Mustafa Kemal Atatürk, sığ dimağların algı boyutunun çok üzerinde bir kimliktir. Ki bu nedenle birçok insan Atatürkçülük kisvesine bürünüp ahkâm kesmiştir yıllar boyu. Oysa Mustafa Kemal insandır her şeyden önce. Deha düzeyindeki askeri kimliği, Üst akıldaki siyaset bilimciliğinin yanında üzülen, ağlayan, seven nefret eden kızan ve hatalar da yapabilen bir insandır. Sıra dışıdır O. Özel yaradılışlıdır. Yaratan’ın tasarrufunda görevler için seçilmiştir ve seçilmişliğinin bilinciyle de sorumluluklar üstlenmiştir. Bu gerçeğin farkındalığıyla yazıyorum ben Atatürk’ü ve hiç kimsenin gölgesine sığınmadan ve sığdırmaya kalkmadan seviyorum O’nu. BEN ATATÜRK Çocukken de yapayalnızdım ben. Korkardınız kimseye benzemezliğimden. Sürgünümde de yalnızdım memlekete yeniden On parmak kadardık kurtuluşa bayrak açarken Yıllar boyu biz iki bedende yalnız yaşadık. Yalnızdım ben her zaman vesselam. Kadehlerin dibine vurduğumda alsaydınız ya. Şimdi aynı kaynaktan şifayabsınız. Ben Atatürk, ATATÜRK KİMDİ? Atatürk kimdi, nasıl biriydi? Zeki, akıllı veya dengeli miydi? Normal değildi, anormal hiç değildi. Bence Atatürk başka bir şeydi. ** Siyasetçiydi, hatipti, askerdi. En önemlisi “Ben Türküm” dedi Irkçı mıydı, hümanist miydi Kimse bilmedi. Bence Atatürk başka bir şeydi. *** Korkusuzdu, kuralsızdı, sıra dışıydı. Her derste, her işte liste başıydı. Minnetsizdi, engelsizdi, belki veliydi. Bence Atatürk başka bir şeydi. *** Çapkındı, ırk, din, uzak, yakın ayırmazdı. Aklına koyduğunu yapar, eş dost kayırmazdı. Yıllar sonrasını planlardı, öngörüsü keskindi. Bence Atatürk başka bir şeydi. *** Bulunduğu yere ışık, neşe saçardı. Bazen coşar, çağlar, bazen kendine kaçardı. Bence Atatürk, başka bir şeydi. Sanırım O manik-depresifçeydi. *** Her zaman lükse düşkün, müsrif biriydi. Zaman zaman yalnızlığı seçer, depresyona girerdi. Duygularında akıl almaz uçlara giderdi. Bence Atatürk o dediğimdendi. *** Dünyaya kafa tuttu, yeni bir devlet kurdu. Şahsında şahlandırdı umudu tükenmiş yurdu. Ethem, Erdal, Fikrîye, Latife hepsi bir aracıydı, Belli dönemlerinde onun kalp ilacıydı. *** İçkiye müptelaydı, batıya özentili, Benzemezdi kimseye kendine kenetliydi. Dava arkadaşlarına, en yakın dostlarına, Dargın kaldı bir zaman depresif anlarında. *** Birçok evlat edindi, devrimler yerleştirdi. Asırlık Osmanlıyı, kütüklerden sildirdi. Şapka giymedi diye halka ”top atsın Hamidiye” Emrini verdiğinde, manik dönemindeydi bence. *** Çoğu zaman zekâ fışkırırdı gözleri. Hüzünlü şarkılarla biterdi sözleri. Gelgitlerle dolup taştı, elli yedi yıllık ömrü. Bu dünya benzerini ne tanıdı, ne gördü. *** Hakkını helal et Paşa, Yüreklerde hep yaşa. Adını yazdı Mehmet, Kanıyla dağa taşa. Seni çok sevdi gençlik, Çok yüceltti bu millet. Kabrinde rahat uyu, Güvende cumhuriyet. Manik ataklarınla, Bu dünyaya uçtun. Depresif bir anında, Öbür dünyaya kaçtın. |
ÇOCUK GÜLMELERİNE ÖZLEMİMİ GÖRDÜNÜZ MÜ?
Siz,
Siz, evet siz!
Siz benim çocuk gülmelerimi gördünüz mü hiç?
Hep deniz gözlerimi yazdınız!
Derinliklerindeki, çocuk gülmelerine özlemi görenler,
Ne kadar!
Ne kadar da azdınız!
Siz,
Evet, siz!
Siz hiç benim çocuk gülmelerimi gördünüz mü?
