Çerçioğlu ve Tahsin Tonay’ın dramı

Ali AKSÜT

Yazının başlığına bakıp, belediye hizmetleriyle ilgili söz edeceğimi sanmayın sakın! Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun başarılı olduğu tek iş lokma, pilav ve çorba dağıtımıyla alakalı tek cümle yazmayacağım.

Bugün bir nostalji adına hep birlikte geçmişe gidelim istiyorum. Aydın Belediyesi’nde mesai yaptığımız başkan yardımcısı bir ağabeyimizi yazmaya çalışacağım. Çalışacağım dedim.. Esnaf çocuğu, halk insanı, mevkidaşım Tahsin Tonay’ı kelimelerle anlatmak o kadar kolay değil çünkü…

O gerçek bir ağabey, iyi bir dost, alabildiğine renkli bir insandı. O nedenle onunla bizzat yaşadığım duygular ve anılarımdan kesitler aktarırken, hep ondan ‘Tahsin Ağabey’ diye bahsedeceğim.              

1977 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olur olmaz Aydın Belediyesinde göreve başlayan Tahsin Ağabey, aslen Aydın’ın şirin ilçesi Karacasu’dandır. Ancak uzun yıllar önce Aydın’a yerleşen ve Ramazan Paşa Camii’nin köşesindeki dükkânda fırıncılık yapan bir babanın oğludur. Aldığı aile terbiyesinin ona yüklediği özellikleri sayesinde görev şuuruyla ve ekmek yediği kuruma bağlılığıyla tanıdığım Tahsin Ağabey’in pek çok başarılı hizmetleri olmuştur.

Bunlardan örnek verecek olursak:

Çok büyük bütçesi olan görev ve fonksiyonları itibariyle Aydın şehrinde yaşayan bütün vatandaşlarımızın günlük hayatlarını direk ilgilendirecek ESHOT olarak bilinen, günümüzün ASKİ, AYDEM ve sarı civciv adı verilen otobüslerin bağlı olduğu kuruluşun görevlerini yerine getiren Elektrik, Su ve Otobüs İşletmesi’nin başında bulunmuş, çok genç yaşta büyük bir işletmesinin müdürlüğünü ve başkan yardımcılığı da yapan başarılı bir bürokrattır, Tahsin Ağabey..

O çocukları çok seven, büyük-küçük herkese değer veren, insani ilişkileri güçlü bir ağabeyimizdi. Kapısından içeriye giren kim olursa işiyle ilgilenir, ikramsız göndermezdi. Çünkü o görmüş geçirmiş asil köklü bir ailenin evladı idi. Bu nedenle insani değerler, vefa, dostluk çok önem verdiği kavramlardı. Belediye çalışanları işçisinden memuruna, amirinden müdürüne bütün siyasi parti meclis üyelerine kadar herkesle diyalog ve ilişkileri takdire şayandı. Personel arasında ayrım yapmaz, hepsini babacan tavrıyla sever ve onlara ağabeylik yapardı. Kimin işi, derdi varsa dinleyen; belediye çalışanlarının ‘Marko Paşa’sı, ‘Tahsin Baba’sıydı. Nam-ı değer Marko Paşa, 1977 yılında başladığı görevinden 22 Temmuz 2009 tarihine kadar 7 ayrı belediye başkanı ile çalıştı, hiçbiriyle sorun yaşamadı. Ta ki Özlem Çerçioğlu seçilene kadar…

Tahsin Ağabey’le son görüşmemizde tarih 22 Mayıs 2009’u gösteriyordu. Onu hiç bu kadar üzgün ve bitkin görmemiştim. Morali bozuk, canı son derece sıkkındı. Kendisi iyi bir yerel tarih arşivcisiydi. Aydın’la ilgili haber, fotoğraf ne varsa saklar, arşivlerdi. Elinde 1957 senesine ait o gününün Aydın yerel gazetelerinden Hürsöz’den bir haber kupürü vardı. Duygulandığını hissettim, gözleri kan çanağına dönmüştü.

