Yine can evimden vurdun!
Yine çarptın yıldırım gibi!
Kurşunlar yedim ben..!
Kalbimi delik deşik eden kurşunlar...
Pare pare olmuş ciğerlerim,
Kan sızıyor damla damla her yerinden.
Bu nasıl aşk? Bu nasıl sevda?
Ey sevgili yâr!
Sevdiğini söylüyorsun,
Mademki seviyorsun, mademki özlüyorsun,
Bu çile, bu acıyı neden çektiriyorsun ?
Yâr dedim sana,
Hiç yâr olmadın bana.
Beni, boşuna çıkmaz sokaklarda,
Dipsiz, derin kuyularda uğraştırma..!
Zaman akıp geçiyor, ömür bitiyor.
Ben, beni sende yaşarken kıymetimi bil!
Belki bir daha gelmeyeceğim,
Dönmeyeceğim bir daha,
Göklere doğru, sonsuzluğa uçacağım.
Şimdi seninle birlikte yaşarken,
Geçen zamanların anlamsız katili olma!
Ey yâr..!
Sana sadakatim var...
Dünkü yaşanmışlıkların hatırına .
Çaresiz miyim hiç bilmiyorum.
Çaresizlikler içinde çareler var...
Çare, çözüm belli.
Karar ver! Yol iki;
Ya inanmak, sevmek delice!
Ya ayrılmak, ya da ölmek! Aptalca!
Ne dersin ey can! Ey yâr!
Tercihte, seçimde senin.
Bir tarafta uğruna can verdiğimiz,
Kara sevdamız!
Diğer tarafta yitip giden duygularımız…
İşte sır dolu aşk hikâyemiz...
Hayallerim, umutlarım…
Ya yaşadıklarım...
Ahh! Şu uykusuz gecelerim....
Sensiz geçen zaman...
Günler, haftalar, aylar..
Kalmadı sabrım, takatim.
Ne sana verilecek bir nefesim,
Ne de bir canım.
Verdim verdim, her şeyimi verdim...!
Şu baş koyduğumuz sevdamız uğruna .
Şimdi çırpınıyorum, savaşıyorum kendimle.
Ama nafile..! Yapamadık.
Bir türlü olmadı, olmuyor.
İhmaller var bu yorgun sevdada..!
Deli gönül iki arada, bir derede.
İsyanlarda, ferman dinlemiyor !
İster inan, ister inanma!
Gel de gör ihanet hançerini..!
Çıkmıyor, saplanmış yüreğimde.
Ey sevgili dostlar..!
İşte benim hayatım, işte ömrüm!
Yâr yâr diye, sevda sevda diye öldüm!
Yalan dünyada ah ile, vah ile,
İhanetlerle geçiyor ömrüm!