12 Eylül öncesi üniversiteli olmak çok zordu. O zor zamanlarda okuyacak ekonomik şartlarını, alın terinizle oluşturmaya çalışırken, siyasal ortamı anlatmama bile gerek yok, ama birkaç ayrıntıyı anlatmamda yarar olacağını zannediyorum.
Sabah erken kalkarsınız, çetin bir engelli yürüyüşü yaparak sizin düşüncenize yakın insanların semtlerinden geçerek okulunuza ulaşmaya çalışırsınız.
İki taksi paranız varsa, iç cebinizde saklarsınız. Bir imtihan gününde okula yetiştirsin bu para size diye. Kendinize yakın düşüncesi olan, duraklarda biraz rahat nefes alır, daha sonraki durak sizin karşı fikirlerinizdeki insanların elindeyse kelle koltukta o durağı aşmaya çalışırsınız.
Anlattığımdan bir şey anladınız mı bilemiyorum? O dönemde aynı sandıklardan çıkarılan ve seri numaraları ardı, ardına gelen silahlar, Kenen Evren satılmışı sayesinde, hem solculara, hem sağcılara dağıtılmış, memleket her gün, 35 gencin aynı odaklar tarafından öldürüldüğü, kan gölüne çevrilmişti.
İşte bu ortamda, şartlar olgunlaştırıldı Memleketin vatansever, Sağcı ve solcularından elli şer genci her gün, işkence hanelerde o eskiden silahları dağıtan, Kenan Evren darbecisinin, Amerikancı işkenceci köpekleri tarafından, bu kez hapishanelerde işkencelerde öldürülmeye başlandı.
1975 yıllarında yine, Kenan haininin, Miti tarafından kurdurulan, Apocular örgütü şimdilerin (PKK’sı) devreye sokuldu. Başına Abdullah Öcalan denilen ermeni geçirildi. MİT’ çi Ali Yıldırım’ın kızı ile evlendirildi.
12 Eylül öncesi her fırsatta sokaklara döktüler bizleri. Zor şartlarda ulaştığımız okulun kapısına geldiğimizde, bir gün sağcı gençlerin, ertesi gün solcu gençlerin, devletin Polisi ve Kenan’ın ajanları sayesinde ele geçirdiği okullarımızda üç günde bir Ankara’nın meydanlarına yürütüldük.
Her yürüyüşümüzde olay çıkarılır birkaç arkadaşımız ya yaralanır, ya gözaltına alınırdı. 1980’lere gelindiğinde, her yürüyüşte birkaç vatansever sağcı ya da solcu gencimiz öldürülmeye başlandı.
12 Eylül 1980 e gelindiğinde ABD’nin “ Bizim çocuklar darbe yaptı” dediği; Genel Kurmay başkanı olarak, her türlü yetki kendisinde olduğu halde her gün sokaktaki 35 gencimizi öldürten, Kenen Evren artık, İşkence hanelerde, elli, sağcı ve solcu gencimizi öldürtmeye başladı.
Peki siyasiler ne yapıyorlardı?
Bir, Süleyman Demirel vardı “ Yollar yürümekle aşınmaz” diyen.
Bir, Bülent Ecevit vardı “Kontur gerillaya dikkat çekmeye çalışan”
Birde, Alpaslan Türkeş vardı, her bakanlıkta ABD’lilerin odasının olduğunu dikkati çekmeye çalışan. Konuşamadılar sonuca ulaşacak şekilde. Konuşamadılar Milli konularda hep beraber bir yere vuracak şekilde.
Kaybettik. Millet olarak kaybettik. Korkunç bir insan kaybımız, zaman ve para kaybımız oldu. Ve hala kaybetmeye devam ediyoruz.
Bu ülkenin iç ve dış olayları incelediğimizde yürümekten daha çok yapabileceği şeylerimiz var. Bir tanesini aylardır, neredeyse her yazımda öneriyorum.
Adaletin düzelmesi, terörün bitmesi, ajanların yakalanması, torpilin, rüşvetin, himmetin, silah ve uyuşturucu ticaretinin durdurulması, aklınıza gelen her pisliğin ortadan kalkması ve devletin bilgisayar ekranlarından görülebilir hale gelmesi; PARANIN KAYIT ALTINA ALINMASI ile önlenecektir.
Nereden bulurlarsa, getirirlerse getirsinler, paralarını karta geçireceğiz ve kartla harcamasını sağlayacağız. Tüm yanlış yapanları para hareketlerinden yakalayacağız.
Haydi buyurun, yürüyüşe çıkanlar, bu yasa teklifini getirin meclise. Kabul edilmezse, üç yaşındaki torunum, seksen yaşındaki amcamla Tekrar yollara ve sokaklara düşeceğim, söz veriyorum. Yasa çıkıncaya kadar da içeri girmeyeceğim.
Hedefine ulaşmayan ve kesin çözümler getirmeyen, sadece taraftarlarının gazını alacak eylemler yapanlar, ABD yanlısı muhalefetin görevlileridir.
Gerçek muhalefet, köklü çözümler öneren ve İnsanıyla, devletiyle, doğasıyla her canlısının geleceğini garanti altına alan çözümler üretenlerdir.
İçinizden bir tanesi sorsa ya bana “paranın kayıt altına alınması nedir?” diye.
Bulduğunuz ve gittiğiniz yol çözüm yolu değil. Milleti oyalama yoludur, zaman kaybıdır. Milletin aklıyla alay etmeyiniz.
Birileri Darbe gecesi, Milleti sokaklara döktü. 250 İnsanımızın ölümüne sebep oldu. Binlerce insanımızın sakat kalmasına sebep oldu. Ve Milleti kullandı.
Sizlerde, Milleti sokaklara döküp daha başka acılara sebep olmayınız.
Yapılacak çok iş var, bizleri çok yürüttüler, artık yorulduk. Çözüm Türkiye Büyük Millet Meclisinde ve sizin yasa tekliflerinizde efendiler.