29 Martta CHP ailesi, önseçimini hâkim nezaretinde tamamladı…
Efeler İlçesinde Yedi Eylül İlköğretim Okulunda yapılan seçim, tam bir karnaval havasında geçti. Gürül gürül akan derenin kıyısı, okulun bahçe duvarları, aday adaylarının resimleri ile bir renk cümbüşüne dönüşmüştü. Ayrıca aday adaylarınca açılan stantlarda oy kullanacak üyeler için su, içecek, simit, poğaça ikramları yanında lokma döktürüldüğü de gözlendi.
Toplam yedi vekili olan Aydınımızın CHP milletvekili adayları aile içinde yapılan seçim ile belirlendi. Ne mutlu ki, Cumhuriyet Halk Partililer, Aydın’da seçeceği vekilleri kendi elleri ile seçmenin, belirlemenin mutluluğu içindeler.
Aslında olması gereken de budur.
Aydın ilimizin CHP Milletvekili adayları; ilk sıradaki kontenjan adayının ardından Prof Dr. Metin Lütfi Baydar, Hüseyin Yıldız, M. Fatih Atay, Tayfun Talipoğlu, Ferda Çağlar Erkut ve Ali Ulvi Akoğlu önseçimde ilk altı arasında yer aldılar.
Prof. Dr. Metin Hoca, ana memleketi Kuyucak’tan aldığı 267 oy ile Hüseyin Yıldız’ın önünde 130 oy fark ile ilk sırada yer alır. Efeler ilçesinde ilk sırada yer alan M. Fatih Atay ise; üçüncü sıraya yerleşti. Tayfun Talipoğlu ise, 82 oy fark ile Ferda Erkut Çağlar’ın önünde dördüncü sırada yer alır. Ali Ulvi Akoğlu altıncı sıradadır. CHP’nin en genç aday adayı Fulya Üstündağ ilk kez çıktığı siyaset arenasında çok ilgi görmüş ve yedinci sıraya yerleşmiştir. Artık Fulya Hanım, siyaset sahnesinin tozuna alışık genç bir siyasetçi olarak yola çıkmıştır.
Bu arada konuşmalardan ve eleştirilerden anladığımız kadarı ile siyasetçilerimizin yanında yer alan yol arkadaşlarının seçmenler tarafından değerlendirilmesinin önemli bir etken olduğundan da söz edilmesiydi.
**
Artık 29 Mart sonrasındaki tavırlar önemlidir. Önseçimde İlk üçe, altıya, yediye giremedim diyerek küsmeden yine çalışıp çaba göstermektir asıl olan… Partili olmanın gereği, ilkesi de böyle olmayı gerektirmez mi?
Ankara’ya göndereceğimiz vekillerimizin çalıştığını, Aydın’ın ve çağdaş Türkiye yolunda bir sesi olduğunu duymak istiyoruz. Önerge, öneri, kanun teklifleri ile çalışkanlıklarını görmek istiyoruz. Onlar 15-20 bin lira maaş alsınlar diye de gönderilmeyecekler şüphesiz!
***
Bir anekdot.
Bendenizin siyaset ile ilk tanışması 1965-1973 yıllarında Rahmetli eğitimci, Aydın sevdalısı, “Umurlu’dan Çıktık Yola” diyen Mustafa Kemal Yılmaz ve Kuyucaklı öğretmen İsa Ayhan hocaları seçimlerde bizim yolu izi olmayan o dağ köyümüze gelmesi ile başladı. Rahmetli babamın vekil adayı hocaları at sırtında etraf köyleri gezdirip, Yörük misafirperverliği gereği, sofra kurarak, oğlak keserek, eşlik ettikleri günlerdi.
Babam bir süre seçim derdine düştü.
Sonra da geçim deyip harmana döndü…
Ben saman çuvalını açıyorum, babam saman dolduruyordu, rahmetli elini omzuma koydu, “Oğlum bu İsa Hoca var ya! Ankara’da bizim sesimiz olacak. Biz köylülerin, yoksulların sesi olacak…” dediğini hala hatırlarım.
İsa Ayhan Hoca vekil seçilip de yemin ederken radyo başındaydık. Sonra babam Nazilli’ye karşılamaya gittiğinde her nasıl ise, ulaşamaz. Rahmetli babamızın beklentisi, vekilin kalabalığı yara yara “Başardık” deyip sarılması mı idi? Bilemiyoruz ama sonuçta bizler küçüktük, babamın özel bir beklentisi de yoktu. 1976 yılında 40 yaşında hastalandı ve bu yalan dünyadan göçüp gitti.
Yıllar sonra terk ettiğimiz köydeki evimizin saman damında dikkatimi çeken, sararmış, lime lime olmuş, farelerce de yenmiş, kâğıt parçasını incelediğimde İsa Ayhan Hoca’nın hayatını anlattığı seçim broşürü olduğunu görünce içim burkuldu. Bu minik kitapçıkta İsa öğretmen, tarlalarında koşarken kesilmiş mısır köklerinin ayağına battığını yazıyordu. Babam rahmetliye okurdum, babam ayağını tutar, benim de ayaklarımın altı karıncalanırdı.
Hey gidi günler!
**
Demem o ki; hasbelkader makam, mevki sahibi olmuş kişilerin etrafı bir anda kuşatılıyor. Yakın çevresine yalaka, soytarı, şakşakçı alayı doluşuyor. Yaptığı yanlışlar için bile methiyeler düzülüyor. Bir anda kendisine, kendisi de şaşar oluyor…
Geldiği yeri unutmadan, kendisini taşıyanlara vefadır asıl olan...