Geçen hafta “Merkez lokantası nerelere götürdü” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Pek çok duyarlı vatandaşlarımızın esnaflarımızla ilgili bu yazımıza aldığım tepkiler, yorumlar, eleştirilerden bu konunun bir yazıyla anlatılması hiçte yeterli olmayacağı anlaşıldı.
Çok tabi bizde bu gerçeği biliyoruz. Amacımız bir ucundan tutmaya çalışarak, ilgili kamuoyu, muhataplarına ilgili kurum ve kuruluşlarına dikkat çekmektir. Bir ateş de biz yakalım, biraz ışık olur, esnaf kardeşlerimize bir nebzede olsa bir yararı da olur mu diye düşündüm. Öğrendiğimiz kadarıyla “Merkez Lokantası” yüksek kira talebi nedeniyle iş yerini boşaltmak zorunda kalmış. İfade ettiklerine göre otuz beş bin lira gibi bir kira talep edilmiş. Esnafta bu rakamla bu kiranın altından kalkamam diyerek iş yerini kapatmış.
Bu konu Aydın esnafının en büyük sıkıntısı. Bilhassa ana cadde, çarşı ve bulvarlarda daha çok yaşanır. Merkez de toplanan şehrin rantını bir avuç kişi yememeli. Bu rant en azından üçe dörde bölünmeli. Hem mülk sahibi hem kiracı, hem tüketici, hem devlet (yerel yönetim) nimetle külfeti hakça paylaşmalı. Konuyu yazıyorum ama bu konu çok derin bir konu. Bu işin şehir planlaması, sektörlerin analizi ve şehrin imar, yerleşim, çarşı-pazar, ekonomi rantının planlamasıyla dengelenecek yeni cazibe merkezlerinin yaratılması lazım. Doğruda bunu kim yapacak? Elbette o şehri yöneten belediye yapacak. Ancak nerede o vizyon, nerede o ufuk, nerede o hedef bana söyler misiniz?
Esnaf deyince evinin unutulan anahtarını ilk alacağı kişi aklına gelir. Parası olmasa da o an bir ekmek, çay, şeker vb. alacağı kapı akla gelir. Kız oğlan bir evlilik çalışması için mahalleden birisine talip çıkıldığında “Nasıl bir ailedir” diye sorulan ve ilk başvurulan kapıdır esnaf. Herkes iş yeri açabilir ama esnaf olmak ayrı bir meziyettir. Dükkânı açtığın andan itibaren gecesi gündüzü bayramı mesaisi olmayan bir kişidir esnaf. Ancak bu çileyi, zahmeti ve terbiyeyi almış kişiler esnaf olabilir.
Esnaf diyince çarşı ve pazarlarımız aklımıza gelir. Hele mahalle pazarları, ilçe pazarları, kasabaların ve organik köy pazarlarımız akla gelir. Yerel yetişen bin bir çeşit ürünleri oralarda görürüz. Esnaf, pazarlar, vatandaş o şehrin ekonomisidir. Adeta yaşam için kalbimizin pırpır attığı yerlerdir. Bu güzel şehrimiz Aydın’da tanıştığımız, alışveriş ettiğimiz, görüştüğümüz pek çok esnaf dostumuz var.
BÖYLELERİ DE VARMIŞ
İlk tanıştığımız günden beri çok yakinen görüştüğüm Ahmet Karabenli dostumuz uzun yıllardan beri Aydın Esnaf Kefaret Kooperatifi Başkanlığı görevini başarıyla yürütmektedir. Dürüst kişiliği ve beyefendiliğiyle her zaman gülen yüzüyle esnafın abisi, babası, dostu, yardımsever bir şahsiyet abidesidir. Görev ve sorumluluklarını yerine getirmede gösterdiği titizlik, ortakları ve personeliyle bütünleşmiş olması başarısının yegâne temlini oluşturur.