Merak edip, ben de o kupüre baktım. Başbakan rahmetli Adnan Menderes’ in Aydın Belediyesine ziyaretiyle ilgiliydi. Kupür Tahsin Ağabey için de kıymetliydi, benim için de… Ben, “Ağabey bunun hatırası benim için çok önemli ve kıymetli” deyince; üzerine “Kardeşim Ali Aksüt’ e bu hatıra belgeyi takdim ettim” diye yazıp imzaladı ve hiç tereddüt etmeden bana verdi. O gün-bugün o belgeyi saklarım.

Belediyede 33 yılı geride bırakan Tahsin Ağabey, 2009 yerel seçimlerinde belediye başkanı seçilen Özlem Çerçioğlu’nun “Tahsin Ağabey bizi yalnız bırakma, senin belediyecilik tecrübelerine ihtiyacımız var” sözüyle emekli olmasını istemediğini söylerdi. Ama ne değişti, ne oldu bilmiyorum. Bu sözden 2 ay sonra gördüğümde makam odasını boşaltıyordu. Meğer Çerçioğlu, Tahsin Ağabey’den başkanlık katındaki makam odasını boşaltmasını istemiş.

Oysa makam değildi onun derdi. 33 yıllık emeğin karşılığında yaşadıkları içine sinmemişti. Yaşadıklarını hak eden biri değildi. Üzüntüsü de, hüznü de, kızgınlığı da  bundandı.. O nedenle gözleri kan çanağına dönmüştü. Tahsin Ağabey, “İşin hayrı kalmadı. Bu kadın (Özlem Çerçioğlu) beni kocasının fabrikasında amele çavuşu sanıyor. Çekilecek tarafı kalmadı, emekli olacağım” diyerek duygularını dile getirmişti.

Tahsin Ağabey, işte bu talihsiz olaydan tam 15 gün sonra kalp krizi geçirdi.  Tedavi gördüğü hastanede ziyaretine gittiğimde konuşamıyordu…40 gün sonra tarih 22 Temmuz 2009’u gösteriyordu ki; yaşam mücadelesini kaybederek, ruhunu Allah’a teslim etti.

Aradan zaman zuhur geçti. Sabah yürüyüşündeydim, Atatürk Kent Meydanındaki belediyeye ait reklam panosu gözüme ilişti. “Gülen yüzlü insanların yaşadığı kent” ve “Hoşgörü kenti Aydın” yazılı afişlerde torunu ve ya çocuklarını omzuna alan mutlu bir aile resmi bulunuyor.

O an, “Keşke bilbordlarda yazılı olan o hoşgörüyü Tahsin Ağabey’e gösterebilseydik, keşke o hoşgörü ve gülen yüzü ondan esirgemeseydik, keşke o dramı yaşatmasaydık” dedim.

“Tarih tekerrürden ibarettir” derler. Bu sözde tarihte yapılan hatalar kast edilmektedir. Yani tekrar eden aslında hatalarımızdır.

Hata tekrarlanıyor…

Musibet kimin başına gelmiş ise sadece onu sürekli acı içinde bırakır. Başkalarının acıması, üzülmesi, gelir geçer. Bu yüzden atalarımız,  “Ateş düştüğü yeri yakar” demiş. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun kapı önüne koyduğu 350 çalışan, Tahsin Ağabey’in yaşadıklarına benzer bir dram yaşamaz  inşallah. Bizler de yeniden ‘keşke’ demek zorunda kalmayız.

Ah!Ahhh!

Belediye çalışanların ‘Tahsin Baba’sı nerelere götürdü bizi. Anılarımız ve yaralarımız tazelendi.

Yazımı Coşkun Sabah’ın ‘Anılar’ adını verdiği eseriyle bitirmek istiyorum.  

“Bu akşam içimde hüzün var. 
Gözümde canlandı anılar. 
Ağlamak istiyorum, haykırmak istiyorum. 
Bu akşam içimde hüzün var.”

Kalın sağlıcakla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.