Kendisine eşkıya benzetmesi yapanlar çok oldu.
Ben öyle yapmayacağım.
O bana hakaretler etse de ben etmeyeceğim…
O “beni sosyal yalnızlaştırmak” gibi tuhaf bir stratejiyle parti yöneticilerine “benimle arkadaşlık etmeyi yasaklasa” da kendisinden yazı boyunca “Beyefendi” diye bahsederek efendiliğimi bozmayacağım.
***
Beyefendi konuşmasında beni kastederek “Bizim aleyhimize kalem oynatan basın mensubundan millet adına hesap soracağız” demiş ve beni işaret etmiş.
Tabi meselenin milletimizle, milliyetçilerle ve MHP ile ilgisi olmadığını aklı selim herkes biliyor.
Çünkü ben, Aydın’daki milliyetçilerin lehine yazıyorum…
Çünkü ben “2014 Yerel seçimlerinde MHP kazanacak” diye yazıyorum.
Diyorum ki, “Beyefendi seçimlerde başarısız olacak ve Aydın’da MHP yeni bir yapılanmaya girme fırsatı bulacak.”
İşin ilginci bunu sadece ben söylemiyorum; milliyetçiliğe gönül vermiş o kadar çok kişi söylüyor ki, yazmaya kalksam sayfalar yetmez.
***
Biraz açalım;
Benim milletimle, milliyetçilerle bir sorunum yok; ben sadece başarısız olacağını gördüğüm ve MHP’de kan değişikliğine ihtiyacı olduğuna inandığım için “Beyefendi” hakkında yazıyorum.
Söylediklerimin doğruluğu da 30 Mart akşamı belli olacak.
İlçe belediye başkanlığı seçimlerinde partisi hatırı sayılır bir oy alırken Beyefendi büyükşehir seçimlerinde 3’üncü olacak. Büyükşehir seçimlerinde partisinin 2011 seçimlerinde aldığı oy yüzdesinin altında kalacak.
Bunu kendisi de biliyor; hatta kendisinden çok oy alma ihtimali olan ilçe belediye başkan adaylarını da istemiyor.
Bunun nedeni beyefendinin kendisi, çünkü seçmene ve kente vereceği enerji kalmadı. Değişim şart ancak; kimsenin önünü açmıyor. Varsa yoksa “ben” diyor. “Hırçın, kavgacı ve tehditkar” tutumu sayesinde kurduğu korku imparatorluğu ile iktidarının devamını sağlıyor.
Bir Türk milliyetçisinin bu denli hırçın ve kavgacı olma lüksü olamaz, olmamalı…
Oysa beyefendi herkesle kavgalı…
***
Öyle bir siyaset üslubu ve tavrı oluşturdu ki, “tepeden bakan” üslup ve tavır.. saldırgan, hırçın, devamlı surette kavga ve polemik çıkaran, sürekli olarak suçlayan, topluma her fırsatta haddini bildiren ve ders veren, partilileri hiç olmadığı kadar kutuplaştıran, kamplaştıran ve birbirinden nefret ettiren bir tarz bu.
Bilinçaltında hep kavga, hep kin, hep nefret var.
Nitekim de bu duygularını, “hesap soracağız…” şeklinde dillendirip dışa vuruyor… “Kabuğu kırmak” derken bile kırıp, dökmeyi algılatıyor.
Beyefendiye sormak lazım;
Bu denli keskin, bu denli sivri, bu denli kindar olmak zorunda mısınız?
* * *
Beyefendinin uzlaşmaz tavırları, dediğim dedik söylemleri, “her şeyi ben bilirim”ci üslubu, alçak dağları da yüksek dağları da ben yarattım havasındaki kibiri… Herkesi geriyor. Doğru… Bu tür tavır ve davranışlarından haz duyan bir kitle de var, onlar beyefendiyi alkışlıyor.
Doğru… Seveni çok…
Ama beyefendinin sevmeyenleri, sevenlerinden daha çok.
Üstelik öyle bir kötü seçim kampanyası yapıyor ki bu durumu değiştirmek yerine durum daha da kötüye gidiyor.
AK Parti’nin “marka şehir” sloganından medet umuyor.
Yarışın en büyük favorisi Özlem Çerçioğlu’nun adını sloganında kullanıp her tekrarlandığında ona da bir artı yazmasını sağlıyor.
Yasal olarak yapılamayacak çocuk kreşi gibi vaatler veriyor.
Tüm bunlar partiyi zor duruma sokuyor ama beyefendi sadece kendini düşünüyor.
Bu dediklerimi şimdilik bazıları anlayamayabilir ama 30 Mart gecesi herkes doğruluğunu görecek. Yaptığı bu yanlışların sonucu beyefendiye ağır bir seçim yenilgisi olarak geri dönecek.
İşte o zaman beyefendi kaybedecek, MHP kazanacak.
İşte o zaman Meclis’te PKK uzantılarına incir ikram etmenin siyasal ve duygusal hesabını bu parti, beyefendiye soracak.
***
Yani sizin anlayacağınız beyefendi bana hesap soracaksa acele etmeli…
30 Mart’tan sonraya kalırsa kendisi hesap vereceği için vakit bulamayacak.
Yani bu hesap sorma işini hemen yapmalı.
Ama durun; eğer beyefendi gerçekten millet adına birilerine hesap soracaksa benden önce hesap sorması gereken yakınlarında isimler var.
Beyefendi, önce “usulsüz harcama” yaptığı gerekçesiyle soruşturma geçiren, soruşturma neticelenmeden emekliliğini isteyen partisinin il başkanından hesap sorsun…
Beyefendi önce belediyenin klima, koltuk ve ateş tuğlalarını çalmakla suçlandığı için “kamu kurum ve kuruluşlarındaki eşya hakkında hırsızlık” iddiasıyla yargılaması devam eden belediye meclis üyesinden hesap sorsun…
Beyefendi, önce 50 bin TL. rüşvet aldığı iddia edilen partililerinden hesap sorsun…
***
Ama hepsinden önce bir aynaya baksın…
Ve düşünsün “ben ne yapıyorum” diye…
Kendini şöyle bir tartıp, biçsin; neyim, ne değilim diye…
Kendisini sorgulayıp, kendi özeleştirisini yapsın…
Belki bir özeleştiri yapar ve doğruları görür.
Görürse belki kırıp döktüğü, “ben” duygusuyla hareket edip kıyıya kenara ittiği milliyetçilerin gönlünü alır.
Beyefendi belki farkında, belki değil ama bir şeyler çok kötü gelişiyor…
Bu gidişat, iyi bir gidişat değil…
Elbet bunun pek çok nedeni var ama en önemli nedenlerden biri beyefendinin ta kendisi…
Ben yine de beyefendiye bir iyilik yapıp uyarmış olayım: 30 Mart’a kadar daha zaman var. Toparla kendini ve bari Ak Parti’yi seçimlerde geç. Yoksa 30 Mart’ta millet seninle hesabını görecek ardından da partilerin büyük bir hesap defteri açacaklar senin hakkında…’
Dost acı söyler.
Benden söylemesi…