Bırakın, Yollar Aşınsın

Mehmet EROĞLU

“Rahmetli Demirel’in zihinlere kazıdığı,

Değeri yıllar sonra anlaşılan bir sözü hatırlatalım:

“Yollar yürümekle aşınmaz!”

Bu söz, yarım asra yakın siyasi hayatında demokrasiye yürekten bağlı kalmış, özgürlüklerin ö'süne bile dokunmamış, yürüyen ve konuşan Türkiye'yi savunmuş, bir tek gazeteyi susturmamış, bir tek gazeteciyi işinden etmemiş, bir tek gazeteciyi hapse attırmamış eski bir başbakanın, Süleyman Demirel'in sözüdür.

Terör ve anarşi döneminde devletin zafiyeti gibi algılanan bu söz, aslında özgürlüğün insan için hava kadar, su kadar, nefes almak kadar doğal bir hak olduğunu teslim eden çok anlamlı ve derinlikli bir hoşgörü ifadesi olarak aklımızda kalmıştır.

O günlerde iyi anlaşılamadı.

“Yollar yürümekle aşınmaz!”

Bazı ağızlarda alaya alınan sakız oldu, yıllarca sakız gibi çiğnendi.

Yollar, yani sokaklar, bir yıl önce bu günlerde özgürlük adına yeniden hareketlendiğinde günün muktediri gazıyla, tomasıyla kitlelerin karşısına dikilmiş, zihinlerden asla silinmeyecek son derece dramatik olaylarla sosyal bünyemizde kapanmaz yaralar açmıştır.

Polis tabancasından çıkan gaz mermileriyle gözü çıkan, eli sopalı ne idüğü belirsiz kişiler tarafından tekmelenerek öldürülen, ekmek almaya giderken beyninden vurulan gençlerin ve çocukların, onların acılı anne ve babalarının hazin hikâyeleriyle kavruldu yürekler.

Yüreklerdeki yangın sönmedi, devam ediyor.

Gezi” diye kodlanan bu diklenişin aslında üç-beş ağaç için olmadığını hepimiz biliyoruz.

Asıl dikleniş muktedirin ve onun yönetimindeki iktidarın hukuksuz uygulamalarına karşı bir diklenişti ki, gerçek destanı işte o gençler yazdı.

Gerek Gezi olaylarında gerekse illerde yapılan gösteri haklarına tomalarla, polislerle en ağır biçimde müdahale edilmiştir.

Bu iktidarın gösteri hakkına karşı gösterdiği acımaz tavır birçok gencin yaralanmalarına ve hayatlarını kaybetmelerine sebep olmuştur.

Hele Eskişehir’de bir gencin gece evine giderken polisler tarafından dövülerek vahşice öldürülmesi hem ülkem için hem de demokrasimiz için utanılacak bir durumdur.

O nedenle bu iktidarın insan hakları ve demokrasi bakımından ülkemizi diğer ülkelerin gerisine düşürmüştür.

Ben şahsen Sayın Rahmetli Demirel’in iktidar olduğu yılları çok iyi biliyorum. 1965 den 1969 yılları arasında Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji bölümünde öğrenciydim.

Neredeyse her gün yürüyüş ve protesto yapardık. Mecbur kalmadıkça da polis karşımıza çıkmazdı. Hatta yürüyüşte “Ata binen eşekler, millet sizden ne bekler” diye hep birlikte bağırırdık. Kimsede bir şey demezdi.

Şimdiki iktidara böyle bir şey denseydi acaba kaç kişi ölürdü?

Sayın Demirel bırakın yollar aşınsın.

Bırakın yollar aşınsın.

Yeter ki;

Devlet aşınmasın,

Hukuk aşınmasın,

Değerler aşınmasın,

İnsanlık aşınmasın!  

Geçenlerde İstanbul’da bir gurup Cuma namazından sonra ellerinde Arapça yazılmış dövizler ve acayip kılıkları ile “hilafet isteriz” diye yürüyüş yaptılar. Yani Türkiye Cumhuriyetinin temeline dinamit koymaya çalışanlara müsamaha gösterildi.. Çok garibime giden bunların karşısında bu iktidarın en ufak tedbiri ve bunları engellemesi yoktu. Bir polisi bunların karşısında göremedim.

Ama bunu yapan atanamayan öğretmenler olsaydı. Veya üniversite harçlarını protesto eden öğrenciler olsaydı polis en gaddar ve acımasız olurdu.

Görüyor musunuz iktidarın ve polis amirlerinin zihniyetlerini.

Bu gösteri Atatürk Cumhuriyetine ve çağdaşlığa karşı yapılan çağ dışı ve gerici bir gösteridir.

Sayın Demirel bana göre ufak tefek hataların olmasına karşın örneğin “Bana sağcılar suç işliyor dedirttiremezsiniz”dediği gibi.

Yinede demokrasi ve insan haklarına saygılı bir liderdi.

Tanrı rahmet eylesin.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.