6 Şubat 2022 Pazar akşamında,İzmir AASSM-Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeyiz…
Konsere ilgi öylesine yoğun ki, salon yetkililerinin inisiyatifi ve duyurusuyla 20.00’de başlaması gereken konser 20.15’te başlıyor.
Büyük bir heyecan ve merakla beklenen Anjelika Akbar alkışlar arasında yüzünün ışıklar saçan gülüşüyle sahneye geliyor… Piyanosunun başına geçiyor ve seslendireceği parçalarla konser akışı hakkında kısa bir bilgi veriyor.
İlk iki parçanın konusu ortak; yağmur! “Rain in İstanbul” ve Rain in İzmir” Türkiye’ye ilk gelişinde İstanbul’da kendisini sakin yağan bir yağmurun, İzmir’e ilk gelişinde ise şimşeklerle ve gök gürültüleriyle dolu müthiş bir yağmurun karşıladığını; işte ilk iki bestenin bu iki farklı yağış için bestelendiğini öğreniyoruz Anjelika Akbar’ın açıklamalarından… Ve piyanonun tuşlarına dokunduğu ilk andan itibaren İstanbul’da yağan yağmurun usul usul yağışının sürekliliğini ve huzurunu hissediyoruz.
Rain in İzmir için piyano başına geçtiği andan itibaren âdetâ çakan şimşeklere karışan, gökler delinmişçesine yağan yağmurun ve arada arada tekrarlanan gök gürültülerinin sesleri yankılanıyor salonda…
Son kitabının adındaki “Her insan bir bestedir” hükmünü Anjelika Akbar temsil ederken, “ve hayat sesten ibarettir” kısmının ne demek olduğunu da işte İzmir yağmurunu ifade eden bestesinin icrasında piyanodan yayılan sesler temsil ediyordu ve anlatıyordu bize…
Öylesine bir ses tufanı ki piyanodan yayılan sesler; âdeta, “Piyano, ha şimdi çökecek ha şimdi çökecek!..” beklentisine kapılıyor insan ister istemez…
Bu seslendirme anaforunun ses şiddetinden yorgun düşmüş olmalı ki Anjelika Akbar, yerini Davood Mohammad’a bırakıyor… Mohammad’dan “Ahgaz/Başlangıç” , “Sir Nenishavam Ze To” , “Bihamegan” , “Joz Eshgh” parçalarını dinliyoruz…
Birinci bölümün son üç eseri yine sayın Akbar’dan:
Pir Sultan Abdal’ın “Haydar Haydar”ını , Âşık Veysel’in “Uzun İnce Bir Yoldayım”ını ve Ayazovski’nin denizlerin dalgalı hallerini resmeden tablolarından aldığı ilhamla bestelediği “Dalgaların Şarkısı” parçalarını dinliyoruz…
Sayın Akbar, Haydar Haydar’ı öylesine özümsemiş ki piyano sesleriyle bizleri bir anda gökyüzüne çıkarıyor ve âlemi seyrettiriyor sonra da bir de yer yüzüne indirip âleme bizi seyrettiriyor… Âşık Veysel’in “Uzun ince bir yoldayım” ayrı bir güzellik…
“Dalgaların Şarkısı” “Rain in İzmir”deki ses iniş çıkışlarını andırıyor. Fırtınalı havalarda denizlerin dalgaları da kayalıklara çarptıklarında gök gürültülerini andırmazlar mı? İşte bu bestede de onu yaşıyoruz…
On dakikalık aradan sonra konserin ikinci yarısı başlıyor.
Sahnede yine Anjelika Akbar, yine ışıklar saçan yüzündeki gülümsemelerle!..
Pir Sultan’a ait olduğu kayıtlarda geçen bir Bektâşi Nefesi: “Uyur idik uyardılar” , Osmanlı döneminde hemen her toplumun benimsediği “Kâtibim” , “Aziz İstanbul” , “Hekimoğlu Prelüt” , Yunus Emre’den “Severim Seni Ben” , “Aşkın Doğumu” parçalarını dinlerken yine neredeyse doğduğu günden bugüne piyanoyla ve seslerle nikâhlanmış bir bestekârın; Ajelika Akbar’ın seslerle muhteşem bir dansını dinliyoruz…
Sahneye yine Davood Momammadi geliyor. Ondan, “Asmane Lajevardi” ile “Darama Köprüsü(piyano versiyonu)”nu dinliyoruz…
Mohammadi, İran’ın yetiştirdiği çok özel bir müzisyen. On altıdan fazla enstrümanı ustalıkla seslendiren bir sanatçı. Aynı zamanda da kendi yapımı olan “Santiment” ve “Davidrum” adını verdiği çalgıların icracısı.
Mohammadi’den sonra konserin finali için yeniden Anjelika Sahneye geliyor tabii ki her parçadan sonra olduğu gibi mutluluk ifade eden alkış yağmuru altında: Önce, “Toccata Re Minör/Uyarlama ile , “Toccata Re Minör/Uyarlama ile Yasemin/”Bach A L’Orientale”yi icrâ ediyor…
Ve final: Akbar’ın yine kendi bestesi; “Aşk”
Aşk ile gerçekleşen bir konser ve aşka gelmiş sanat severler… Alkış yağmuru dinmek bilmiyor. Alkışlarla ifadesini bulan bu sevgi yağmuruna Anjelia Akbar ve Davood Mohammadi elbette kayıtsız almıyorlar… Bir para ile onlar da aldık kabul ettik kabilinden alkışlara teşekkür ediyorlar.
Konser bitiminde “HER İNSAN BİR BESTEDİR”İN imza süreci başlıyor… Ben de yayınlanır yayınlanmaz internetten getirttiğim; okuduğum ve www.izmirkenthaber.com da köşe yazısı olarak tanıttığım kitabın imzası için sırada bekliyorum…
O da ne!.. Daha sahnedeki alkışlar kesilmeden, seyirciler salondan yenice çıkmaya başlamışken Anjelika Akbar, yüzünden yayılan ışıklı gülücükleriyle âdetâ koşarak geliyor kitap imza masasına:
Sanki iki saattir konserde olanlar onlar değil, sanki konserin icracısı onlar değilmişçesine bir sükûnet ve tevazu ile her bir okuru ile ilgilenerek ve mutluluk saçarak yaşanan bir imza süreci…
Bütün bu olup bitenlere anlam yüklemeye çalışırken Anjelika Akbar’ın gündüz saatlerinde @ekoturktv de katıldığı söyleşide, sunucu hanımefendiye söylediği: “Aşk’tan geldik… Aşk’la yaşıyoruz… Aşk’a döneceğiz” sözleri çınlıyor kulaklarımda…
Ve sonuç olarak: İşini Aşk için aşkla yapanlarda yorgunluk olmaz diyorum kendi kendime…
TEŞEKKÜRLER!.. Çok değerli sanatçı Anjelika AKBAR Hanımefendi kardeşim ve çok değerli sanatçı Davood MOAMMADİ beyefendi kardeşim…
İyi i gelmişsiniz güzel İzmir’imize… İyi ki gelmişiz konserinize…
Ve iyi ki dinlemişiz sizleri…
İnanın hayatın ve insanlığın sizlere o kadar çok ihtiyacı var ki!..
Siz hep var olun!..
Sevgilerimizle…