Ben vazgeçmem davamdan

Ali AKSÜT

Kolay değildir aydın insan olmak...

Okumak, araştırıp, neden ve niçinleriyle hakikati bulmak.

Vicdanların ve aklın huzur bulduğu ve inandığı hakikatin ışıklı yolunda yürümek, hedefine ulaşmak…

Gerçekleri konuşmak, yazmak gerçekten zor bir uğraştır. Herkes doğruları ve gerçekleri söyleyemez. Söylemekten korkar, çekinir. Aydın olan kişi ise özgürdür. İnandığı, düşündüğü, vicdanının sesi ne derse onu söyler.

Yazar, düşünür Bertolt Brecht şu sözlerle sosyolojik bir tespit yapmış:

“Sofradan en fazla payı alanlar, bize kanaatkâr olmayı öğretiyor. Karnını doyuranlar açlara seslenip, gelecek güzel günlerden bahsediyor.”

Aydın kişi doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmeli. Bu siyasi görüşe, sosyal konuma ve çıkar ilişkilerine göre görüş değişmemeli. Toplumun gerçekleri ne ise, özgürce ifade edilebilmeli.

Aksini düşünecek olursak, gerçeği gizleyen, gördüğünü görmek istemeyen, gerçek düşüncelerini ifade etmekten korkan, güce ve menfaate tapan ikiyüzlü, yalaka, münafık tipler türer. Aydın gibi görünen samimiyetsiz bu tipler hem topluma hem de gerçek aydınlara büyük zarar veriyor.

Değerlerimiz ile bize dayatılan değerler çatışması içinde bunalmış ve umut yolculuğunda arayışları devam eden insanımıza; Bir ışık, bir umut, bir çare bulmak varken; hak, hakikat çerçevesinde yarıştıracakken herkes birbirini suçluyor.

Günümüz gidişatı içinde hayat pahalılığı, gelir dağılımındaki adaletsizlik gibi ekonomik sıkıntılar beraberinde ahlaki çöküntüyü ve çürük aile yapısını beraberinde getiriyor. İnsanımızın moralinin çökmesine neden oluyor.

Bu noktada aydınlara da çok iş düşüyor. Aydınlar toplumun daraldığı, sıkıştığı alanlarda doğru çözümler üretmeli. Güce, makama, mala, mülke tapmaksızın hak ve hakikat bildiği gerçek çözüm önerilerinden sapmamalıdır. Yani toplumunun değerleriyle çatışmadan, aydın sorumluluğu içinde doğru olan hakikatleri hayata geçirmek olmalıdır. Düşünce fakiri, sorgulamadan değişik otoriteleri biat eden, hele sapkın ideolojilerin kör kurşunu, tetikçisi asla olmamalıdır.

Sözde aydınların bu tutumundan ötürü “Daha fazla okumaktan, kendimi geliştirmekten korkuyorum, zira çevremden daha da uzaklaştığımı ve yalnızlaştığımı hissediyorum" diyenler var.

Bu durum, aydınımızın, değişen ama gelişmeyen ambalajı cafcaflı ama entelektüel açıdan sığ toplumların karakteristik özellikleridir. Bilim, sanatın, kitapların prim yapmadığı, farklı düşüncelere yaşama şansı bulunmadığı toplumlarda ezilir aydın.

Aydın farklı olmak zorundadır. O bir kutup yıldızıdır. O bir rehber, yol göstericidir.

Büyük devrimci, büyük reformcu İslam'ın yüce Peygamberi Hz. Muhammed bu konuya şu sözlerle ışık tutmuştur:

“Güneşi sağ elime Ayı da sol elime verseniz, vallahi ben davamdan vazgeçmem.”

Kalın sağlıcakla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.