Atalar sözüdür;
“Hayvan yularından,
İnsan sözünden tutulur.”
**
Sandığa gömmek deriz ya!
Yerel seçim dönemidir, Karadeniz bölgesinde bir mahallede muhtar adayı olan vatandaşa çok sayıda kişinin söz vermesine rağmen, 800 seçmeni bulunan mahallede sadece 15 kadar oy çıkar. Buna bozulan muhtar adayı vatandaş, söz verip de kendisine oy vermeyenlere ders vermek için cami hoparlöründen ölüm ilanını yaptırır, salasını okutur. Şok olan akrabaları ve arkadaşları telaşa kapılır, camide toplananların önünde aday ortaya çıkar ve sitem eder.
“Beni sandığa gömdünüz, şimdi de toprağa gömün bari...”
**
Söz verme ile ilgili muzip bir fıkra!
Hikâye bu ya! Bay Tavşancık muhtar adayıdır,
Kendisine oy vermeyen Tilki hanıma bozulur.
Yeni doğan Tilki hanımın yavruları yuvalarında analarını beklerken tavşan yaklaşır, “Hey! Ufaklıklar, yakında ananızı …”
Diyerek onları korkutmaya çalışır. Yavrular anneleri geldiğinde;
Olanları anlatır, Ana Tilki anlar, gizlice yuvada pusuya yatar.
Tavşan ortalığı gözetleyerek yavrulara yaklaşır…
“Hey ufaklıklar ananızı…”
Demeye kalmadan Ana Tilki ortaya çıkar. Tavşan kaç, tilki tut…
Tavşan bir kurumuş ağaç kütüğüne girer, ardından Tilki Hanım da hoop. Tavşan arkadan çıkar, gider. Fakat bu daracık deliğe Tilki sıkışıp kalmıştı, vaziyet fena,
Tavşan şöyle bir düşünür,
“Yahu tilki kardeş, seni…. Bir de yavrularına söz vermiştim. Sözümde durmalıyım,
Çocuklara örnek olmak gerekir di mi ama…”
Söz vermenin de böylesi…
**
Bir başka söz verme fıkrası…
Ağustos böceği bütün yaz, çaldı saz misali gününü gün eder.
O yaz mevsiminde hep “ekstradayım” demektedir karıncaya.
Söz verir ki, “Kış mevsiminde yemek için kapına gelmeyeceğim” diyerek.
Karlı bir kış gününde karıncanın kapısı çalınır. Kapıda tembel bellenen Ağustos Böceğinin geldiğini anlayan karınca içinden,
“Şimdi sen mama diyeceksin, ben de senin…” diye fena düşünür.
Kapıyı açtığında bir de ne görsün…
Karşısında pahalı kürkünü sırtına geçirmiş, başında kalpağı, boynunda tilkikuyruğu pelüşü, kolunda çantası, ayağında yılan derisinden çizmeleri ile bekleyen Ağustos Böceği gülümsemektedir.
“Karınca kardeş ben sözümü tuttum, ekmek istemiyorum senden. Yazın çok çaldım ya! Ekstralar pek de bi yormuş beni. Şöyle bi Paris’e uzanacağım. Bu arada Paris’ten bir isteğin var mı diye sorayım dedim?”
Karınca bozulur ve söylenir,
“Paris’teki La Fontaine denen o adama selam söyle, tükür yüzüne!”
**
“İnsan bir ağaca benzer,
Kökü ahdinde durmaktır.”
Der, Mevlana hazretleri.
**
Yerel Seçimler var önümüzde,
Seçenler görevini yapacak,
Sıra seçilenlere gelecek…
Artık şimdi verdikleri sözlere bakılacak…
İnsanın ahdi, sözünde durmaktır.