Bayrak, bir milletin varlığının ve bağımsızlığının sembolüdür. Bir milletin şerefidir, namusudur ve onurudur. Bayrak olmadan o milletin bağımsızlığından bahsetmek mümkün değildir. Bayrağın gönderde her zaman dalgalanması, temsil ettiği milletin bağımsızlığının varlığını gösterir. Bu nedenle bayrak yere düşürülemez, indirilemez, atılmaz, yırtılmaz, ve yakılmaz. Bayrak göndere çekilirken selam durulur. Çünkü, bayrak bir milletin şerefidir, namusudur ve onurudur. Mustafa Kemal Atatürk bayrağımızla ilgili olarak: "Bayrak bir milletin onurudur. Ne olursa olsun yere serilemez ve çiğnenemez" diyerek önemini açıklamıştır.
Türk bayrağı da, Türk milletini milletler arası alanda temsil eden ve şerefini, onurunu ve bağımsızlığını gösteren semboldür. Türk milletinin, milli değerlerini temsil eder. Bayrağımızın rengi kırmızı olup, bağımsızlığımız için canlarını veren şehitlerimizin kanında almıştır ve onları temsil eder. Her milletin bayrağının üzerinde ki şekillerin bir anlamı vardır. bayrağımızın renginin kırmızılığı, vatan ve millet uğruna dökülen şehit kanlarını anlatır. Hilal ise İslam'ı ve yıldız da ülkümüzü temsil eder.
Türk bayrağının oluşma şekli ise, aziz şehitlerimizden akan kanların bir araya toplanması esnasında, o an yerdeki kanın üzerine, gökte aydınlık ve ışık olarak görünen hilal ile yıldızın, esrarengiz bir şekilde yansıması ile meydana gelmiştir. Bayrakta şehitlerin kanında hilal ve yıldızın meydana getirdiği bir bayraktır ve Türk Milleti için kutsaldır. Bayrağımızı en güzel şekilde ifade eden Türk yazar, şair ve hukukçu Mithat Cemal Kuntay şiirinde: “Bayrakları bayrak yapan üstünde ki kandır” diyerek bayrağın anlamını ve değerini anlatmıştır.
Türk bayrağı, Türk milleti için çok anlam ifade eder. Mazisi derindir ve zor, çetin savaşlar neticesinde elde edilmiştir. Şanlı Türk bayrağı, Türk milletinin vatan ve istiklal uğrunda canlarını seve seve feda eden atalarımızın kahramanlıklarını, verdikleri azimli mücadeleyi ve bunların aziz hatıralarını dile getirir. Bu nedenle önce Türk bayrağına saygı duyulmalı ve sonra da saygı duyulması sağlanmalıdır. Onun yüceliğine saygı duymak ve korumak, şerefimizi ve namusumuzu ve inandığımız değerlerimizi korumak demektir. Her Türk evladı da, bayrağının gönderden inmemesi ve ilelebet dalgalanması için, gerekirse uğruna şehit ve gazi olmak yolunda, her türlü fedakarlığı ve yardımı, hizmetini ortaya koymalıdır.
Türk bayrağı, bu vatan ve millet uğruna şehit olan asker ve güvenlik görevlilerimizin, yurdumuza yararı dokunan kimselerin ve yurt dışında ülkemizi temsil edenlerin tabutlarının üzerine Türk bayrağı örtülür. Örtülen bu bayrak çok manalıdır ve Türk insanına çok şey anlatır. Arif Nihat Asya da bayrağımızla ilgili olarak: “Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü / Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü / Işık ışık, dalga dalga bayrağım / Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım” diyerek, anlamlı şekilde dile getirmiştir. Tarih boyunca bayrağımız uğruna birçok cephelerde savaşıldı ve binlerce şehit verildi. Mehmet Akif'te verilen bu şehirlerle ilgili olarak: "Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor / Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor" diye haykırıyor. Türkiye Cumhuriyetinin bütün kurum ve kuruluşlarında, okullarda, hastanelerde daima bayrağımız her zaman dalgalanmaktadır.
