Aydınımız Büyükşehir oldu.
Bu şehir gün be gün kalabalıklaşmakta…
Yeni doğan BŞB artık koşmaya hazırlanmakta.
Ama bir de şöyle bakmak da gerekli değil mi?
Peki, biz birey olarak bu işin neresindeyiz…
**
Trafik levhalarını kim koyuyor?
Vali, Belediye ve Emniyet yetkililerinden oluşan komisyon,
Bizim sokak, tek yöndür, kimse de pek uymaz.
Polis ancak binde bir rastlarsa ceza yazar.
Peki, halkımız bu yasak levhasını görmüyor mu?
Ya ceza bedeli yüksek olsa, beş yüz lira filan…
Caydırıcı ve uygulamada kararlılıklı olunsa herkes uyar.
Bir de şöyle düşünsek…
Levhanın altına “Tek yön girilmez” deyip de
Bir mafya babasının adı yazılsa ne olur?
Adam şöyle bir düşünür,
“Ne olur ne olmaz, başıma bi iş gelmesin, geçmeyeyim bari…”
Demezse ne olayım…
**
Biz de satanlardan öğrendik.
Arabanı mı satacaksın?
Bey Cami önüne ya da Kipa yakınına hatta Bulvara
Birkaç günlüğüne bırakıvermen yeter bile…
Satılık levhalarını yapıştır ve park et,
Nasıl olsa gelen geçenin dikkatini çeker.
Bedava reklam, araba pazarına, ilana, galeriye bile gerek yok.
Kısa zamanda aracının satışı tamam…
Sadece yoğun olan yollar, azıcık daha sıkışır o kadar.
**
Vatandaş hayvan severdir.
Köpeğini dışarı çıkarır, gezdirir.
Hayvan kakasını yapar, sahibi elinde poşetiyle toplar çöpe atar.
Duyarlı, eğitimli bir vatandaşlık ve hayvan severlik örneğidir.
Kimi de umursamaz.
Çocukların oynadığı çimler üzerindeki necasete aldırmadan
“Belediyenin işi ne? Temizlesin.”
diyerek köpeğini mutlu bir şekilde gezdirmeye devam eder.
Uyarmaya kalkarsanız size diklenen de olacaktır.
**
Haftanın belirli gün ve saatinde çöpünüz evinizin önünden alınıyor.
Az ötenizdeki çöp konteynırına çöpünüzü bırakıyorsanız ne ala…
Kimi umursamazımız sabahtan çöp torbasını evin önüne bırakıyor.
İçinde balık, tavuk, yemek kokusu duyan Sarman, Tekir ve Çomar bir pençede kaldırımınızı çöplüğe çeviriyor. Bunu yapanlar ıslık çalarak geçip gidiyorlar.
Üstelik bir de belediye görevini yapmıyor, sokaklar temiz değil şikâyetleri.
Oysaki en uzaktaki çöp konteynırı abartma değil ama 50 metre ilerimizde.
Demek ki iş yine bizlerde bitiyor…
**
Bakmayın siz!
Bu kentte tiyatro oyunları da oynanıyor. Ama üstelik bedava,
Buna karşın salonun yarısının bile dolmadığı onca oyunlar yer aldı.
Belediyelerimiz bu kenti temizlemek için çalışıyor.
Aydınımızda temizlik işçilerinin maaşı düşük, buna rağmen işsizlik ayrı bir sorun.
İktidarın gündemine bakın hele bir…
**
Konumuz Aydınımız ya! Bir bakıyorsun,
Mahallede eğitimci sigara izmaritini kaldırıma fırlatmakta ya da ezmekte,
Okumuşumuz, mürekkep yalamışımız elindekini sokağa fırlatmaktadır.
Oysa biz okulda, askerde çöp toplarken çöp atmamayı öğrendik.
Geçenlerde karşı apartmandan bir kadın soruyor.
“Vekâletnamemiz kayıp rastladınız mı ay kardeş?” diyerek.
Baktım kadın dalga mı geçiyor, oldukça da ciddi…
Kocası da bizim komşu ile haber göndermiş.
“Apartmanların önünü temizliyor ya acep rastladı mı bizim vekâletnameye?”
Artık apartmanımızın önünde çöp gördüğümde duraksar oldum.
Güler misin?
Ağlar mısın?
**
“Herkes evinin önünü süpürse belediyenin eli rahatlar.”
Demekte 80 yaşına merdiven dayamış anacığım.
Sabah namazında evinin bahçesini süpürür.
Ardından bitişikteki yeğeni ve komşularla sokağı süpürürler.
Bu sokağa hiç belediye temizlikçisi girmemiştir.
“Biz böyle eğitilmişiz” demekteler…
**
Bundan daha basit ve kolayı yazılır mı?
Kısaca hepsi tek kelimede gizlidir.
Cem Yılmaz bizleri güldürse de;
Yine de,
“Önce Eğitim ve Eğitim şart…”