Sosyal Demokrasi, zenginlerin ve yönetenlerin yarattığı eşitsizlik ve adaletsizlikleri demokratik sistem içinde olabilecek düzeye indirmeyi amaçlayan siyasi ideoloji olarak tanımlanır. Yargı bağımsızlığı ve kanun önünde eşitlik, masumiyet karinesi ana ilkelerdendir.
**
Dinin siyasallaştırılması, siyasetin dinselleştirilmesi laiklik ilkesi ile önlenir.
Din siyaseti yapanlar, yürüttüklerinin zekâtını verseler;
Fakir kalmaz bu memlekette inanın…
**
Pınar, başından bulanır…
CHP’de Efeler İlçe Başkanlığı seçimlerinde tek adayla girilmekten de söz edildi.
Birden saflaşmalar belirdi. Mavi liste çıkarmalar, tamam, demokratik haktır da,
Ortalıkta mezhep, ırk söylemlerinden tutun da iş vaatleri, işten çıkarma tehdit iddialarından da söz edilmekte…
Bu mudur Sosyal Demokratlık?
**
İnsanımız da bir hoş…
Adeta yaratılmak istenen eğitim sisteminin şimdiden büyüklere de yansımasının örneklerini izliyoruz.
Kimileri bir o yana koşuyor;
“Ben size imza verdim, oyumu da vereceğim…”
Bir bu yana koşuyor;
”Kıramadım, karşıya imza verdim. Koltuğu doldurana oyum, yani size…”
Diyenlere sözümüz, dik durmak var iken;
Bu mudur Sosyal Demokratlık?
**
İktidarın yarattığı taşeron işçilik, acımasızlık, iki dudak arasında bırakma uygulamasından öte bir şey değil. Sosyal Demokrat CHP, bu uygulamaya karşı ve kaldırılması için seçim vaatleri arasına koydu. Asgari ücret maaşını çok bulup da kırpma yoluna gidenlere, taşeron işçiyi uyarısız, habersiz, bir anda yarın işe gelme deyip de kapı önüne koyup da sosyal demokratlık taslayanlara sözümüz;
Bu mudur Sosyal Demokratlık?
**
Bazılarının ise bu uygulama hoşuna gitse gerek ki, adamın ekmeği ile korku salma yoluna gidildiği iddialarından da söz ediliyor. Bir taşeron işgüzar işçinin, siyasi partiye üye olmayan, olamayan bir devlet memurunu mavi listeye oy verdin diyerek sıkıştırdığı, memurun ise; listelerde adı olmadığını ispatladığı ve böylece rahatladığı iddialarından da söz edilmekte… Şayet gerçek ise, bu yetkiyi kimden alıyor? Kime güveniyor? Kime yaslanıyor bu vatandaş!
Bu mudur Sosyal Demokratlık?
**
Ayaklar baş, başlar ayak olmuş, şakşakçı alayı doluşmuş.
Brütüsler, ispiyoncular ve yalakalar başköşeye kurulmuş.
Sen, ben, bizim oğlan, süt oğlan misali kapılar tutulmuş.
Bu mudur Sosyal Demokratlık?
**
Gel de Fuzuli’yi anma…
“Söylesek tesiri yok, sussak gönül razı değil…”