Otuz yıldan beri yaklaşık 40 bin ailenin ocağına ateşler düşüren, trilyonlarca milli servetin kaybına neden olan, birlik, barış ve kalkınmasında Türkiye’nin ayağını bağlayan Türk-Kürt kavgası bitecek mi? Benim umudum hiç yok. PKK her zaman olduğu gibi, bu görüşmelerde bir durak kazanıyor. O durakta biraz nefesleniyor sonunda yine yapacağını yapıyor. Habur açılımında olduğu gibi.
AKP on bir yıllık iktidarında bu açılım ve saçılımı ibretle izlemekteyiz. Bunlar "anadille siyaset yapmak serbest olsun" diye bir gece yarısı yasayı çıkardılar. Ama Viranşehir belediye başkanı çöp konteyrlerine kadar Kürtçe isim yazdırarak sözde siyaset yaptı. Bazı küresel devletlerin maşası haline gelen bebek, öğretmen, asker ve polis katilleri ile ne görüşülecek anlamakta güçlük çekiyorum. Ama inşallah ben yanılırım. Gerçekten bu barış ulusal birliğimize zarar vermeden sağlanmış olur.
Ulus ve vatan kavramına sahip olmayan, bütün Müslümanların yaşadığı yer benim vatanım diyen din tüccarları, bu kutsal dinide kendi çıkarlarına alet ederek milyonlarca dolara sahip cemaat ve tarikatlar için önemli olan, ulus ve millet kavramı değil, onlar için önemli olan bu kutsal dini araç olarak kullanarak insanları sömürmeleridir.
Siyasetin temel kuralı delik neredeyse önce orayı kapamalı belki de şimdiki yöneticiler bu açılan büyük tehlikeden kurtulmak için bu görüşmeleri yapıyorlar. Temennimiz başarılı sonuçları almalarıdır.
23.01.2013 günü akşamı CHP merkez ilçenin yemeği vardı. Bizi de davet ettiler. Müthiş bir katılım vardı. Milletvekili Lütfi Baydar, Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ve il başkanı birer konuşma yaptı. Belediye başkanı konuşmasında; “yapacakları hizmetlerin engellenmeye çalışıldığını, ama buna güçlerinin yetmeyeceğini bu gün akşam üzeri otuz kişilik bir gurupla belediyeyi basıp terör estirmeye çalıştıklarını” uzunca anlattı. O belediye binası Aydın halkının binasıdır. Oraya kadar şiddetin ve terörün girmesi Aydın halkına yapılan bir zorbalıktır. Kendine Aydınlıyım diyen herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekir. Herkesin bu kaba kuvvete asla pirim vermemesi gerekir. Sonra Sayın Belediye başkanı basın mensuplarının yanına gelerek konular hakkında gazeteci arkadaşlara genişçe bilgi verdi. Gazeteci arkadaşların sorularını içtenlikle cevapladı. Yarım saatlik bir sohbetten sonra ayrıldı. Giderken de “Arkadaşlar kapım her zaman sizlere açık ne zaman isterseniz görüşürüz” diyerek ayrıldı. Başkanın azmi ve basın mensuplarına candan ve samimi davranmasına şahsen çok memnun oldum.
Cuma günü sabah bilgisayarda gezinirken Sayın Milletvekili Mehmet Erdem’in bir yazısını gördüm. Sözde “Özlem Hanım tekrar seçilirse Aydın’da bulunan Kürtleri sürgün edecekmiş” diye. İnsan muhalefette olsa böyle bir demeç veremez. Ben de Sayın Erdem’in böyle dediğine inanmıyorum. Aydın’da Özlem hanımın ne kadar yaşamaya hakkı varsa herkesin de yaşamaya hakkı var. Ben Sayın Başkana böyle bir demeciniz oldu mu diye sordum. Sayın başkanda “asla ne böyle bir konuşmam oldu nede bir demecim. Aydın’da yaşayan herkes benim başımın tacıdır. Ben Aydın’ın başkanıyım. Ayrılığı gayriliği ve ötekileştirmeyi bizlerde aramasınlar. Herkes aynaya baksın kendilerini görürler. Ben Aydın halkının çıkarlarını korumaya mecburum. Benim düşünce yapımda hangi etnik kökenden olursa olsun vatandaşlar bizim baş tacımızdır. Herkes bunu böyle bilsin” dedi.
Başkanın konuşmasındaki inandırıcılığı ve Aydın sevdasına bir kez daha inandım.
26.01.2013 Cumartesi günü saat onda MHP Milletvekili Sayın Ali Uzunırmak’ın basını bilgilendirme toplantısına katıldım. Sayın Uzunırmak bugün Ülkemizin içine düşürüldüğü çıkmazdan ve bölücülerle yapılan görüşmelerden uzunca bahsetti. Kendisinin mecliste verdiği mücadeleden söz etti. Uzun ve doyurucu bir konuşma oldu. Sonunda soru ve cevap kısmına gelince basın mensubu arkadaşların sorularını yanıtladı. Bir basın mensubu Aydın’da gündemde olan balık dükkânı hakkında bir sorusunu şöyle cevapladı. “Sayın belediye başkanı haksız olarak mühürlemiş, bu bir yerde ayırımcılıktır. Vatandaşın elinde kira uzatma belgesi var. Ama buna rağmen mühürlenmesini doğru bulmuyorum” diye konuştu. Tam burada, Sayın Milletvekilim bu sizin savunduğunuz şahıs dün 30 kişi ile belediyeyi başmış buna ne diyeceksiniz diye bir soru yönettim. Sayın Uzunırmak “Ben Aydın’a yeni geldim gelişmelerden haberim yok. Eğer böyle yaptılarsa haklı durumdan haksız duruma düşmüşler. Hiç kimsenin bir kamu kuruluşunu basmaya hakkı yok” dedi.
Böylece geçen haftayı yoğun bir şekilde kapatmış olduk.
Değerli okuyucular İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler'in, "Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eşdeğerde gördüremezsiniz" sözünün bazı çevrelerce yanlış anlatıldığını AKP ve BDP koalisyonuna yönelik, "Etnik kaba milliyetçiliğinizi solculuk diye yutturmaya kalkmayın. Bizim millet anlayışımız ırka dayanmayan, Türk milleti anlayışıdır. Kürt milliyeti diyerek sadece etnik bir bağa dayanan sizin anlayışınızı aynı görmemiz mümkün değildir" diyen Birgül Ayman Güler'in bu bağlamdaki sözlerinin sonuna kadar arkasındayım. Meclis kürsüsünden Hasip Kaplan’ın bağırmalarına hayret ettim “Siz ırkçısınız siz sosyal demokrat bile olamazsınız” diye bağırıp duruyordu. Aslında Ulus ve Millet kavramını bilmeyen veya bilmek istemeyen sizler ırkçı ve bölücüsünüz. Sizler PKK Terör örgütünün siyasi uzantısısınız. Bu ulusu hiçbir zaman bölemeyeceksiniz.
CHP kuruluş felsefesinde, insanları ırkına, etnik kökenlerine, cinsiyetine, mezhebine, dinine göre ayıran bir tek kişinin CHP’de yerinin olamayacağına inanıyoruz.
Çünkü sosyal adaletin ve demokrasinin olmadığı yerde güçlünün zorbalığı ve bağnazlığı başlar.