Chikago, Amerika Birleşik Devletleri’nin en güzel kentlerinden birisidir. Michigan Gölünün kıyısında muhteşem bir şehirdir. Göl kıyısında Sears kulesi ve gökdelenleri ile yükselir. Gökdelenler arasında gezinirken Ankara’da Kavaklıdere’deki sakinliği hissedersiniz..Michigan gölünün kıyısında yürüyüş yaparken, deniz kenarında yürüyormuş hissine kapılıyorsunuz..Kentin diğer bir adı Rüzgarlı Şehir’dir. Loop denilen metro sistemi yer üstünde olup, gökdelenlerin arasında dolaşır.. Şehir açık bir film platosu gibidir. Her köşe başında ünlü bir sinema sanatçısını film çekerken görmek mümkündür..
Chikago, pek çok ünlü sanatçıya ev sahipliği yapmıştır. Kimler gelmemiş kimler geçmemiştir bu kentten..Ünlü İspanyol ressam Picasso metal konstriksüyonları ile kenti süslemiştir. Meksikalı ressam Diego en güzel duvar grafittilerini Chikago’da yapmıştır.. “Çanlar kimin için çalıyor” romanının yazarı Ernest Hemingway’in müze evini gezerken o da Chikago’yu tercih etmiş dedim..
Yaptığım gezilerin en unutulmazı Chikago müzesi idi. Her katı ayrı bir kıtanın uygarlığına ayrılmıştı.. Afrika medeniyetleri, Avrupa medeniyetleri, Asya medeniyetleri gibi..
Müzenin bir katında ırkçılıkla yapılan mücadeleye dikkat çekiliyordu.. Orada Kluklan örgütünün yaptığı cinayetleri ihbar eden zenci kadının portresi ve cinayetlerde kullanılan araç gereçler sergileniyordu..
İlgimi çeken bir diğer husus iletişim alanındaki Fox Tv ,CNBC Tv ve Boing, Mc Donald gibi çok uluslu şirketlerin genel merkezlerinin orada bulunması idi..
İkinci bir müze olan Botanik müzesinde Dünyanın dört bir yanından getirilerek yetiştirilen tropik bitkiler sergileniyordu...
Kent merkezinden çevreye yaptığımız gezilerde zenci mahallerinin fakir ve bakımsız olduğunu gördüm..Çin mahallesinde yaşayan bir kısım Çinlinin tek kelime İngilizce bilmeden hayatını sürdürdüğünü fark ettim..
Birleşik devletlerde her eyaletin belli konularda, federal devlete bağlı olduğunu, vergi sistemi gibi konularda özerk olduğunu öğrendim..
Yaptığımız yolculuklarda, benzin istasyonlarında,pompaların kart veya nakitle çalıştığını, istasyonda hiç bir görevlinin olmamasını hayretle izledim..
Chikago 1800’lü yılların son çeyreğinde büyük bir yangın geçirmiş ve itfaiye mesleği çok önemli ve onore bir meslek olmuştur..Yangınlarda can veren itfaiyeciler ulusal kahraman sayılıp, en görkemli binalar bu mesleğe tahsis edilmekte idi.. Tüm bu özellikleri ile Chikago beni etkiledi.. Birleşik devletlerdeki favori şehrim olma özelliğini her zaman korudu...