Bu sene çok fazla kış olmadı. Çok da üşümedik aslında. Zaten bizim bölgemiz kar bilmez ama olsun ülkenin başka yerlerine yağması ve o manzaralarla kendimizi avutmak zaman zaman oralara tatile gitmek bile eğlendiriyor. Bizim sabah yatağımızdan kalkıp “aaa kar yağmış!” demek şansımız yok ancak “aaa! Erikler çiçek açmaya başlamış, asmalar filiz veriyor” deme şansımız Türkiye’nin başka yerlerine nazaran daha erken oluyor. Bu da Ege’de yaşamanın Egeli olmanın bir ayrıcalığı olsa gerek.
Bu bölgede bazı şeyler erken yaşanıyor. Baharın gelmesi , yaz sıcaklarının bazen yazı bile beklememesi, insanların sahillere erken gitmeye başlaması gibi. Bizim kışın okullarımız kar tatiline girmez ama o kavurucu sıcaklarda zavallı çocuklarımıza sıcak tatili vermek kimsenin aklına gelmez. Neyse biz böyle mutluyuz Ege mizde…
Bu nasıl bir güzelliktir böyle! Bilmem, dünyanın başka yerinde var mıdır? Böylesine manzaralar. Şehrime bahar gelmiş. Sokağa çıktığımda daha çok anlıyorum. Nasıl bir güzelliktir böyle? Hele yeni kurulan, şehrin merkezi dışındaki mahallelere gittiğinizde bahçeli apartmanlar, bahçeli evler. Görüntüye inanamıyor insan. Şehrin merkezinde böyle görseller olmadığı için.
Her yerde salkım saçak gül ağaçları ve gülfidanları rengârenk. Koku deseniz öyle yoğun. Size en iyisi manzarayı anlatayım. Biz biliyoruz da, Aydın dışından internet üzerinden okuyanlar vardır onlara bu manzarayı çizmem lazım…
Sokağa çıktığınızda mis gibi bir turunç çiçeği kokusu boyuyor her yanınızı. Biraz daha ilerleyince şehrin dışarılarına kadar, bir bakıyorsunuz sadece turunçlar değil çiçek açan. Zeytinler de dantel gibi çiçeklenmiş. Onunda kokusunu alıyor burnunuz. Azıcık etrafınıza baktığınızda mor salkımlar, erguvanlar pespembe, Kıbrıs akasyaları sapsarı manzaraya anlam katıyor. Şehrin dışına çıktıkça bahçelerden sarkan çardak gülleri inanılmaz bir görsel. Arkasından biraz sonra akasyalar ve daha ismini bilmediğim birçok renkte, bir çok çiçek, ağaç inanılmaz bir doğa harikası tablo gibi… Hemen elinize fırçayı alıp resim yapasınız geliyor. Tabi çağın gereği olarak akıllı telefonlar sağolsun hemen resmini çekiyorsunuz. Ha! Aklıma gelmişken bu akıllı telefonların bir de koku kaydetme özelliği olsaydı ne iyi olurdu değil mi? İnanılmaz kokular, inanılmaz güzellikler içinde yürüyüşümü tamamlıyor eve geri dönüyorum. Sanki bir rüyadan geçmişim ve uyanmışım gibi. Yakında bu doğa tahribatından dolayı hiçbir yeşillik hiçbir güzellik kalmayacak gibi sanki. Ağaçlarımızı yok ettiler. Zeytinliklerimizi, yeşilliklerimizi saklar göstermeye korkar olduk. Ne olacak böyle? Nasıl sahip çıkacağız? Dünyanın bu en güzel coğrafyalarından birine. Hiç durmadan fidanlarımızı öldürmeye devam mı edecekler? Ne olur yapmayın. Çocuklarımız çiçekleri, ağaçları tanısınlar. Biz o ağaç gölgeleri altında evcilik ve birçok başka oyun oynardık. Oturuz birbirimize fıkralar, masallar anlatır bilmeceler sorardık. Salıncak kurardık dallarına sallanırdık hayaller kurarak. Çiçeklerden taçlar yapardık başımıza en çok da papatyalardan. Oyundan yorulunca dinlenirdik. Nerede papatyalarımız? Kim topladı? Ya da kim koparttı çocuklardan başka? Almayın gölgelerini çocuklarınızın. Yıkmayın hayallerini.
EDİTÖR NOTU:
Yazıda kullanılan tablolar yazarımız, resim sanatçısı Asuman Dokuzlu’ya aittir.