Dinar’da depremin yarattığı kötümser havayı değiştirmek için belediye başkanı ve diğer daire başkanlarıyla bir toplantı yaptık. 6 Mayıs Hıdırellez şenlikleri vardı. O gün kültür festivali yapmaya karar verdik Törenlerin yapılacağı zaman festival korteji düzenlendi. Kortej büyük bir sevinçle Su çıkan parkına yürüdü. Orada öğrencilerin folklor gösterileri yapılmaya başlandı. Parkın bir tarafında da gelenlere pilav ve tavuk ikram edilmeye başladı. O sırada Denizli’den gelen yokuşta bir kaza oldu. İnşaat demirleri taşıyan bir tır devrildi. İnşaat demirleri yola saçıldı. Ortalık karıştı. Ortalık ana baba gününe döndü. Ben hemen öğretmenlere, öğrencilere sahip olmaların ve okullarına çocukları geri götürmelerini söyledim. Vatandaşlarda festival alanında ilçe merkezine gitmeye başladılar. İlk festivalimiz üzüntüyle sona erdi. Belediye mühendislerinden birini de o kazada kaybettik.
Su Çıkan Parkında Menderes nehrinin çıktığı kaynak vardı. Parkın içinde bir de havuz yapılmıştı. İlçede herkesin yemek yediği, akşamları toplanıp sohbet ettikleri durumdaydı. Burası Midas’ın Kulakları hikâyesinin geçtiği yerdi. Bu hikâye büyük bir tabelaya yazdırıldı. Park ta nehrin kaynağına giden köprüye yerleştirildi. Böylece Midas’ın Kulakları efsanesine Dinar olarak sahip çıkmış olduk.
İlçede tüm köyleri gezmeye ve onların ekonomik ve sosyal durumlarını incelemeye başladım. İhtiyaçlarını tespit ettim. Bir ilçe kalkınma raporu düzenledim. Hızla çalışmaya başladım. Bu arada ilçenin köy ve kasabalarının folklor yapılarını da kütüphaneci ve gazeteci Ayhan Kalkan’la incelemeye başladım. Çöl ovasında Türkmen kızlarının ve kadınlarının tarlada çalışırken ve düğünlerde söyledikleri manileri derlemeye çalıştık. Burada bunlara Kerem havaları deniyordu.
Çöl ovasında altı köyü yakınlarındaki yerleşim yerleriyle birleştirdim. Ovada altı belediye başkanlığı teşkilatı kurdum. Amacım buralarda teşkilat kurulunca bir canlılık gelmesiydi. İstihdam sağlanmasıydı. Bayındırlık hizmetleri gelmesiydi.
Düve hayvanlar getirdik. Çiftçilere dağıttık. On köyde arıcılık yapanlara onar adet kovan verdik. Kovanların oğullarını bir yerden alıp köylülere verdik. Amacım arıcılık yapan bu vatandaşlarımıza sonradan yapacağımız denetimlerde başarılılarsa on kovan daha vermekti. Böylece bu vatandaşlarımızın ailelerine önemli bir girdi sağlayacaktık.
Denizli yolunda Avşar köyü vardı. Bu köyde vatandaşlar çok çalışkandı. Her yıl belli bir tarihte Türkiye’nin her tarafından Avşarlı köylüler gelip vişne ağacı dikerlerdi. Her taraf vişne ağaçlarıyla örülmüştü. Ben de bu ağaç dikim günü gider köylülerle ağaç dikerdim. Öğlen de köylülerin hazırladığı yemekler yenirdi. O bölgede vişne üretimi artınca meyve suyu fabrikalarının sahipleri gelip vişne meyvesini almaya başladılar. Meyve suyu fabrika sahipleri meyve ağaçlarına ilaç attırmazlardı. Vişne ağaç dikimi o kadar gelişti ki her yıl bir gün köyde vişne festivali yapılmaya da başlandı.
Devam edecek.