Sevgili okuyucular 17.12.2013 tarihinde ülkem de çok büyük bir yolsuzluk deprem yaşandı. Ülkemizin ve ulusumuzun yönetimini emanet ettiğimiz bakanlar ve çocukları hakkında yapılan görüntüler inanın insanın midesini bulandırıyor. Bunlar hakkında yazı yazmayacağım. Çünkü bu konuyu yasa ve meclis halletsin. Bu millette yönetimi kimlere emanet ettiğini iyi düşünsün.
Ama ülkem her dönem de bu denli soyulurken vatan evlatları yemende Sarıkamış’ta Balkanlar’da canlarını verdiler. Acaba bu ülke soyulsun diye mi?
İşte bu hafta Sarıkamış dramına konu olan şehitlerimizin anısına yazıyorum.
Erzurum’dan çıkan vatan evlatları iki gün süren çok zor yolculuktan sonra Allahuekber dağlarına ulaşırlar. Ama yiyecekleri, ayaklarında ayakkabıları, sırtlarında elbise ve paltoları yoktu. Çetin doğa koşulları dikkate alınmadan Sarıkamış’a çok yakın olan Allahuekber dağlarına ulaşmışlar Aralık ayının yirmi ikisi. Oraya ulaşan askerlerimiz, verilen yarım saatlik bir molada birer heykel gibi soğuktan kimi, ayakta kimi yatarak canlarını bu vatan için feda etmişlerdir. Bu kış şartlarını ve doğa koşullarını bilmeyen Enver Paşanın strateji bu vatan evlatlarının yok olmalarına neden olmuştur.
Şanlı tarihimizde hüzünlü yapraklar da vardır ve belki de en unutulmazlarından biri kar bozgunu olup,Buzdan bir kor gibi yüreklerimizi dağlayan Sarıkamış Harekâtı Bunlardan biridir. Osmanlı'nın sağdan soldan cephelere koştuğu bir zamanda, 90.000 Türk askerinin, vatanını kurtarmak için mantık sınırları dışında katlandığı bu hazin yolculuk Türk tarihinin ve savaşlarının en acı olanıdır.
"Kar Bozgunu"; dondurucu soğuklarda kırılan, açlıkla boğuşan ve her şeyin bittiği noktada amansız hastalıkların pençesinde can çekişen Mehmetçiğin dillere destan kahramanlığı ve yürek burkan dramının romanı. Hikmet Çavuşların, Balkanlı Receplerin, Sevdaların nezdinde, dağlardan taşlardan yankılanan on binlerce vatan evladının buz tutmuş feryadını taşıyor. Kor gibi yanan mısralarına. Mehmetçiğin her şart altında irade, cesaret ve disiplininden oluşan karakterini, var olma azmini, inanç ve fedakârlığını anlatan 'Sarıkamış Kar Bozgunu 'gerçekten yürek yakan bir bozgun olmuştur.
Şimdi bu kar bozgunu nasıl başladı ve nasıl sonuçlandı buyurun birlikte okuyalım:
1912–1913 Balkan savaşlarının yenilgiyle bitmesinden sonra Osmanlı ideolojisi tarihe gömülmüş ve Türkçülüğe siyasi bir proje olarak bel bağlayanların sayısı hızla artmıştır.
Kapitalizm ve milliyetçiliği ithal ederken ya da batının reform ısrarlarına boyun eğerken ortaya çıkan sorunlar.
İttihatçıların “dâhili tümörler” dediği gayri Müslimler hem ülke ekonomisinde Müslümanlardan daha büyük pay sahibi oldukları, hem de özerlik ve bağımsızlık talepleri ile örgütlenmeleri nedeniyle hedef tahtasında oldular.
Balkanlardaki büyük toprak kayıplarını içine sindiremeyen ittihatçılar 1878 Berlin antlaşması gereği Ermeni vilayetlerinde yapılması istenen idari ve toprak reformları için baskı yapması nedeniyle telaşa düşüldü. Bu istek “Büyük Turan ülküsünün”gerçekleşmesinin engellenmesi demektir. Birinci Dünya savaşı ile ortaya çıkan karışık ortam ittihatçıların 1914 de Turan hayallerin sona erdiren ve tehcirler ile ilişkili Sarıkamış dramını hazırladı.
8 Şubat 1914 Osmanlı Devleti uluslar arası baskılar yüzünden doğu vilayetleri için önemli bir reform planını (Yeniköy anlaşması) imzalamak zorunda kaldı.
