Suriye’de seçimler yapıldı. Halk, 10 yıllık iç çatışmaya rağmen geniş katılımla sandık başına gitti.
Halkın yüzde 95 desteğini alarak yeniden başkan seçilen Esad’ı siz, ister tebrik edin, isterseniz de kabul etmeyin.
Üsküdar’ı geçmenin sana göresi veya bana göresi olmayacağından, orada da “atı alan Üsküdar’ı geçmiş” sayılır.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, Suriye'de 26 Mayıs 2021 tarihinde yapılan seçimlere ilişkin, "Yaklaşık 7 milyon Suriyeli sığınmacının oy hakkından mahrum bırakılmasına ilaveten, hür ve adil olmaktan uzak olan bu seçimlerin, uluslararası toplum tarafından meşru kabul edilmesi mümkün değildir" açıklamasını yapmıştır.
Esad’ı devirmek için kurulan çakallar sofrası, 10 yıldır sadece ölüm ve gözyaşı getirmiştir. 7 milyon Suriyeli ülkesini terk etmeye zorlanmıştır. 2011 de Suriye’nin yıkılıp parçalaması için her türlü oluşumun içinde yer aldık. Şimdi 7milyon mülteci oy kullanmadı gerekçesiyle meşruiyet tartışması yapılması üzüntü vericidir.
Yüksek Seçim Kurulunca, sayım bitmeden seçim sonuçlarının açıklandığı ülkeyi unuttunuz galiba…!
Siz hangi oydan, hangi meşruiyetten bahsediyorsunuz. Suriye, bir milyon insanını kaybetmiş, ülke harabeye dönmüş, mermi değmeyen bina, alt yapı-üst yapı diye bir şey kalmamış,
Onun meşru olarak yapıldığının kararını kim veya kimler vermiş,
Sizin düşündüğünüz/yaptığınız gibiyse eğer bu hakkı size kim vermiş diye sorulmasın mı?
Nece ayırdınız dırnagı etden
Üreyi bedenden, canı cesedden?
Ahı kim bu haggı vermişdir – size,
Sizi kim çagırmıs, Vetenimize?
Yukarıdaki dörtlük, Azerbaycan’ın yetiştirdiği en büyük şair ve edebiyatçılardan biri olan kültür Bakanlığı da yapmış, Bahtiyar Vahapzade’nindir. Ülkesinin işgale uğraması ve bölünmesine(Aras’ın kuzeyi-güneyi) yönelik yapmış olduğu itirazı dile getiriyor.
Düşmanına, sizi kim çağırdı diye soruyor.
Allah aşkına, Suriyelilerin de sorma hakkı yok mu?
Sevsinler sizin meşruiyetinizi.
Konuyu bizim gibi düşünmeyen ülkelerin de olduğunu görmezden gelemezsiniz. Her gün 400 vatandaşımızın salgından öldüğü günlerde, bir damlacık aşı alabilmek için kapısında yatıp kalktığımız bir ülke vardı.
Çin Halk Cumhuriyeti;
Sanki Milliyetçi oylar mezata düşmüş, batan geminin oyları bunlar yaklaşımıyla, Sosyalist Enternasyonal üyesi olan CHP, kel alaka bir şeyler mırıldandı. Milliyetçilik adına “Uygur” çıkışı yapmış veya yaptırılmıştı.
Sosyalist Enternasyonalde sorarlar diyeceğim ama onlar da Soroslarla çalışır oldular.
Ankara BŞB Başkanı Mansur Bey, Gaziosmanpaşa’da bulunan ÇİN B.Elçiliği Rezidansının bulunduğu Gölgeli sokakta su arızası yaratmış, gidermek için de kazı yapmış ve Aski’nin kepçe sopasını kullanmak suretiyle de “Uygur” Türklerinin koruma altına alınabileceğini göstermişti.
Her kesimden büyük beğeni toplamıştı veya öyleymiş gibi algı yaratıldı.
Malum, Türkiye’de her şey algı ile yapılır ve yönetilir.
Peki, Çin bundan ders alabilmiş mi?
Ölüler konuşamadığı için bunu salgında ölen yurttaşlarımıza değil, geride bıraktıklarına sormalıyız.
Aski’nin sopa göstermesi sonucu Çin’den gelecek aşılar çeşitli bahanelerle bir ay süre ile gecikmeye neden olmuş ve Çin sevkiyatı geciktirmiştir.
Gerçek olan budur.
