Aydın'ın Söke ilçesindeki azmakların kuruduğunu ve iklim değişikliğinin etkilerinin gözle görülür hale geldiğini vurgulayan EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü; "İklim değişikliğinin etkisiyle aşırı artan sıcaklık sonucunda bölgede meydana gelen kuraklık hem çiftçileri hem de biyolojik çeşitliliği olumsuz etkiledi" dedi.
İklim değişikliğinin etkileri Aydın'ın önemli bölgelerinden olan Söke Ovası'nda gözle görülür hale geldi. Artan sıcaklıklar ve kuraklık sebebiyle azmaklar kurudu, sazlık alanlar yandı. Sıcaklıkların artması ve 8 aydır yağış görülmemesi, bölgedeki tarımı ve biyolojik çeşitliliği de etkilemeye başladı. Azmaklarda incelemelerde bulunan Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, bölgede meydana gelen kuraklığın hem çiftçileri hem de biyolojik çeşitliliği olumsuz etkilediğini söyledi.
Başta çiftçiler olmak üzere tüm canlıların yağmuru hasretle beklediğini ifade eden Sürücü; "İklim değişikliğinin somut örneklerini Aşağı Büyük Menderes Havzası'ndaki Söke ovasında görmek mümkün hale geldi. İklim değişikliğinin etkisiyle aşırı artan sıcaklık sonucunda bölgede meydana gelen kuraklık hem çiftçileri hem de biyolojik çeşitliliği olumsuz etkiledi. Mart ayından bu yana 8 aydır bölgede yağış olmaması pek fazla görülmeyen değişimlere yol açtı. Yaz aylarındaki kuraklık nedeniyle içinde yürünebilecek bir seviyeye gelen Büyük Menderes Nehri'nden sonra, şimdi de azmak adı verilen eski menderes yatakları ve drenaj kanallarının birçoğu kurudu. Bu yılın çok farklı olduğunu söyleyen çiftçiler, çok susuzluk çektiklerini ancak 1970'lerden beri böylesine kurak bir sezon görmediklerini, çok sıcak geçen yıllarda bile azmaklarda su bulunduğunu, bu yıl ise içinde yürünebildiğini, Ekim ayında ekmeleri gereken buğday ekimini yapamadıklarını söylediler. Yaşanan kuraklık nedeniyle Söke Ovası'nın hayat sigortası sayılan azmakların kuruması sadece çiftçileri değil, burada yaşayan sucul canlıları, kuşları ve diğer hayvanları da olumsuz etkilediği görülüyor. Derin yerlerde kalan su birikintilerinde su kaplumbağaları ve çatlak toprakların nemindeki kurbağalar yaşam mücadelesi veriyor. Başta çiftçiler olmak üzere tüm canlılar yağmuru hasretle bekliyor" dedi.
"Yakanlar belli değil"
Kuraklıkla mücadele eden bölgedeki bir başka sorunun ise yangınlar olduğunu vurgulayan Başkan Sürücü; "Bölgede araştırma yaparken birçok tarladan dumanların yükseldiğini gördüğümüzde itfaiyeyi arayarak haber verdik. Tarlaların kıyısındaki kanalların etrafında bulunan kargı kamışlarının yandığını gördük. İtfaiye gelinceye kadar kargı kamışları ve kanaldaki bitkilerin hepsi yandı kül oldu. Gelen ihbarlar yüzünden itfaiye hangi tarlaya gideceğini şaşırmış durumda. Bu mevsimde yüksek bir tepeye çıkılıp Söke Ovası'na bakıldığında, birçok tarladan dumanların yükseldiği ve kanallarda bulunan kargı kamışlarının ve bitkilerin yakıldığı görülebiliyor. Bunlar sözde temizlik amacıyla yapılıyormuş. Ancak yakanlar belli değil. İtfaiyenin bu yangınlara yetişmesi ve tarla yollarına girmesi de mümkün değil. Hemen her yıl gelenek hale gelen yakma eylemi yasak olmasına rağmen sürekli tekrarlanıyor. Yaklaşık 400 bin dönüm tarımsal faaliyetlerin yapıldığı araziler içinde bulunan azmaklar, bitkiler, su kanalları, Dilek Yarımadası, Menderes Deltası, Bafa ve Azap gölleri ve Latmos (Beşparmak) Dağları gibi zengin biyolojik çeşitliliğin bulunduğu alanları birbirine bağlayan ekolojik bir koridor görevi görmektedir. Yakılan bu sazlıklar yaban hayatının son yaşam alanları olup, kuşların, memelilerin, sucul canlıların, sürüngenlerin ve tarım için yararlı birçok böceğin beslenmesini, barınmasını ve üremesini sağlamaktadır" diyerek sazlık, yabancı ot yakımı yapanlara gerekli işlemlerin yapılması gerektiğini söyledi.