2 Ağustos 1914 Sadrazam ve hariciye nazırı Sait Halim Paşa’nın yalısında toplanan Alman büyükelçisi baron Wangenheim, Harbiye Nazırı Enver Paşa, Dâhiliye nazırı Talat Paşa ve meclisi mebussan başkanı Halil (Menteşe) Bey gizli bir toplantıda ittifak anlaşması imzalandı. Bu anlaşmadan Padişahın bile haberi yoktu. Ülke maceracı bir kliğin önderliğinde makûs sonuna doğru yola çıkmıştı.
Ağustos 1914 İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC.) Merkez-i umumiye sinden Behaddin Şakır, Ömer Naci ve Hilmi bey yanlarında Gürcü ve Azeri temsilcilerle taşnak (Ermeni Devrimci Federasyonu E.D.F.) partisinin Erzurum’da yapılan 8.Dünya kongresine gittiler.
Bu kongrede Ermeni temsilcisi Rostom Wramyan ve Agnuniye “Başarımız Ermenilerin pozisyonuna bağlı eğer bizimle yürürseniz Kafkasları birlikte paylaşırız… Erivan, Kars ve Elizatpol’un doğu kısmı Van, Bitlis ve Erzurum vilayeti ile Ermenistan’ı oluşturur” dendi.
Fakat uluslar arası ortamı kendi lehlerine gören EDF(Ermeni Devrimci federasyonu) Temsilcileri bu teklife sıcak bakmadılar. Böylece İTC ile EDF. Arasında 1907 yılından beri süren ittifakın sonu geldi.
16 Agutos 1914 Almanya’nın Goeben gemisi “Yavuz Sultan Selim”Breslau gemisi ise Midilli adını alarak Osmanlı Bayrağı çektiler ve Alman Amiral Souchon’ın yönetimine teslim edildi.
Ekim 1914 İmparatorluğun gayrimüslim tebaasının amele alınmasına başlanıyor. Fakat bu tebaanın askere alınca Türk askerlerinden ayrı bir birlik oluşturulması ve Ermenilerin Türklerden ayrılması, Ermeni haklarını savunan Papaz Hakop Berberyan bu ayrımı görünce “Neden ayırıyorsunuz” diye sormuş. Türk Binbaşı “Papaz efendi Ermeniler yol yapmaya gidecek Türkler ise Rus cephesine gidecek”Fakat sonradan bu taburdan hiçbir haber alınamamış.
12 Ekim 1914 Enver Paşa donanma kumandasını Amiral Souchon Paşaya yazılı emir verdi. “Donanma Humayın Karadeniz’de hâkimiyet-i Bahriyeyi kazanacaktır. Bunun için Rus Donanmasını nerede bulursanız ilanı harp etmeden ona hücum ediniz”
29 Ekim 1914 Karadeniz’e açılan Yavuz ve Midilli Rusya’nın Sivastopol, Novorossik ve Odessa limanlarını top ateşine tuttu.
2 Kasım 1914 Rusya Osmanlı Devletine savaş açtı. Rus Kafkas ordusu Karadeniz’den, Ağrı Dağındaki Hudut üzerinden yedi kol halindeki saldırıyla Pasinler’e kadar ilerledi.
9–18 Kasım 1914 3.Ordu Rusları Köprü köyde durdurdu. Ama kumandan Hasan İzzet Paşa, askerin giyim ve iaşesinin yetersizliğini ve kış şartlarını düşünerek çekilen Rus ordusunun peşine düşmedi.
Kasım 1914 Yemen Cephesinden iki alay Erzurum’a gelir. Orada bulunan 3.Orduya katılır.
16 Kasım 1914 Alman kurmay ve generalleri ile Erzurum’a gelen Enver Paşa, Hasan İzzet Paşaya “Neden Rus ordusunu Takip etmediniz şimdi onlar imha edilirdi. Şimdi hemen harekete geçip Rus ordusunu yok edeceksiniz.”Yaşlı asker cesaretle cevap verdi.”Olmaz havaları görüyorsunuz her yerde kar var bu şartlar altında hareket facia dönüşebilir. Kış şiddetini kaybetsin yollar açılsın düşmana haddini bildiririz”. Enver öfkeyle haykırır “Eğer hocam olmasaydınız sizi idam ettirirdim.”
