Biz unutsak da Türk olduğumuzu, unutmayanlar var dünyada

Şerif KUTLUDAĞ

Biz Türk milletiyiz!..

Tarih ve talih bu silinmeyen kimliği yapıştırıvermiş alnımıza!.. Ne silerek çıkar, ne de kazıyarak…

İnsanlık tarihinde 16 büyük imparatorluk, 48 devlet kurduğu kabul edilen bir milletin evlatlarıyız…

Bugün 9 Ekim 2024’ü yaşıyoruz..

İstanbul’umuz 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi gereğince 13 Kasım 1918 tarihinde İtilaf Devletleri’nin denetim ve kontrolüne girdiği; işgal edildiği gündü.

6 Ekim 1923 tarihi de İstanbul’umuzun 4 yıl süren işgalden kurtulduğunu hatırlatıyor bizlere.

15 Mayıs 1919, Yunan ordusu İngiliz desteği ile İzmir’e ayak bastığı ve Batı Anadolu’nun işgalini başlattığı gündü…

16 Mayıs 1919 Mustafa Kemal Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan ayrılıp Samsun’a doğru yola çıktığı gündü. Nitekim 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a vardıkları gün de İstiklâl Harbi’mizin başladığı gün olarak kabul edilmiştir.

16 Mart 1920'de de İstanbul, resmen işgal orduları tarafından işgal edilmiş ve yönetime el konulmuştu.

Değerli okurlarım batı dünyasının ruh kökenleri şu üç kaynaktan beslenir: 1- Antik Yunan 2-Antik Roma, 3-Hrıstiyanlık inancı… İşte bu üçlü yapı batının kendi dışındaki dünyaya bakışının ana kaynaklarıdır. Bundan dolayı da 26 Ağustos 1071 Malazgirt Savaşı’nı sürekli olarak Türk Milletinin Anadolu’ya geliş tarihi olarak dünyaya kabul ettirmeye çalışırlar.

Bu kabulde kendilerince dünyaya vermek istedikleri mesaj şudur: Türkler 26 Ağustos 1071’de Anadolu’ya geldiler. O halde ne yapılmalı ne edilmeli; Türkler geldikleri yere Asya’ya gönderilmelidir.

1071’le Malazgirt’ten başlayan Türk’ün yürüyüşü Balkanlardan Tuna boylarına; Kuzey Afrika’dan Cezayir’e-Fas’a, Karadeniz’i iki yandan çevreleyip Kırım’da açılan kolların kavuşmasına misal bütünlüğe eriştiğinde dünyanın en saygın devleti olarak yerini almıştı Osmanlı Devleti ile devletler ailesinde…

1699’da yapılan Karlofça Antlaşmasıyla başlayan önce yerinde sayış sonra da adım adım gerileyiş bir türlü durmamış, Yunan’ın emperyalist devletler adına 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkışıyla başlayan Batı Anadolu’yu işgal hareketi Polatlı’ya kadar varmıştı.

Rusların Kars, Ardahan ve Artvin işgalleri ile İngilizler’in Kerkük-Musul yöresini; Fransızların Urfa, Maraş, Antep ve Adana yöresini işgallerinin mantığı hep aynı idi: Türkleri geldikleri yere; Asya içlerine göndermek idi… Tabii bunu yaparken uygulanan soykırım ayrı bir facia idi…

Bütün bu tarihi gerçekler ışığında dememiz o ki; Batılı bizim Türk olduğumuzu unutmuyor, unutması da beklenmemeli. Bu topraklarda güçlü olmak zorundayız sonsuza kadar; sonsuza kadar buralarda yaşamak istiyorsak!..

ABD’nin ülkemizin güneyinde sözde koridor oluşturma isteği ve çabasının kurdurmak istedikleri yapay terör devletinin İsrail için uydu bir devlet olduğu gerçeği gün gibi aşikâr olarak ortaya çıkmıştır.

Şu an Gazze kıyılarının ardından yöneldikleri Lübnan işgalinin ardından Suriye’nin işgal edilerek hem yapay/uydu bir devlet oluşturmak hem de ülkemiz için sürekli bir tehdit devletiyle Türkiye’mizin enerjisini bitirmektir. Kendilerince uygun gördükleri zamanlarda Türk milletini cezalandırmaktır. Çünkü “21. Asır Türk Asrı olacaktır!..” öngörüsünün onlar açısından başka türlü engellenmesi mümkün değildir.

O halde 6 Ekim 1923’te İstanbul’un dört yıl süren işgalden kurtulduğu gün olduğunu unutmamamız gerekiyor. Biz unutsak bile Batı dünyası unutmuyor.

GÜL/AYDIN… SEVGİLERİMLE…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.