Politikasını beğenirsiniz veya beğenmezsiniz, devletimizin aşı tedarik etmeye çalıştığı bir dönemde, millet İttifakının “Uygur Türklerine” yönelik Çin karşıtı açıklamasının zamanlaması konjonktüre hiç de uygun değildi. “Uygur” hamaseti yüzünden aşı gelmemiş veya bilerek isteyerek, taammüden gönderilmemiş, aşısız geçen bir aylık süre içinde günde 400 vatandaşımızın ölümüne neden olmuşsunuz.
104 Generalin imzasını “densizlik” olarak gören muhalefetin/ittifakın “Uygur” açılımı sonucu kaybettiklerimiz için ne dememi bekliyorsunuz.
Aski kazısı kararını verenler, sempati ile bakanlar, destekleyenler, alkışlayanlar bilmelidirler ki aşının gelmediği bir ay içinde, salgından hayatını kaybedenlerin büyük bir bölümünün “CELLÂDI” da siz oldunuz.
104 general “densizlik” yaparken, vatanına olan sevgilerini gösterdiler ve milletin sinesinde yer edindiler.
Ya siz!
İnsan hayatını yok sayarak oy devşirmeciliği yaptınız. At üstünden orak biçmeye kalktınız. Bu ülkeyi sağlıklı yönetebileceğinize dair ciddi şüphelerimiz var.
Elinizi tutan yok. ABD/Virginia’da yaşayan Uygur Türklerinin muhalif lideri Rabia Kadir’i Türkiye’ye davet ederek gelecekte onunla çalışacağınızı dünyaya açıklayabilirsiniz. İktidar Dışişlerinin “monşerlerine” itibar etmemişti. Sizin de o yoldan yürüyeceğinizi veya yürümeyeceğinizi test etme şansını bize vermiş olursunuz.
Çin devlet Başkanı Şi Cinping, seçimlerde kazandığı başarı nedeniyle Suriye lideri Beşar Esad'a yolladığı tebrik mesajında ulusal egemenliğini, bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü koruma konusunda Suriye'yi güçlü bir şekilde desteklediğini ve ülkesinin salgınla mücadelede ve ekonomik alanda elinden gelen yardımı yapacağını' açıkladı.
Çin ve Suriye'nin geleneksel bir dostluğa sahip olduğuna ve Suriye'nin Çin Halk Cumhuriyeti ile diplomatik ilişki kuran ilk Arap ülkelerinden biri olduğuna dikkat çeken Şi, diplomatik ilişkilerin 65. yıl dönümünde Çin-Suriye ilişkilerinde daha büyük başarılar elde etmek için birlikte çalışmaya hazır olduğunu söyledi.
İki yıl önce Çin hükümeti ile İran arasında 25 yıllık “stratejik anlaşma” kapsamında enerji ve ulaştırma altyapı projeleri için 400 milyar dolarlık yatırım anlaşması yapılmıştı. İki ülke bu yatırımlarda ABD doları kullanmayacak.
İran'ın petrol ve doğal gaz sahalarında yeni üretim alanları açacak ve petrokimya endüstrisine yatırım yapacak olan Çin, İran ekonomisine büyük kısmı ilk beş yılda olmak üzere 280 milyar dolarlık girdi sağlayacak.
İran'ın ulaştırma ve imalat sanayi sektörlerine de 120 milyar dolarlık yatırım yapacak olan Çin, toplam 400 milyar doları bulunan projelerin yanı sıra en az 5 bin kişilik bir askeri gücü de ülkede konuşlandıracak.
Çin ödemeyi ihracat yaptığı ülkelerin para birimleri ile gerçekleştirebileceği gibi kendi para birimi yuan ile de yapabilecek. Böylece iki ülke özellikle petrol ticaretinde doları bypass etmiş olacak.
400 milyar dolar ile İran’a gelen Çin, uzun süre Büyük Selçuklu coğrafyasında beklemez. Irak, Suriye’den sonra Türkiye ile de ileri seviyede ortaklıklar kurmak isteyecektir.
İktidar ve geleceğin iktidarına seslenmek istiyorum. Eli çantalı ve içinde milyar, milyar dolarları olan çekik gözlü adamlar, hudutlarımızdan gelmeye başlayacaklar. Kabul veya reddetmek sizin tercihinizdir.
Rabia Hanımı mutlu ettiğinizde, ABD’de mutlu olacaktır. Önemli olan, kendi halkınızı mutlu ederken, Türkistan coğrafyasını da mutlu etmenin yolunu bulabilmek olmalıdır.
Onun da reçetesi var ve yazdım. Haftaya paylaşacağım.