DAĞITMA
Çise, arka arka yürüyüşünden işkillenen annesinin, "Çise'ciğim, yönünü mü şaşırdın kızım, neden öyle tersin tersin gidiyorsun kapıya?" demesinin üzerine döndü.
Dönüşüyle birlikte büyük bir gayretle arkasına saklamaya çalıştığı poşet de ortaya çıktı.
"O poşette ne var kızım, neden saklıyorsun arkanda?" Kızgınlıktan eser yoktu Nil Hanım'ın sesinde.
Çise'nin arkasında bir poşet saklayarak okula gitmeye çalışmasına bir anlam verememişti. Zira o, asla çocuklarıyla yüksek sesle konuşmaz, itham eden sorular sormazdı.
Yerinden kalktı, bir eliyle kızının yanağını okşarken diğer eliyle de Çise'nin elindeki poşeti aldı.
Çise, gözleri yerde, ağlamaklı bir sesle "Anneciğim, Elif'in çizmeleri delik ama" dedi. Aynı anda annesi de poşetteki çizmeleri gördü ve kızını taklit ederek "Bunlar da geçen ay bana zorla aldırdığın çizmeler ama!" dedi.
"Babamın Ukrayna'dan getirdiği çizmeleri daha çok seviyorum anneciğim. Ben onları giyerim. Başka çizme de istemem, ne olur anneciğim bunları Elif'e götüreyim. Onun çizmeleri delik. Sınıfta üstüne oturup ısıtıyor ayaklarımı ben gözümle gördüm… " Artık kontrolü yitirmiş ağlamaya başlamıştı Çise.
Nil Hanım, şefkatle sarılıp öptü kızını. Yanaklarını sildi. Hâlâ gözlerinden yağmur gibi yaş dökülüyordu.
"Ağlama ama, ağlamadan anlat lütfen!
Yavrucuğum, neden saklıyorsun peki, neden saklı götürüyorsun peki? Neden bana söylemedin ki? Birlikte başka şeyler de hazırlardık Elif'e belki" sözleriyle sakinleştirmeye çalışıyordu iç çeken kızını.
Sakinleşen Çise'nin verdiği cevap ise çok güldürdü Nil Hanım'ı.
"Anneciğim, 'eşyalarınızı dağıttığınızda çok üzülüyorum' demiştin ya hani. Ben de çizmelerimi dağıttığımı görmeni istemedim. Üzülmeyesin diye sakladım arkama.