Acılar…
Felaketler...
Her gün korona virüs salgını felaketinden kaybettiğimiz 70’li rakamları bulan canlar… Fidan gibi devrilen, aramızdan kayıp giden insanlar...
Her gün gittikçe çoğalan ölümler...
Bir tarafta da, ülkemizi dört bir yandan sarmalayan terör belası... İç dış tehditler.
Adana, Hatay'da Amanoslar’da çıkan yangınlar...Ormanlarımız ve yanan ciğerlerimiz...!
Üst üste gelen bu dertlerle dertlenip, acısını yüreğinize gömerken, bugün de merkez üssü, Ege Denizi olan 6,6 şiddetinde bir deprem yaşadık. Deprem, en başta İzmir ilimiz, Seferihisar ilçesi olmak üzere tüm çevre iller Aydın, Manisa ve Muğla olmak üzere hissedildi. Korku içinde halk sokaklara döküldü.
Bu satırların kaleme alındığı saatlerde İzmir'de 17 can kaybımız, enkaz altında yaralılarımız vardı. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Duam, dileğim odur ki, Allah, milletimize böyle acılar yaşatmasın.
Daha dün Cumhuriyet Bayramının 97. yılını kutlama coşku ve sevincini yaşarken; bugün üzüntülü bir haber daha aldık. Bir süredir kanser tedavisi gören eski başbakanlarımızdan Mesut Yılmaz hayata gözlerini yumdu. 73 yaşında aramızdan ayrıldı. Allah rahmet etsin, yakınlarının, hepimizin başı sağ olsun.
Milletçe bu üzüntülü haberler ve yaşadıklarımız ister istemez hepimizi az veya çok etkiliyor. Çoğunuz biliyor ama bilmeyenler okurlarım için yazalım. 1984-1994 yılları arası Aydın’ın Kuyucak ilçesi Pamukören beldesinde, hemşerilerime belediye başkanı olarak hizmet etme şerefinde bulundum. Anavatan Partisi Genel Başkanı Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra genel başkanlığa Yıldırım Akbulut getirildi. Yapılan büyük kongrede de genel başkanlık koltuğuna Mesut Yılmaz oturdu.
Mesut Yılmaz, tanış olduğumuz siyasetçilerden biriydi.
10 yıl süreyle yürüttüğüm belediye başkanı olarak tanıyordum. Genel başkanımızdı. Bu yüzden yakından tanıma fırsatım oldu. O günlerde Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Erdal İnönü, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş parti liderleriydi. Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum.
Geriye dönüp baktığımda seviyeli siyaset görüyorum, hoşgörü görüyorum. Liderler kıyasıya eleştirirler ama birbirlerini inceltecek söz söylemezlerdi. Mesut Yılmaz da seviyeli siyasetin öncülerindendi. Hep seviyeli siyaset yaptı. Hoşgörülüydü. Koalisyon hükümetlerine başbakanlık yaptı. Kamuoyu karşısına çıktığında tane tane konuşur; üç düşünür, bir yapardı. Bu yüzden “reklam arası” eleştirilerine muhatap oluyordu.
Mesut Yılmaz, günahıyla sevabıyla, eksisiyle artısıyla başbakanlık yaptı ve “Her nefis ölümü tadacaktır” ilahi emri gereği aramızdan ayrıldı. Geçmişteki güzel günlerin anısına duygu yüklüyüm. Ben de duygularımı mısralara döktüm.
BİR BAŞBAKAN'IN VEDASI
Bir rüzgâr esti geçti...
Duvarları yıkmadan,
Kalpleri kırmadan,
Hiçbir ayırım yapmadan
Bir rüzgâr esti geçti...
Sağcı solcu neymiş demeden,
Dört eğilimi kardeş bilen,
Hepsini hoşgörüyle bağrına basan,
Bir rüzgâr geçti Anavatan’dan
Edirne'den, ta Kars'a,
Aydın'dan Erzurum'a,
Bütün Anadolu'ya,
Arım, balım, peteğim
Şarkıları çalıp söyleyen,
Sevgi, kardeşlik dolu
Bir rüzgâr geçti buradan.
Halka hizmeti,
Hakk’a hizmet bilen,
Devlet adamı bir bakan,
Siyaset adamı bir Başbakan,
Genel Başkanımız Mesut Yılmaz,
Geldi, geçti bu dünyadan.