Azerbaycan 1990 yılında Sovyetler birliğinin dağılması ile 30.08.1991’de bağımsızlığına kavuştu. S.S.C.B döneminde kültürel, ekonomik, sosyal ve askeri baskılar altında birçok zenginliklerini kaybetti. 30.08.1991’de bağımsızlığını ilan edince, yaralarını sarmaya çalışırken geçmiş dönemin kuklası olan Ermenistan’ın, 1992 yılında saldırısına uğradı. Dağlık Karabağ toprağı işgal edildi. 1 Milyon Azerbaycanlı yerinden yurdundan göç etmek zorunda kaldı. İşgalden bugüne kadar geçen 28 yılda Azerbaycan çok acılar çekmesine rağmen ekonomik, sosyal, siyasi, askeri bir toparlanma içine girdi. Ordusunu Türkiye’nin verdiği eğitim ve teknoloji sayesinde modern bir ordu haline getirdi. Teknolojik alanda yatırımlar yaptı. Bugün Dağlık Karabağ’ın kurtarılması zaferi, Azerbaycan ve Türk halkı tarafından coşku ile kutlanıyor. Bu zafer her iki devlet ve Türk milletine hayırlı olsun. Bugünden itibaren Kafkaslarda yeni bir düzen kuruluyor. Bu barış ve istikrarın düzenidir. Kazanan taraflar Türkiye ve Azerbaycan’dır. Rusya zaten orada vardı. Rusya’nın Türkiye ile işbirliği sadece Azerbaycan için değil, Suriye ve Libya için de, çok büyük önem taşıyor. Bundan böyle Türkiye Ortadoğu, Akdeniz ve Kafkaslarda ve Afrika’da oyun kurucudur. Bu başarı Türkiye Cumhuriyetinin başarısıdır. Bunun iç politikaya yansımaları elbette olacaktır. Son günlerde dünya gündeminin olaylarından olan doğalgaz rezerv keşfi, Azerbaycan zaferi, doğu Akdeniz ve egedeki petrol sondaj çalışmaları Türkiye’nin gücünü gösteren önemli olaylardır.
İç siyasette bu başarıları dil ucu ile kutlayan muhalefetin durumu gerçekten trajikomiktir. Dünyada petrol ve doğalgaz sondajı yapan ülkelere Türkiye’nin kendinden bahsettirmesi, batı ülkelerinin dikkatini çekmiştir. Sondaj çalışmalarında yetişmiş insan gücü ile Türkiye, önemli bir ülke durumundadır. Bu duruma kolay gelinmemiştir. 50 yıllık bir çalışma ve gayretin mahsulüdür.
1970’li yıllarda İstanbul’a bir A.B.D. harp gemisi gelir. A.B.D. harp gemisi o gün uzun menzilli füze deneme gösterisi yapacaktır. Amerikan büyükelçisi devlet erkânı ve ilgilileri gemiye davet eder. Amaç güç gösterisidir. Rahmetli Erbakan Hoca’da davetlidir. Hoca gemiye bir heyet gönderir. Gösteri başlar, füze ateşlenir. Gemi dehşetle sarsılır ve hedefe kilitlenir. Bütün bu olaylar gemideki gazinoyu andıran hareket kumanda odasından çok basit olarak belli kişilerce birkaç düğmeye basılarak yapılır. Davetliler korku ve hayranlık içindedir. Tören sona erer. Rahmetli Erbakan gönderdiği heyetin izlenimlerini almak için kabul eder. “Anlatın bakalım neler oldu” der. Heyettekiler biraz hayranlık, biraz eziklikle gösteriyi anlatırlar. Rahmetli Erbakan “peki” der, “bu güç nasıl durdurulur? Bana anlatın.” Kimseden ses çıkmaz. Erbakan, sorunun cevabını kendisi verir. “Bakın” der. “A.B.D.nin 20 tane uçak gemisi var. Bilmem kaç tane harp gemisi var. 10 binlere varan uçağı var. Ülkemizi işgal etse nasıl, baş edeceğiz?” Yine kimseden ses çıkmaz. Rahmetli Erbakan sorunun cevabın kendisi verir. “Düşmanımızın gözünü kör edecek teknolojiyi yapacağız” der. İşte o gün, bugün savunma sanayinin en önemli şirketi olan, ASELSAN doğar.
Yakın zamanda Türkiye’nin Akdeniz’ deki faaliyetlerini engellemek için Fransa’nın gönderdiği harp gemisi, Aselsan mühendislerinin yaptığı, elektromanyetik dalgalar yayan sistemler sayesinde kör oldu. Fransız harp gemisi Akdeniz’in ortasında çaresizce kalakaldı. Ne olduğunu anlayamadılar. Bugün Suriye, Azerbaycan, Libya’da kazanılan zaferler elektronik sanayinin yıldızı olan Aselsan mühendislerinin ürettiği sistemler sayesindedir.
Erbakan Hoca’nın ruhu şad olsun! Bu imkânları Türk milletine bahşeden Cenabı Hakk’a sonsuz şükürler olsun. Türkiye’nin büyük yürüyüşü nice zaferlerle taçlansın. Milletimiz ebediyen var olsun!