Bütün doğrularımızı gözden geçirelim mi?

Mehmet KIZILASLAN

Doğrularımızın hepsine bir bakalım isterseniz.

Erki elinde bulunduranların çevresinde olan çıkarcılara da bir bakalım. Geçmişte hangi iktidarın mensupları ile yan yana idiler şimdi neredeler. Bazılarının önceki dönemlerde, erki elinde bulunduranlarla fotoğraflarını görürsünüz.

Şimdilerde de, ya eşlerini ya da çocuklarını, yeni erk sahiplerinin yanında, fotoğraflarını görürsünüz. Aynı adamların torunlarını da, yarın erki eline geçirenlerin yanında fotoğraflarını göreceksiniz.

Hırsızın soysuzun partisi olmaz diye bunun için diyoruz. Onların tek ilkesi kişisel soygundur. Vatan Millet nutukları hamasetten başka şey değildir.

Hırsızlığı soysuzluğu açığa çıkanları ise, gariptir, erki elinde bulunduranlar, göz önünden alıp, gözden uzak, daha kazançlı görevlere getirirler. Bu geçmişte de, günümüzde de böyle yapılmıştır.

Sebebinin ne olduğunu araştıranlarınız oldu mu bilmem.

Bu durum da, iktidarı elinde bulunduranların, erki elinde bulunduranların, onların hırsızlıklarını bilmeleri ve ortak olmalarından mıdır, nedendir, bilinmez değil.

Konumuz bu değil şimdi, konumuz, şereflilerin, haysiyetlilerin, dürüstlerin, özellikle ezilenlerin bir arada neden olmayışı, dostlarım.

Konumuz bugün bu.

Ezilenlerin, yoksulların arasına öylesine duvarlar örüyorlar ki, parça parça hepsi ayrı çizgilerde başarı için çaba harcıyorlar. Gariptir bütün ezilenler yoksullar, ayrı kulvarlarda, birbirlerine düşman hale getiriliyorlar.

Gelişmiş ülkelerde, Merkez sağ ve merkez sol olmak üzere, ikiye bölünmüşlerdir, ya da Cumhuriyetçiler ve Demokratlar olarak ikiye ayrılmışlardır.

Bizim gibi ülkelere bakalım şimdi.

A partisinde, B partisinde, C partisinde ve De partisinde, ezilen yoksullaştırılmış, fakir, ekmeğe muhtaç, olduğu halde, birbirlerine düşman hale getirilmiş milyonlar vardır.

Gözden geçirilmesi gereken ve değiştirilmesi gereken bu dur.

Düşmanlıkları körükleyenler, hamaset siyaseti yapanlar, kendilerinin dışındakilere, Vatan haini damgası vuranlardır. Bu doğru değildir. Ülkemizin en radikal partilerinin söylemlerine baktığınızda, iyi incelediğinizde, kardeşçe yaşamanın yolları anlatılır. Düşmanlık yoktur.

Ama hamaset yapanlar, düşmanlığı körükleyenler, nedense kendilerinden başkaları yönetimi ele geçirdiklerinde, Vatan elden gidecek, ülke parçalanacak velvelesi vermektedirler.

Türkiye Cumhuriyeti, İlelebet payidar kalacaktır.

Kalacaktır ama düşmanlıklar yaratarak değil, bu kardeşlikleri güçlendirerek olacaktır.

İktidarı talip olmak, eğer, Vatana Millete daha iyi hizmet için yapılıyorsa, bunu “diğerinden daha iyi yapacağını anlatmalıdır her siyasi parti” diğerlerini hainlikle, düşmanlıkla suçlayarak değil.

Eğer hainlikle, düşmanlıkla suçluyorsa, işte onlar düşmanlıkları körükleyenlerdir ve kişisel çıkarları pahasına parçalanmayı göze alanlardır. Gerçek hainlik ise budur.

Her zamankinden daha çok birlikteliğe, kardeşliğe, barışa ihtiyacımızın olduğu son günlerde; bu barışı sağlayacak olan Adalettir. Adalet devletlerin dinidir. İnsanları bir arada tutan en önemli unsurdur.

Yetişmiş gençler bu nedenle ülkemizi terk ediyorlar ve terk etme yolları arıyorlar. Bu göç ülkemiz için çok büyük kayıptır.

Üretimi terk eden kesimler, ya ekonomik iflaslarından dolayı batıyorlar. Ya da ülkemizde yanlış giden birçok şeyi görmelerinden dolayı üretimi terk etmektedirler.

Adaletin olmadığı, üretimden kaçılan, işsizliğin, yoksulluğun arttığı, ülkelerde bir de “Bizden olmayanlar haindir“ diye hamaset yapılırsa; işte orada çöküş ve parçalanma kaçınılmaz son olur.

Bütün doğrularımızı gözden geçirelim dostlarım. Politikacıların, siyaset ve devlet adamlığının önüne geçtiği; yani kendi çıkarlarını düşünenlerin, Milletin çıkarlarının önüne geçip, “ben varsam devlet yaşar, ben yoksam devlet biter” dedikleri yerde biliniz ki bir yanlış vardır.

Mustafa Kemal Atatürk “Benim naçiz vücudum, elbet bir gün toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti, İlelebet payidar kalacaktır” derken boşuna dememiştir.

Bu ülke ilelebet payidar kalacaktır, Hiçbir kimsenin şüphesi olmasın.

Adalet, barış ve kardeşlik adına, yanlış uygulamaları ve düşüncelerimizi değiştirmek kaydı ile.

Saygılarımla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.