İlimiz Aydın Ege bölgesinin en önemli tarım ürünleri üretim merkezlerindendir. Ekonomisi büyük ölçüde tarım ve tarımsal sanayiye dayanır. Nüfusun büyük bir kısmı geçimini tarımdan sağlar. Şehirlerde oturan nüfusun büyük bir kısmının tarımla bağlantısı devam etmektedir. İlimizin temel tarımsal ürünleri pamuk, buğday, darı, incir, zeytin, narenciye, sebzedir.
Son yıllardaki tarımsal girdilerdeki fiyat artışları (Akaryakıt ve tarımsal ilaç) ve tarımsal maliyetler artarken tarım ürünlerindeki piyasa fiyatlarının maliyetin altında olması, tarımla geçinen büyük kesimi sıkıntıya sokmuştur. Kim ne derse desin çiftçinin yüzü gülmemektedir. Hayvancılıkta da aynı durum yaşanmaktadır. Yem fiyatları devamlı artarken üreticinin et kesim fiyatları yerinde saymaktadır. Üretici ürettiği sütü litresi 3.00 liradan, holdinglere vermekte, pazarlama konusunda alternatifsiz bırakılmaktadır. Köyde yaşayıp tarımla uğraşan büyük bir kesimin hayat alanı daraltılmaktadır. Bu durum karşısında geleneksel tarım yapan çiftçiler çaresizlik içinde yeni arayışlara umut bağlamış gözükmektedir. Bunun için elinde gereken bilgi ve gerekli sermaye yoktur.
Tarımsal ürünlerin satışından elde edilen gelir tarımsal borçları kapatmamaktadır. Çiftçi kredi faizlerini ve anaparalarını ödeyemez hale gelmiştir.
Tarım sektöründe çalışan büyük kesim içine kapanmış durumdadır. Hükümet ve siyasiler tarım sektörüne gereken desteği ve teşviki fazlasıyla verdiklerini defalarca söylemektedirler. Ortadaki yoksullaşmanın sebepleri üzerinde çok farklı yorumlar yapılmaktadır. Pamuk, buğday, darı, narenciye, karpuz, domates ve şeftali üreticileri bu ürünleri yetiştirdiklerine bin pişman olmaktadırlar. Korona virüs ile mücadele kapsamında, hizmet sektöründe yapılan kısıtlamalar da eklenince, İlimiz nüfusunun büyük kesiminin etkilendiği bu olumsuz ekonomik yapı diğer sektörleri zora sokmuştur. İlimizde sanayi çarşı esnafı başta olmak üzere, çarşı ve pazarlarda büyük bir durgunluk yaşanmaktadır. İlimiz ekonomisi emekli maaşlarıyla geçinen vatandaşlara ve üniversite öğrencilerine umut bağlar hale gelmiştir.
Köylerden il ve ilçelere, yoksulluk ve çaresizliğin yol açtığı vasıfsız insan göçü devam etmektedir. İlimiz dışarıdan ve köylerden vasıfsız göç almaktadır. Eğitimli gençlerimizin çalışacağı sanayi yatırımları yetersiz olduğundan, büyük kentlere yetişmiş ve eğitimli genç göçü devam etmektedir. Büyük şehirlerdeki yaşam kalitesinin altındaki bir hayatı kabullenerek, yetersiz ücretlerle çalışmaya mecbur olmaktadırlar. Bu durum ilimizin demografik yapısını olumsuz yönde etkilemektedir.
İlimizin kaybettiği vasıflı genç nüfus yerine birkaç kat fazla vasıfsız, eğitimsiz insanların göçüne maruz kalmaktadır. Bu durum ilimizdeki eğitim ortalaması ile beraber sosyal yaşam ve ekonomik göstergelerini aşağılara çekmektedir. Bunun sonucu olarak sosyal hayat gerilemekte, aktif nüfusun sosyal kalitesi düşmektedir.
Bu durum ilimizin kalkınma ve gelişme çabalarını olumsuz etkilemektedir. İlimiz ekonomik ve sosyal kalkınma için organize olamamakta, ekonomide, kültürde, sosyal alanda, sanatta ve sporda hamle yapamamaktadır.
Bu durumu fark eden ilimiz bürokratları çalışma şevk ve arzularını kaybetmekte, yeterli performansı göstermemektedirler. Bu durumun her geçen gün sosyal hayatımızdaki olumsuz etkileri ile toplumda huzursuzluk ve çalkantılara sebep olacağını düşünmek dahi istemediğimizi belirtmek isterim.
Sonuç olarak gerekli tedbirler alınmazsa, toplumda sosyal ve siyasi kırılmalar kaçınılmaz olur. Umutsuzluk ve çaresizlik suçu ve suçluları arttırır. Hırsızlık, gasp, cinayet, aile faciaları çoğalır, boşanmalar artar, aile bağları zayıflar, ahlaki çöküntü yayılır. Zamanında tedavi edilmeyen bir rahatsızlığın sebep olduğu daha büyük gaileler toplumun başına bela olur.