Aydın gibi tarih ve kültür zenginliğiyle dolu bir şehirde yaşıyoruz. Ancak ne yazık ki bu zenginlik, şehrimizin marka değerine katkı sağlayacak etkinliklerle yeterince desteklenmiyor. Şehrimizin hak ettiği ulusal ve uluslararası tanıtımı yapabilecek potansiyele sahip olduğu aşikâr, ancak yapılan etkinliklere baktığımızda bu potansiyelin harcandığını görüyoruz.
Yöresel lezzetlerimiz, Aydın’ın en güçlü hazinelerinden biri. İncirimiz, zeytinyağımız, kestanemiz, keşkeğimiz, Çine köftemiz, çöp şişimiz, pidemiz, yuvarlamamız, nohutlu, turunç sulu kerevizimiz, Gölhisar enginarı ile yapılan lezzetli enginar yemeğimiz, çingene pilavımız, kabak tatlımız, Kuyucak’a has ilikme yoğurtlu tarhanamız, börülce Teretorumuz, Karacasu’ya özgü kelle aşımız, patlıcan dolmamız, (badılcan dolması) nuska sarılmış lahana sarmamız, koca görmezimiz (goca gömez), bumbarımız (gumbar dolması) ve daha nicelerini tanıtmak ve ekonomimize katma değer sağlamak yerine belediyelerimizin “festival” adı altında düzenlediği, ancak ne kültürel ne de ekonomik anlamda bir katkı sunmayan etkinliklerle vakit kaybediyoruz.
Yukarıda saymaya çalıştığım mükemmel ürünler sadece yerel halkın sofrasında kalıyor, bu ürünler Türkiye'nin dört bir yanında ve hatta uluslararası arenada tanıtılmayı hak ediyor.
Soruyorum:
Şehrimizin ekonomik değerlerini artırmak için, neden bir yöresel lezzet festivali düzenlenmez? Neden Aydın’ın zengin mutfağını Türkiye ve dünyaya tanıtacak organizasyonlar yapmıyoruz? Antalya portakalıyla, Gaziantep baklavasıyla, Kayseri mantısıyla, Edirne ciğeriyle, Kahramanmaraş dondurmasıyla öne çıkarken, biz neden Aydın’ın lezzetlerini arka planda bırakıyoruz?
Aydın, eşsiz mutfağıyla Türkiye'nin en zengin gastronomi şehirlerinden biri olmasına rağmen, bu potansiyeli dünyaya tanıtmakta yeterince aktif değil. Ancak bu alanda, Aydın’ın meşhur tostçusu Cengiz Çelik, Aydın’ın sesini duyurmak için adeta bir bayraktar gibi çalışıyor.
Sadece lezzetli tostlarıyla değil, aynı zamanda Aydın’ın mutfağını, tarihini ve kültürünü tanıtma konusundaki hassasiyetiyle de tanınan Cengiz Çelik’in şu sözlerine katılmamak elde değil:
“Aydın’da Aydın’ın marka değerini artıracak yöresel lezzetleri Türkiye ve Dünyaya tanıtacak bir tane bile festival yapılmazken, Aydın’da belediyelerin festival adlı altında yaptıkları etkinlikler boşa yapılan harcamalardır. Şehir ekonomisine ihanettir.”
Şehir ekonomisine katkı sağlamayan, yalnızca günü kurtaran etkinlikler için yapılan harcamalar, aslında hepimizin cebinden çıkan kaynakların israf edilmesidir. Bu, Aydın halkına yapılmış bir ihanettir. Şehrin önceliklerini göz ardı ederek, gerçekçi bir strateji geliştirmeyen belediyeler, sadece zaman değil, Aydın’ın geleceğini de kaybetmemize neden oluyor.
Elbette sosyal etkinlikler önemlidir, ancak her etkinlik bir amaca hizmet etmelidir. Bir festival, şehrin adını duyurmalı, turist çekmeli, ekonomiye canlılık katmalı. Sadece birkaç sahne kurulup konser verilerek bir etkinliğin “başarılı” sayılması mümkün değildir.
Bugün Aydın için sesimizi yükseltme zamanı. Gelin, Aydın’ın tarihine, kültürüne ve mutfağına sahip çıkalım. Yöresel ürünlerimize hak ettiği değeri verelim, Aydın’ı yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da bir marka şehir yapalım. Boşa harcanan kaynakların değil, doğru yatırımların konuşulduğu bir Aydın için el ele verelim.
Bu çağrım, sadece bir Aydınlı olarak değil, şehrine gönülden bağlı bir vatandaş olarak. Aydın, hak ettiğini alana kadar durmayalım.
Sevgiyle kalın.