Bugün hava kapalı dışarıda yağmur yağıyor. Kediler bir köşede sinmiş hareketsiz duruyorlar. Karşıdan çöp toplayan çocuk arabasıyla geliyor. İlk bakışta o kocaman iki tekerlekli çek çek, arkasından çocuk beliriyor.
Arkamda bir hareketlenme olduğunu fark ediyorum.
Bir köpek yağmura aldırmadan aynı tempoda yürüyor.
Ben yoluma devam ediyorum.
Köpek'te peşimden gelmeye devam ediyor.
Cebimde on lira var.
Çay ocağında bir çay içmek düşüncesiyle ilerlerken, şok mağazasının önünde duruyorum.
Arkamı döndüğümde kocaman gözleriyle bana bakıyor köpek. "Bekle burda" deyip giriyorum içeri. Bir paket sosis sekiz buçuk lira. Köpek karnını doyurduktan sonra çay ocağına geliyorum. Çay da zaten bir buçuk liraydı.
***
"Raci ve ben"
Geçmişsin karşıma tam da karşıma,
gözlerini kırpmadan bakıyor, kımıldamadan duruyorsun.
Ne istiyorsun bir şey mi söyleyeceksin?
Ne düşünüyorsun bilmiyorum, anlamıyorum.
Serseme dönmüş beynim yaşayan bir ölü gibiyim.
Var mıyım, yok muyum bilmiyorum.
***
Bakıyorum, bakıyorsun.
Bir hareketimle, değişiyor kendini gösteriyorsun.
Kalkıyorum yerimden yavaşça, peşimden geliyorsun.
***
Söyleniyorum kendi kendime,
Sen de söyleniyorsun.
Seni anlıyor ve cevap veriyorum.
Sende beni anlıyor ve cevap veriyorsun.
Ve ben tekrar söyleniyorum.
cevaplar, cevaplar, cevaplar.
***
Ben söyleniyorum sen söyleniyorsun.
Ne demek istediğini anlıyorum, sende beni anlıyorsun.
Artık yeter;
gurura, kibire, havaya civaya son veriyorum.
Sen beni, ben seni, anlıyoruz nasıl olsa.
Araya kimse girmesin!
Istemez.
Sen bana ben sana anlaşıp gidiyoruz işte.
İstemiyorum kimseyi, girmesinler aramıza.
***
Sen Raci'sin, bende Raci'nin insana dönüşmüş hali.
Belki de sen insanın Raci hali,
Ben ise, Raci nin peşinden koşan zavallı.
***
"Nedir ki zenginlik"
İstemem baklava börek,
bir baş soğan benim payıma.
Tadım tuzum olmuş dünya.
***
Nedir ki zenginlik?
Sana bir nefes fazla, bana bir eksik.
Çok istiyorsan al, o da senin olsun.