18 Aralık 1914 3 Ordunun komutanlığını üstlenen Enver Paşa askerlere: “Askerler! Hepinizi ziyaret ettim ayağınızda çarık, sırtınızda paltonuz olmadığını gördüm. Lakin düşman sizden korkuyor. Yakın zamanda Kafkasya’ya gireceğiz orada her türlü nimete kavuşacaksınız İslam aleminin ümidi sizsiniz”
22 Aralık 1914 3 orduya bağlı 9,10 ve 11 Kolordular harekâta başladılar. Kar kalınlığı kimi yerde bir metreyi geçiyordu. Sıfırın altında 40 derece olan soğuklar düşmandan daha tehlikeliydi. Gündüz başlayan yürüyüşte yumuşayan çarıklar, gece donmaya ayakları bir mengene gibi sıkmaya başladı. Adım atmak nerdeyse imkânsızdı. Askerler donmamak için oldukları yerde atlıyor, zıplıyor, kendilerini yerden yere vuruyordu. Ama nafile, ayak parmaklarından başlayan donma yavaş yavaş tüm vücutlarına yayılıyordu. Kimi yere çömeldi, kimi oturdu, kimi yuvarlandı, kimi bir ağaç gövdesine dayandı. Kısa zamanda ortalık kardan heykellerle doldu.
24 Aralık 1914 Bey köy’le Kurtköy’e ulaşmayı sadece 3200 kişi başardı. Rus Kurmay başkanı Pietroroviç raporuna. “Onları teslim alamadım. Çünkü bizden çok önce Allahlarına teslim olmuşlardı “ diye yazar. Ama Enver Paşa inadından dönmedi. Acımasız emrini verdi.”Geri adım atanı üstü vuracaktır”Ardından örnek olması için 40–50 kişiyi kurşuna dizdirdi.
15 Ocak 1915 Albay Hafız Hakkı paşa Başkumandan vekiline itiraf etti.”Bitti paşam ordumuzun kısm-i külliyesi mahvoldu.”
Rus askerleri tarafından taşınan donmuş vatan evlatları 3 Ocak 1915 Her şeyin bittiğini anlayan Enver Paşa Albay Hafız Hakkı beyi paşa yaparak 3.Ordunun başına geçirdikten sonra Erzurum’a doğru yola çıktı. Enver Paşayı götüren araç yolda Rus askerlerinin kendisini tanımadıkları için kurtuldu.
4 Ocak 1915 Hafız Hakkı Paşa geri çekilme emri verdi ve Sarıkamış harekâtı sona erdi.
Sarıkamış Harekâtının Bilânçosu:
Askeri kırdıran Enver Paşa (Bir Sarıkamış Türküsünden)
Yıllarca tartışılan, Sarıkamış’ta kaç kişi sürülmüş kaç kişi şehit olmuştu? Bu 1933 yılında Genelkurmay tarafından yapılan açıklamaya göre 109.274.Ama halk arasında bu kaybın 90 bin şehit verildi söylendi.
Son olarak 18 Aralık 2007 de Genel Kurmayın Internet sitelerinde bu sayının tek kurşun atmadan şehit olanların sayısının 60 bin kişi dendi.
Büyük şair Mehmet Akif “Gitme ey yolcu beraber ağlayalım”diye başlayan ve sonraki mısralarda.
Öyle dehşetli muhitimde dönen matemki
Ah karşımda vatan namına bir kabristan yatıyor şimdi.
Musa Eroğlu’nun çok etkileyici ve içli söylediği şu Sarıkamış türküsünü neredeyse her gün dinler ve çok duygulanırım.
Sarıkamış altın bulak
Soğanlıyı biz nerden bilek
Bizim uşak göycek gezer
Ağca zıbın kara yelek
Yüz başılar bin başılar
Tabur tabur karşılar
Bir kar yağar ince ince
Yatan şehitler ışılar
Gözünü sevdiğim eşe
Tekerin dayandı taşa
Seferberliği durdur
Elin öpem Enver paşa
Bazılarının ihtirası sadece kendilerini değil binlerce vatan evlatlarını ve tarihin gördüğü en ihtişamlı cihan devletlerinin birini yakabiliyor.
Her 22 Aralık geldiğinde acınızı yüreğimizde hissediyoruz. Sizler bizim yeraltında yatan ulu köklerimizsiniz.
Her 22 Aralıkta yüreğimiz yanarak sizleri anacağız
Ruhlarınız şad mekânlarınız cennet olsun.
KAYNAKÇA:
1) Türkiye İş bankası kültür yayınları 2003
2) Alptekin Müderrisoğlu Sarıkamış dramı
3) Bingör Sönmez, Reyhan Yıldız ateşe dönen dünya