İşgal güçleri bir ülkeyi ele geçirdiklerinde öncelikle gönderdeki bayrağı indirir. Bu bayrağın indirilmesi o milletin bağımsızlığının sonu demektir. Vatanda başlar, bedenler düşmeden bayrak inmemelidir. Azerbaycan'ın değerli devlet adamı Mehmet Emin Resulzade: "Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez" diye yüreğinden haykırmaktadır. Bir ülke, işgalden kurtulup bağımsızlığını kazandığı zaman ilk iş olarak bayrağını göndere çeker ve dalgalandırır. Bayrak dalgalandıkça, vatan daim yaşayacaktır. Bayrak hürriyetimiz, yaşama sevincimiz ve huzurumuzdur. Yüce Allah, hiçbir zaman Türk milletinin bayrağını indirmesin, ezanlarını dindirmesin, vatanına ziyan getirmesin. Necip Fazıl Kısakürek: "Denildi mi bir yerin adına Türk beldesi / Gözüm al bayrak arar, kulağım ezan sesi" diyerek, bayrak ve ezana hasretini ifade etmiştir. Siyasetçi Muhsin Yazıcıoğlu'da: "Ben Türk'üm, Türk esir olmaz. Ben Türk'üm, Türk bayraksız olamaz. Ben Türk'üm, Türk devletsiz olmaz. Ben Türk'üm, Türk ezansız olmaz. Ben Türk'üm, Türk hürriyetsiz olmaz" diyerek, ideal ve inanç duygusunu çok anlamlı şekilde dile getirmiştir.
Türk bayrağı, tarihte kutsal değerlerimiz için birçok zaferlerde ellerde taşınmış, zaferlerde bulunmuş, kahramanlıklar görmüş ve kaç coğrafyada binlerce şehitleri toprağa vermiştir. Bayrağımızın değeri en güzel şekilde, milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un bu millete hediye ettiği İstiklal Marşımızda şöyle anlatılır: “Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak / O benim milletimin yıldızıdır parlayacak / O benimdir, o benim milletimindir ancak."
Her milletin bayrağı kendisi için önemlidir ve milletinin onurudur. Her milletin egemenliğini temsil ettiğinden, diğer milletlerinde bayrağına saygı duymak ve saygı göstermek gerekir. Hiç bir ülke bayrağına kötü davranılmasını ve gönderden indirilmesini istemez. Atatürk bu konuda: "Bayrak bir milletin özgürlük alametidir. Düşmanında olsa hürmet lazımdır" diye söylemiştir. Bu nedenle, her ülkede yaşayan yabancılar içinde, o ülke bayrağına saygı duymak bir görevdir.
Bugünkü bayrağımızın şekil ve ölçüleri 29 Mayıs 1936 yılında 2994 sayılı kanunla tespit edilmiş, 28 Temmuz 1937 yılında ise 2/7175 sayılı kararnameye ilişik 45 maddelik "Türk Bayrağı Nizamnamesi" ile Türk bayrağının kullanılış şekli nizam altına alınmıştır. Buna göre bayrağımız sökük, yırtık ve kirli olamaz. Bu şekilde bırakılamaz, kullanılamaz ve oturulacak ve basılacak yerlere serilemez. ölçülerine uygun olmayan ve rengi tutmayan bayraklar kullanılamaz.
Kırmızı zemin üzerine hilal ve yıldız olarak bayrağımız, Osmanlılar döneminde 1793 yılında devletin resmi bayrağı olarak kabul edilmiştir. Ancak bu bayraktaki yıldız 8 köşeli idi. Daha sonra 1842 yılında Padişah Abdulmecid zamanında yıldızın şekli 5 köşeli olarak karar altına alındı ve Türk bayrağının şeklide kesinleşmiş oldu.
