Atatürk’ü anlamak ve anmak

Mehmet EROĞLU

Bazı olaylar insana derin acı verir, zaman her şeyin ilacıdır, unutulur denir. Oysa bazı olaylar vardır ki unutmak şöyle dursun, her gün eksikliğini yüreğimizin derinliklerinde hissetmeye ve bütün hasretiyle yaşamaya devam ederiz. İşte 10 Kasımlar da bizim için aynıdır.

Değerli okurlar ulu önderimizin sekseninci ölüm yıldönümünde ülkemizin her tarafında çok büyük katılımlarla anıldı. Son rakamlara göre Anıtkabir de ziyaretçi patlaması olmuş. Bir milyonun çok üzerinde vatandaş Anıtkabir’i ziyaret ederek Atalarına saygılarını sunmuşlardır.

Ölümsüz olmak için, insanoğlunun bitmez tükenmez uğraşılarından birisi. Bu konuda çok mesafe kat edildi ama hala insanoğlu bedenen ölümsüzlüğü yakalamış değil. Ama bedenen olmasa da fikren, yaptıkları, ürettikleriyle ve insanoğlu için yarattıkları katma değer nedeniyle ölümsüzlüğü yakalamış insanların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur.

Günümüzden yaklaşık 2 bin 500 yıl önce Atinalı Sokrates (MÖ.469-MÖ.399) ve hala yaşıyor. Ama o gün Atina’yı yönetenleri kimse hatırlanmıyor, hatırlamak ve öğrenmek bile istemiyor. Yalnız Sokrates mi? Platon, Konfüçyüs, Körpendik, Galilei, Talas Uluğ Bey, Ali Kuşçu, Kant, Descartes, Kepler, Newton ve daha niceleri insanlığa katkıları ile hala hayatta. Ama bu insanların yaşadığı dönemlerin astığı astık, kestiği kestik liderlerini kimse bilmiyor. Bunlar tarihin çöplüğünde yerlerini almışlardır.

Bu ölüm yıldönümün de Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının ve ebediyete yani ölümsüzlüğe intikal edişinin 80. yıldönümü. Atamızı saygıyla, minnetle ve özlemle anıyoruz. Ruhu şâd olsun.

İnsanlar fanidir, ölür ama çağdaş fikirler ve düşünceler asla ölmez ve daima yaşarlar. Atatürk de bir fikrin, düşüncenin, hiçbir otoriteye kulluk etmemenin, aydınlanmanın, eleştirel aklın, akılcı ve bilimsel düşüncenin, kadın ve erkek eşitliğinin ve Türk devrimlerinin adıdır. Atatürk; aynı zamanda bir çağdaşlaşma, aydınlanma ve uygarlaşma projesi olan Cumhuriyetimizin mimarıdır, bu nedenle de ölümsüzdür.

Ulu önder diyor ki:

“ Ben manevi miras olarak hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım; bilim ve akıldır” diyor ve hatta “Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin.” İşte, Atatürk’ün ölümsüz olmasının nedeni budur.

Ne yazık ki Atatürk’ün Cumhuriyet projesini anlamayanlar, Yaşadığımız zorlukların ve her konudaki iflasın temel nedeni budur. İktidarın “Siyasal İslamcı” ideolojisinin, “Yeni Osmanlıcı” hayalinin ve mezhepsel bakış açısının kaynağı. Osmanlı, bir Ortaçağ devleti idi. Yanı başındaki coğrafyadaki, yani Avrupa’daki gelişimi, değişimi yenilikleri yakalayamadığı için gerilere düştü, çöktü, enkaz haline geldi ve parçalandı.

Ortaçağ Avrupa’sın da siyaset, bilim, felsefe, sanat ve sosyal ilişkiler de dâhil tüm alanlara din egemendi. Bu dönemde her şey dine endekslenirdi. Dinle yatılır, dinle kalkılırdı. Ama sonunda bu işler din faktörü ile olmayacağını anlayınca derhal Rönesans’a yöneldiler.

Gazi, son Türk Hakanı olarak Türklere, gasp edilen devletlerini geri vermiştir.

Türk kadınını Arap esaretinden çekip almış, Ayşelerin, Fatmaların onurlu yolunu yol yapmıştır.

Orta çağ karanlıklarını bilimin aydınlığıyla yırtmış, aydınlık bir yol açmıştır.

Padişahın, şeyhin, şıhın kulu haline getirilerek onuru elinden alınan Türk Milleti, kula kul olmaktan kurtarılmış, tarihsel köklerinden gelen mirası kendisine geri vermiştir.

Atatürk’ün ölümü nedeniyle Ankara’ya gelmek isteyen İtalyan büyükelçimiz Tren garına gelince bir gazete almak ister. Aldığı gazetenin başlığı aynen şöyledir.

“Ey, İskender, Sezar, Napolyon ayağa kalkınız çünkü babanız Mustafa Kemal Atatürk geliyor.”

Bütün Dünya ülkeleri bu büyük insana saygı gösterirken ne yazık ki bazı kendini bilmezler ülkeyi kurtaran bu yüce insana hakaret etme alçaklığını yapıyorlar.

 “Keşke ülkeyi Yunanistan işgal etseydi daha iyi olurdu” diyen bir kendini bilmez Atatürk düşmanını ziyarete gidiyor. On Kasım’da camilerde okunan hutbelerde Atatürk’ün ismi anılmıyor.

Bu gibi sözde başkanların bu olumsuz hareketleri milleti camilerden soğutuyor. Millet İslamiyet’i tartışır hale getiriyorlar.

Yazık çok yazık ama her ne olursa olsun biz her sene yoğun katılımla Atamızı ziyaret edeceğiz.

Doksan yaşını geçmiş ve Anıtkabir merdivenlerini sürünerek çıkan yaşlı onurlu çift gibi takatimiz olmasa da sürünerek huzuruna varacağız.

Işıklar içinde yat Atam!.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.