Acıbadem Bodrum Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Murat Urkan, vücuttaki yağ kütlesinin yağsız kütleye oranla çok fazla artması anlamına gelen obezitenin sağlıksız beslenme, hareketsizlik ve genetik yatkınlık gibi faktörlerden kaynaklandığını ve tip 2 diyabet, kalp ve damar hastalıkları, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, karaciğer yağlanması, eklem sorunları ve uyku apnesi gibi hastalıkların yanı sıra psikolojik sorunlara da yol açtığını söyledi. Obezitenin Dünya Sağlık Örgütü tarafından en riskli 10 hastalık içerisinde gösterildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Urkan, ülkemizde 15 yaş ve üstü obez bireylerin nüfusun yüzde 20'sini oluşturduğunu ifade etti.
Her obezite hastasının cerrahi yöntemlere uygun olmadığının altını çizen Doç. Dr. Urkan, örneğin mide küçültme ameliyatı için hastanın "morbid obez" tanımına uyması gerektiğini anlattı. Yani hastanın kilosunun değil, boy ve kilo değerine bağlı olarak hesaplanan ve standartları Dünya Sağlık Örgütü'nce belirlenen "vücut kitle indeksinin" belirleyici olduğunu dile getiren Doç. Dr. Urkan, "Vücut kitle indeksi 40'ın üzerinde olan morbid obez grubundaki hastalar ile VKİ 35-40 arası olduğu halde aşırı şişmanlığa bağlı tip 2 şeker hastalığı, hipertansiyon, uyku apnesi gibi sorunları olanlar da morbid obez olarak kabul ediliyor. Ayrıca obeziteye bağlı "yeni" tip 2 şeker ve metabolizma bozukluğu olan ve VKİ'si 30 - 35 arasındaki hastalara da obezite doktorunun kararı ile ameliyat yapılabiliyor" dedi.
"Obezite cerrahisinde iki temel ameliyat yöntemi var"
Sadece bunun da yetmediğine değinen Doç. Dr. Urkan, obezite cerrahisi yapılabilmesi için hastaların en az 6 ay sürmek kaydıyla minimum 2 defa diyet tedavisi ile kilo vermeyi denemiş olması şartının arandığını söyledi. Bu diyetlerde başarısız olan morbid obez hastalar için ise en etkili tedavinin cerrahi seçenekler olduğunu ifade etti.
Obezite cerrahisinde temel olarak iki ameliyat yöntemi olduğuna değinen Doç. Dr. Urkan, "Bu yöntemlerden biri gıda emilimini bozan gastrik bypass ameliyatıdır. Diğeri ise gıda alımını kısıtlayan tüp mide ameliyatıdır. Obezite cerrahisinde sıklıkla uygulanan bu yönteme toplum arasında mide küçültme ameliyatı da denilir" dedi.
"Bypass yönteminde bağırsakların bir kısmı devre dışı kalır"
Tüp mide ameliyatında, tüm midenin yaklaşık yüzde 80'inin çıkarıldığını belirten Doç. Dr. Urkan, "Bu yöntem gıda tüketimini kısıtlamak esasına dayanır. Midenin büyük bölümü alınınca kalan kısım ince, uzun bir tüp şekline benzetildiği için "tüp mide ameliyatı" olarak anılır. Bu ameliyatta çıkarılan mide bölümünden (Fundus) salgılanan iştah hormonu (Ghrelin) ve dolayısıyla iştah operasyon sonrasında önemli ölçüde azalır. İştahın azalması da bu yöntemin alameti farikalarındandır ve başarı oranını yükseltir" diye konuştu.
Ayrıca bu ameliyatın uygulandığı, ağızdan ilaçla tedavi gören diyabetikler ve hipertansiyon hastalarının kullandığı ilaçlara genellikle ihtiyaç duyulmadığını sözlerine ekledi.
Doç. Dr. Urkan, gastrik bypass ameliyatlarına dair ise şunları anlattı:
"Bu yöntemde midenin önemli bir kısmı bypass edilir yani devre dışı bırakılır, küçük hacimli (yaklaşık 30-50 cc) bir mide bölümü hazırlanır ve bu kısım ince bağırsaklara dikilir. Burada hedef hem mide hacminin küçültülmesi hem de bağırsakların bir bölümünü devre dışı bırakarak, tüketilen yiyeceklerin bir kısmının emilmeden doğrudan sistemden atılmasıdır. Böylelikle hastalar hem daha az gıdaya ihtiyaç duyar, hem de aldıkları gıdanın tamamı değil sadece bir kısmı vücut tarafından emilir. Bu yöntem insülin kullanan diyabetik hastalarının kan şekeri kontrolünün de daha etkili şekilde düzenlenmesini sağlar"
"Obezite cerrahisi sanıldığı kadar riskli değil"
Toplumda obezite cerrahisinin riskli olduğuna dair yanlış düşüncelerin bulunduğuna işaret eden Doç. Dr. Urkan, "Morbid obezitenin kendisi mide ameliyatının riskinden çok daha fazla risk taşır. Morbid obezite zaten ölümcül bir hastalık olduğu için eğer müdahale edilmezse bu kişiler, obez olmayan yaşıtlarına göre 10-15 yıl erken hayatını kaybediyor. Ayrıca bir kalp bypass ameliyatından sonra ilk 7 gün içerisinde 100 hastadan ikisi hayatını kaybederken, mide bypass ameliyatı sonrası ölüm oranı sadece binde birdir" dedi.