30- 40 yıldır, ülkemizde baş gösteren yıkıcı ve bölücü örgüt faaliyetlerinin artması ve bunlarla mücadele edilmesi esnasında bayrak yakma, yırtma, ayaklar altına alma, direklerden indirme ve okul bahçelerindeki bayrakları indirme ve yakma gibi saldırılar yapılmıştır. Aynı zamanda Atatürk heykellerine de saldırılar yapılmış, parçalamış ve kırılmıştır. Bu bölücü ve yıkıcılar Türk düşmanıdırlar. Bayrağımıza yapılan bu saldırı ve saygısızlık, Türk milletine karşı ortaya konulan hainliğin, düşmanlığın ta kendisidir. Düşmanlık ve hainlik edenler içinde Müslüman olan devlet, topluluklar ve örgüt gurupları da vardır.
Türk bayrağı bu ülkede yaşayan herkesin bayrağıdır. Ayaklar altına alınıp çiğnenmesi, yakılması ve yırtılması, aynı zamanda bu yurtta yaşayan herkesin onuruna, namusuna el sürmedir. Yapılan bu adi ve alçakça saldırılar karşısında sessiz kalındığı görülmüştür. Bayrağın kutsallığı ve taşıdığı manayı anlamayanlar, anlamakta güçlük çekenler tabi ki sessiz kalırlar. Şu husus iyice bilinmelidir ki, Türk bayrağı bu ülkede bağımsızlığımız temsil ettiği gibi, ezanların rahatça okunmasını ve ibadetlerin de huzurla yapılmasını da sağlamaktadır.
Bu vatanda yaşayan her Müslüman Türk, bayrağına sahip çıkmalı ve namus ve onurunu korumalıdır. Bu vatan bizim, bu bayrak bizimdir. Türk bayrağı onur kaynağımızdır, namusumuzdur ve kutsal değerimizdir. Bayrağımıza uzanan eller kırılmalıdır ve hadleri bildirilmelidir. Bayrağımızı bayrak yapan üstündeki kanın hesabı sorulmalıdır. Arif Nihat Asya'nın dediği gibi:
"Şehitler tepesi boş değil / Toprağını kahramanlar bekliyor / Ve bir bayrak dalgalanmak için rüzgar bekliyor."
Türkiye Cumhuriyetinin her ferdi, bu millet bağımsızlını kolay kazanmadı. Dört bir tarafından topraklarımıza saldıran düşmanlara karşı mücadele verdi ve bu vatan, bu bayrak uğruna binlerce şehit kanı döktü. Tarihine, geçmişine, bağımsızlığının sembolü ve namus ve onurunun temsilcisi Türk bayrağına sahip çık ve ilelebet payidar olması için görev ve sorumluğunu göster.
Çok değerli şairimizin hediye ettiği İstiklal Maşındaki anlatımları anlayalım ve bu şuurla bayrağımıza ve vatanımıza sahip çıkalım, koruyalım, sevgi ve saygımızı gösterelim ve her daim yaşaması için fedakarlık ve gayretimizi sunalım.
"Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın / Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın / Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın.../ Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri ''toprak!'' diyerek geçme, tanı! / Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı / Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı / Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? / Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! / Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda / Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! / Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal / Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal / Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet / Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal."
KAYNAKLAR
Mehmed Ertuğrul Düzdağ -Mehmed Akif-Marmara Ün. Mehmed Akif Arş. Mrk.İst.1987
Arif Nihat Asya - Bir Bayrak Rüzgar bekliyor- Ötüken Yay. İst. 2014
Yaşar Çağbayır - Bayrak Mücadelemiz ve İstiklal - Ötüken yay.- İst. 2009
Fevzi Kurtoğlu - Türk Bayrağı ve ay Yıldız - Türk Tarih Kurumu Yay.- Ank. 1992