Yalnız sarı saçlarıma diş bilediniz!
Bu gür başakların baba elleriyle okşanışa özlemini!
Hiç ama hiç bilmediniz!
Akıl tutulmalarınızda ahlaksızca soy belirlediniz!
Hey siz!
Hep keskin zekâmdan dem vurdunuz!
Dünyaya meydan okumalarıma hayran oldunuz!
Ama hiç bir zaman,
Hiçbir zaman zekâmın derinliğindeki algı gücüyle orantılı,
Çocuk gülmelerine ihtiyacımı,
Hiç ama hiç içinizde duymadınız!
Siz
Siz benim milletim,
Cumhuriyeti emanet ettiklerim!
Cumhuriyetten yana, güven içinde kıyameti bekleme özlemimi,
Hiç
Ama hiç, hissetmediniz!
Hâlâ!
Takılmış Onuncu Yıl Marşına,
Ayakta!
İçi boş bir gururla çocuk gülmelerine hasretimin,
Bedeline alkıştasınız!
Kalkınız!
Kalkınız ve çocuk gülmelerime özlemimin intikamını alınız!
Cumhuriyetin talanına seyirci kalmayınız!
On Kasıma on kala bari!
Uyanınız!
Nermin Akkan
ÇOCUK BEKLEMESİNDE BEKLEDİM SENİ!
Çocuklar bekler ya hani!
Bir oyuncağı,bir misketi
Belki oyuncak bir yedi atmış beşi,
Ya da tahta bir atı!
Öyle bekledim ben de seni,
Ey! Hiç çocuk olamayan Mustafa Kemâl’in Yatı !
Nereden bilebilirdim ki hastanem olacaksın,
Ve senden alacağım son görev beratı !
Vay, benim, ölüm döşeğim,
Savarona’m !
İşin en acı tarafı,
Dünya, liderliğimi sorgulamazken hiç!
Öz yurdumda,
Son selamıma,şükür şerbeti içecek
Kanı bozuk, bir avuç piç !
Nermin Akkan
KIZGINIM MUSTAFA KEMÂLE !
Kızgınım sana!
Bunca yıl sonra,
Kızgınım halâ!
Baksan ya,
Ülkeme, milletime yaptıklarına !
Hakkın var mıydı, çıkmadan aydınlığa yurdum!
Kadehlerin dibine, dibine vurup
Ölmeye durdun!
Kızgınım elbet!
Kızgın da kalacağım ilelebet.
Bu millet,
Önderliğinde koyulmuşken aydınlık yarınlar yoluna.
Prangalar taktın ayaklarına,
Tüm görevlerini sanki,
Yerine getirmişsin gibi!
Burak hazırladın uçmaklarına!
Hiç düşünemedin zahir!
Evvel ahir,
Armağanların ,
Çocuklara haram edilecek,
Gençlerin boğazına dizilecek.
Milletin anası..............
Mustafa Kemâl !
Çok kızgınım sana!
Söylesene bana!
Hadi,
Hadi söyle şimdi!
Hangi ana,
Doğuracak bir Mustafa Kemâl daha?
Kalk,
Kalk ve bak!
Baksana!
Düşmanların kıçlarında ki
Kan kokulu kınalara!
Nermin AKKAN
BU GÜN YİNE ÇANAKKALE!
Çanakkale Savaşı şimdi!
Tek farkı, her yer Çanakkale!
Yooo!
Bir fark daha varaaar!
Bu gün, artık yok.
Bir avuçta,bin yüreği tutan,
Sarı saçlı Yâr!
Düşman, aynı düşman.
Biz, yıllar ötesindeyiz yine.
Darma duman!
Vatan, aynı vatan.
Yara, aynı yara.
Devlet Baba,
Yine uykuda!
Ya parya!
Üryan!
Uyan eeeeyyyy!
Çanakkalede uyuyan!
Ahmet, Haydar, Keyfo,
Sanem, Fatma, Berfo!
Dayan, omuz ver,
Çabuk ol.
Beli bükülmüş ülkem yere vurmadan!
Yetiş, eeyyyy!
Bedr’in Aslanları yetiş!
Yedi düveldi saldıran,
An be an,
Yetmişi bulldu.
Vatanım hainle doldu.
Bir kez daha Çanakkale,
İstiklâle,
Sembol oldu!
Yetiş,
Toprağa kan,
Yaprağa can olan ruh!
Paylaşmadan vatanımı bu hain güruh!
Yetiiiş!
Yeşil bereli baş!
Yetiiiş!
Mavi gözlü düş!
Gerçekleşmeden bitiş!