Ey Aydın halkı duyun, görün! Esnaf kuruluşlarımızın böyle yöneticileri de varmış haberiniz olsun. Sayın başkan Allah hizmetlerinizden razı olsun. Sizin gibi yöneticilerin sayısını artırsın.
Kamuoyunda esnaflarımızın dertlerinin konuşulduğu meclislerde bir ana problemde bizzat kendi kuruluşları olan esnaf odaları yönetimlerinin duyarsızlıklarından ve ilgisizliklerinden oldukça rahatsızlıklarını duyuyoruz. Sanki atanmış üst düzey bir bürokrat havasında protokoller, açılışlar, lüks oteller ve kokteyller vb. Esnafın geçek gündem ve dertlerinden çok uzak kaldıklarını ifade ediyorlar. Bizim aidat ödediğimiz bu odalarımız ne yaparlar diye konuşuyorlar.
Esnafın derdi çok, dinleyen yok, çare olan yok. Şimdi hiç yuvarlak, muğlâk genellemelere girmeden net bir şekilde esnafın ağzından yedi ana başlıkta özetlenen sorunlarını dile getireceğim. Elçiye zeval olmaz, bizden duyurması. Herhalde odalar ve sevgili başkanlar imkân ve imkânsızlıklarını zorlayarak bir çalışma programı sunacaklardır diye düşünüyorum. Orta direğin yıkılmaması, çadırın çökmemesi için mutlaka yapacakları bir şeyler vardır.
ESNAFIMIZIN BAŞLICA SORUNLARI:
1- Büyükşehir Belediyesi sosyal tesis ve işletmeleri esnafı bitirdi. Ekonomiden hakkımız olan payı haksız rekabetle Büyükşehir Belediyesi aldı.
2 -Kira, elektrik, su vb. fiyatlarındaki aşırı artışla işletme giderleri belimizi büküyor.
3- Vergi adaletsizliği küçük esnafı eziyor.
4- AVM mağazalarına karşı esnafımız nasıl koruruz bu konuda yapılan bir çalışma ve projeniz var mı?
5- Eğitim sisteminin çok sık değişmesi, çırak okullarına yeteri kadar önem verilmemesi bu nedenle sanayi de usta-çırak eksikliği yaşıyoruz.
6- Esnaf odalarının esnafın gündeminden kopuk gerçek bir esnaf temsilciliği görevi yapamadığı bu konuda yasal olarak mevcut bu yapının değiştirilmesi ve düzeltilmesi talebi.
7- Her şeyin otomasyona dönmesi gibi faktörlerle küçük esnaf ve zanaatkârımız daha küçülmüştür.
Her gün kapanan olduğu kadar açılan iş yerlerinin olması esnaf statüsünün ortadan kolay kolay kaldırılamayacağını ümit etmekteyiz. Bu ümitlerimize rağmen modern çağın, teknolojinin ve küresel sermayenin gücü karşısında bazı meslek kolları yok olmaya mahkûm olmaktadır.
Öyleyse vatandaşlar olarak hepimize iş düşmektedir. Hasta, düğün, doğum, nişan, toplantı vb. organizasyon ve ziyaretlerimizde küçük esnafımızdan alacağımız hediyeler ile hem esnafımızı canlandırmalı, hem de gittiğimiz kişiyi sevindirmeliyiz.
Şu günlerde “Eski Türk filmlerinde kaldı” ifadesini çok sık kullanır olduk. Bizlerde eskiden beri devam eden bu kültürün yaşaması için gerekli katkıyı sağlamalıyız. Bu tür gayretlerin esnafımızın yaşatılmasında çok anlamlı ve önemli bir destek olacağına inanıyorum. Yoksa çözüm bulmak için daha kaç tane “Merkez Lokantası” gibi iş yeri kapanacak bekleyecek miyiz? Bu düşünce ve inancımız paylaşan esnaf dostu bütün gönüllere selam olsun. Esnaflarımıza da hayırlı işler olsun. Kalın sağlıcakla.