Ben Atatürk sevgisini ilk önce babam ve annemden öğrendim. Babam iki yıl önce 99 yaşında vefat etti. İlk okula giderken bir gün Atatürk Uşak'a gelecek diye okul öğrencilerini de istasyona götürmüşler.. Halk bürokratlar ve öğrenciler büyük heyecanla Ata’nın treninin gelmesini beklemişler.f
Az sonra tren gelmiş.
Atatürk trenden inmiş ön tarafta sıra sıra duran ve kendisini hayranlıkla izleyen öğrencilerin kafalarına dokunarak onları sevip yürümeye başlamış. Babamın da eliyle saçlarına dokunmuş. Babam her 10 Kasım’da onun ellerinin sıcaklığını duyuyor gibi o anı hatırlar ve gözlerinden sicim gibi yaş dökerdi. Duygulanırdı. “O elinin sıcaklığını ve gözlerindeki o şefkatli bakışları ben unutamam” derdi.
Annem de Atatürk'ü çok seven bir kadındı. Çocukluğu kuvacı babası ve amcasının kurtuluş mücadelesindeki kahramanlıklarını dinleyerek geçmişti. Amcası Yunanlılarla çarpışırken yaralanmış. Babası arkadaşlarıyla geri çekilmek zorunda kalmışlar. Yunanlılar annemin amcasını ve o çatışmada yaralananları Yunanistan'a götürmüşler. Esir almışlar. Herkes “Ali öldü” diyormuş. Bu sırada eşini bir başkasıyla söyleyeceklermiş. O akşam gece dedemlerin kapısı çalmış anneannem dedemi uyarmış. Kimsin diye kapıya seslenince “Ali amca açın ben Ali’yim Hacı Hüseyin abim, Fadime benim yengem” deyince kapıyı korkarak açmışlar. Bakmışlar ki karşılarında dedemin kardeşi Ali duruyor. Hemen sarılmışlar. İçeri almışlar. Ali amca Yunanistan’a esir olarak gittikten sonra çok zorluk çekmiş. Aç kalmışlar. Savaş sona erince mübadele edilmiş Ali Amca İstanbul’a gelmiş. Oradan da Uşak’a gelmiş. Ali amcanın geldiğini duyan akrabalar ve komşular hemen dedemlerin avlusunu doldurmuşlar. Dedem, “Ali’nin geldiğine çok sevindik şimdi gelin işini çözelim” demiş. Ali amcamın eşini almak için söz kesilmesine karar verilen ailenin evine gitmişler. “Ali’miz geldi. Artık söz kesemeyiz. Nasibinizi başkasıyla karşılayın” demişler. .
Yunanlılar uşakta iki yıl kalmışlar. Kuvacılar Uşak'a baskın yapıp idareyi ele geçirince İzmir’deki Yunan ordu komutanlığına yerli Rumlar ve ibrikçiler haber salmışlar. “Kuvvacılar Uşak'ı ele geçirdiler. Bizlere eziyet yapmaya başladılar” demişler. Yunan komutanlığı Bursa'dan sonra ikinci büyük kuvvetini Uşak'a göndermiş. “Akşamları her ev kapı önüne fener asacak demişler.” Beş kuruş on yumurta deyip evlerden yumurta alıp parasını vermeden gidiyorlarmış. Güzel kız ve kadınları götürüp istismar ediyorlarmış. Öldürüyorlarmış.
Ben Uşak'ta Yunan işgali sırasında yapılan ezitleri, Yunanlılarla işbirliği yapanları, onlara yol gösterenleri, Uşak’ın kurtuluşunu anlattığım “Uşak'ın Kurtuluşu” adında basıma hazırladığım tiyatro eserimde anlatmaya çalıştım.
Babaannemler de uşakta Yılancılar denileen aile ile ayni mahallede oturmuşlar.. Birbirlerini çok iyi tanıyorlarmış. Bu yüzden babaannem Atatürk' e o bizim damadımız derdi..
Yeni gelen çocuklarımıza ve gençlerimize o zamanki insanlarımızın kahramanlıklarını ve tüm olumsuz şartlara rağmen Atatürk'ün liderliğinde birleşerek ülkemizi nasıl kurtardıklarını her fırsatta anlatmamız lazımdır.. .