Belediyeler, bir kentin ruhunu yansıtan, halka en yakın hizmet birimleridir. Parkların yeşil kalmasından sokakların temizliğine, altyapı projelerinden sosyal yardımlara kadar pek çok alanda halkın yaşamını kolaylaştırmakla yükümlüdürler. Ancak zaman zaman ortaya çıkan yolsuzluk skandalları, belediyelerin bu görevlerini ne ölçüde yerine getirdiği sorusunu beraberinde getiriyor.
Yolsuzluk, sadece rüşvet veya zimmet gibi doğrudan suçlarla sınırlı değildir. Şişirilmiş proje maliyetleri, usulsüz ihale süreçleri, belirli kişi veya gruplara sağlanan ayrıcalıklar da yolsuzluğun birer parçasıdır. Belediyeler, kamu kaynaklarını halk için en verimli şekilde kullanmakla yükümlüyken, bu tür uygulamalar nedeniyle kaynaklar heba ediliyor.
YOLSUZLUK DENİLİNCE...
Aydın’da “yolsuzluk” denilince, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu akla geliyor. Bu nedenle adı “Yolsuzluk Kraliçesi”ne çıkan bayan başkanın gün geçmiyor ki yeni bir yolsuzluk haberi gündeme meşgul etmemiş, belediye kaynakları heba edilmemiş olsun.
AK Parti MKYK Üyesi ve Genel Başkan Vekil Yardımcısı Umut Tuncer’in açıklamaları, Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin konser harcamalarının sorgulanması gerektiğini ortaya çıkardı. Tuncer’e göre Aydın Büyükşehir Belediyesi, 2024 yılı için 5 konser programına 62 milyon lira, "Aydınfest" konseri için 36 milyon lira harcamış.
Belediye başkanları için halkın önceliklerini doğru şekilde belirlemek ve kaynakları etkin kullanmak zorunluluktur. Örneğin, altyapı sorunları, ulaşım, sağlık hizmetleri, eğitim yatırımları veya sosyal yardımlar gibi vatandaşların günlük yaşamını doğrudan etkileyen hizmetler varken, konser ve etkinliklere büyük bütçeler ayrılması doğru değildir.
Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin bir yılda konserlere 62 milyon lira harcadığı iddiası, hem mali yönetim açısından hem de halkın ihtiyaçlarının karşılanması bağlamında sorgulanmayı hak eden bir konu gibi görünüyor. Bu tür harcamaların öncelikli hizmetlerin önüne geçmesi durumunda, doğal olarak tepki oluşur.
TUNCER'DEN SONRA TUNA
Umut Tuncer’den sonra Aydın Büyükşehir Belediyesi ve Başkan Çerçioğlu ile ilgili skandal açıklama gazeteci Durmuş Tuna’dan geldi.
Tuna, geçmişte mahkeme ve avukat masraflarının Çerçioğlu’nun talimatıyla ödendiğini ve çeşitli para transferleri gerçekleştirildiğini, ancak aralarındaki ilişkiyi gizlemek için Çerçioğlu’nun kendisini tanımadığı izlenimi vermeye çalıştığını iddia ediyor. Tuna, bu süreçte Sabah ve Yeni Asır gazetelerinde kendisine ödenen 2 milyon liradan bahsedildiğini doğruluyor ve bu paraların basın mensuplarına ödemeler için kullanıldığını belirtiyor. CHP lideri Özgür Özel’in de durumdan haberdar olduğunu ekliyor.
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu'na yönelik bu iddialar, sıkça karşılaşılan bir durumdur. Belediyenin mali politikaları ve kaynak kullanımına yönelik eleştiriler, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin hayata geçirilmesi açısından çok önemlidir.
Böylesi durumlarda, Özlem Çerçioğlu ve yönetiminin kamuoyunu tatmin edecek açıklamalar yapması ve bu iddialara yönelik kanıtları sunması gereklidir.
Umut Tuncer ve Durmuş Tuna’nın açıklamaları yerel yönetimlerin mali politikaları ve kaynak kullanımını yeniden tartışmaya açarken, Özlem Çerçioğlu’nun bu iddialara nasıl bir yanıt vereceği de merak konusu; ama o, tatmin edici bir açıklama yapmak yerine belediye bütçesinden beslediği kalemşörleri üzerinden yanıt vermeyi tercih edecektir.
SİYASİ İKTİDARIN ADIM ATMASI GEREKİYOR
Yolsuzluğun en büyük bedelini yine vatandaş ödüyor. Kamu kaynaklarının amacı dışında kullanılması, daha iyi yollar, temiz su, kaliteli sosyal hizmetler gibi temel ihtiyaçların karşılanamamasına yol açıyor. Halktan toplanan vergiler, rüşvetle ya da gereksiz projelerle çarçur ediliyor. Bu durum sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal güven kaybına da neden oluyor.
Vatandaşlar, yerel yönetimlere güvenmek istiyor. Ancak ardı ardına patlayan yolsuzluk haberleri, "acaba belediye kaynakları nereye gidiyor?" sorusunu gündeme getiriyor.
Belediyelerde yolsuzluğun önlenmesi için siyasi iktidarın acil olarak bazı adımlar atması gerekiyor. Çünkü herkesin hakkı olan kamu kaynaklarını, yalnızca "birkaç kişinin" çıkarına harcamak, ne vicdana ne de hukuka sığar.
Unutmayalım: Şeffaflık, bir tercih değil, bir zorunluluktur.
Selam ve saygıyla.
AK Partili Tuncer, Aydın'daki konser harcamalarını eleştirdi