Gündeme baktığımızda bu ülkede artık yarın kaygısına düşülmüş iken, şimdi de yaşam kaygısına düşüldü. Peki, iktidar Aydın için ne yapmış? Nereye iş sahası açmış? Bunu bir düşünelim lütfen!
Aydınımızda genç olmak zor, okumuşlar için hepten zor. Fakülte bitirmiş bir genç hayata atılacak mutlu, ana-baba da çocukları mezun olmuş sevinçli. Hayatın bir başka yüzü, işsizlik ile karşılaşmak hepten zor. Belediyeler gençler için bir umut oldu. Yedi- sekiz yüz kişilik kadro için sekiz bin değil, abartmasız elli bin işsiz gencin olduğunu görmek üzücü. Bunalımda olanları görmek de yürek burkucu.
Belediyelerimiz sıkıntılı. Büyükşehir kanunundan da yaşanan sıkıntılardan dolayı bunalmakta adeta tartışmalara zemin yaratırcasına sarı bina yarı yarıya verilmiş. Emeklimizin ve kahvehanenin bol olduğu ilimizde böylece malzeme sıkıntısı da çekilmiyor.
Aydınspor1923 futbol kulübümüz var. Futbol ve bu kulüp üzerinden karizma yapmaya çalışır kimi arkadaşlar. Bu kulüp birilerinin arka bahçesi mi diye sorar. Arada bir bu sarı bina nerede diye şehrin her yerinden görünen koskoca sarı binayı aramaya kalkışırlar. Futbol takımının ayakta kalması için yapılan adımları engellemek adına olmadık sözler sarf etmekten geri durmayanlarımızda var.
Büyük Menderes’e, teknolojik, evsel ve kentsel atıkların gelmesi, meydana gelen çevresel dengelerin bozulması sonucunu yaratır. Uşak, Denizli ve Aydın çevre illerinde, Büyük Menderes nehrine atık sularını arıtmadan salıveren birçok sanayi kuruluşu vardır. Bizler atık alıcı ve taşıyıcı rolü vermişiz bu nehre inanın. DSİ Büyük Menderes Nehri Havzası’ndaki belediyelerin çok azında (8) kanalizasyon şebekesi bulunmaktadır. Denize döküldüğü havzalara doğru ise kirlilik daha da yoğunlaşmakta ve nehir ekosistemi yok olmak üzeredir. Tüm canlılara ve gelecek nesillere kötülük ediliyor.
Sabahları gönül rahatlığı ile değil de kükürt kokusu ile uyanır olduk. Aydın ilinde Jeotermal doğadan bir lütuf, doğru işletilememesi, reenjeksiyon yapılmaması, eski teknoloji nedenleri ile zararlı gazları ve akışkanları doğaya salınmakta. Rahatsızlar artmakta bir yandan Jeotermal alanları, sahilde kapışılacak arsalar şeklinde beklemekte. Olan yarınlarımıza olacak. Ayçep adında bir platform çıkar duyarlı olalım der, etkinliğine 30-40 kişi ancak gelir. Yetkililerin ise yapacakları ve atacakları adımlar da var. Bu kokuyu yetkililer duymaz mı? Kontrol ve denetim mekanizmaları ne kadar çalışıyor onu da sorgulamak gerekliliği de ayrı bir konu.
Bir bakış açısı da var;“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” zihniyeti… Etliye sütlüye ben karışmayayım da ne olursa olsun diyenler çoğunlukta. Çalışanların sıkıntısı nedeniyle ilgili bir basın toplantısı düzenlenir. Az çok katılım olur ama sadece 3-5 meslektaşı yer alır. Aman ben olmayayım, dokunmayan yılan zihniyeti…
Aydınlımız ülke gündemi ile ilgilidir. Gazete okur, yıllar yılı ajans dinler. Ne oluyor, bitiyor merak eder. Çocuklarının tahsili için her fedakârlığa katlanır. Demokrat ve sosyal demokrat olmaları da bu yüzdendir.
Biz Aydınlıların birlik olamadığımız gerçeği her daim vurgulanır.
Yöre insanımızın kendisine yettiği gerçeği bunda asıl etkendir.
Kimi paçaya, eteğe bi yerlere yapışmış siyasiler de vardır. Yapıştıklarının kılıcını sallamaktan, saygısızlıktan, güdümlülükten geri durmadıkları gibi üstüne üstlük bir de idealistlikten ve de ilkeli olmaktan söz ederler. Hop tirinam çekildiğinde yüreklerinde olmayan, kazınmış bir sevgi ve saygıdan söz etmeye başlarlar. Aydınımızda siyaset, gerginlik üzerine kuruludur. Bu gerginlikten nemalanılır. Kimi vekiller bir okuldaki temizlikçi kadrosu için oraya buraya koşuşturdukları, o, bu yetkilinin yanına gittiği iddiası da yer almakta…
Kısacası; Kör Mehmet siyaseti güdülüyor.
Her şey bu kadar kötü de güzelliklerimiz yok mu?
Dedik ya kendimize yeten, Aydınlıyız biz…