların etkilendiği gerçeği göz ardı edilmemelidir. Duyduğumuz kadarı ile üç çocuklu bir kadın, genç biriyle kaçıyor, bir çocukta ondan oluyor, bebeği birkaç aylıkken aynı kadın, üç çocuklu başka bir adama kaçıyor, adamın iki çocuğu daha var önceki evliliğinden...
Toplam dokuz çocuk...
**
Adamın iki çocuğu var, karısı üçüncüye hamile, ilk evliliğinden beş çocuğunu devlet yurduna vermiş. Dolmuş şoförü, arabada tanıştığı kadını kaçırıyor, kadının iki çocuğu var, burada da on çocuk...
**
İki vakada ondokuz çocuk, ana-baba şefkatinden yoksun büyüyecek. Benim yüreğim sızlıyor. Birkaç dakikalık zevk uğruna bu çocukların ne günahı var. Bakacağımız, ilgilenebileceğimiz, şefkat gösterebileceğimiz kadar çocuk sahibi olmak en doğrusudur. Bu çocuklardan kimileri toplum için sorun olamazlar mı? Zira şefkatsiz, sevgisiz, yokluk ve sıkıntı içinde bir yaşamdan geçmedikleri ne malüm. Peki bu günlere neden ve nasıl geldik diye de düşünmek gerek...