Çözüm süreci adı altında gittikçe ulus devletten uzaklaşılmakta, üniter yapı bozulmakta neredeyse bir nevi federatif yapı oluşturulmaya çalışılmakta.
Yalnız ülkemizdeki Kürtler değil diğer ülkelerde yaşayan Kürtler de entegre bir Kürt yapısı oluşturmaya çalışıyorlar.
Türkiye’nin dış politikada zikzak ve yanlışları nedeniyle Suriye’deki Kürtler de bağımsızlığa doğru adım atıyorlar. Yani Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt oluşumu çoktan oluşturulmaya çalışılıyor.
Ülkem de bu Kürt oluşumu artık gizlenecek bir durum kalmayıp alenen ve açıktan sürdürülür hale gelmiştir.
Hükümetin İmralı ve kandille görüşmekte olup, bu görüşmede ne yazık ki BDP katılımı ve aracılığı da ekleniyor.
Bir de ülkemdeki bazı medya bölücülerle yapılan bu görüşmeleri olumlu ve yararlı olarak görerek barış süreci denen bölünmeyi destekleyen yazı ve yorumlar yazıp çiziyorlar.
Geçen günlerde Kandil’de Kongragel toplantılarında bölünmeyi gündeme getirilmeye çalışılmış, sözde çözüm sürecinde İmralı canisi adres gösterildi.
Ayrıca ülkeme her zaman sorun ve bir çıbanbaşı olan Erbil’de yapılan Kürt konferansı olarak adlandırılan, toplantıya Türkiye, İran, Irak Suriye ve Dünya’daki diğer Kürt parti, örgüt ve guruplarının katılması için çaba gösterileceği kaydediliyor.
Hâlbuki hareket halinde olan PKK’nın sınırlarımız dışına çıkmadığı
Yer değiştirdikleri bazı bölgelerde yığınak yaptığı bazı basın ve yayın organlarınca haber olarak fotoğrafları ile yayınlanıyor.
Bu çekilmeyi PKK tarafından yola girdiği söylenerek buna yol temizliği dedikleri, hükümet tarafından ise demokratikleşme adımları olarak değerlendirilerek hukuki düzenlemelerin bir an önce yapılması istenmektedir.
Buna rağmen PKK sözde asayiş birlikleri kurarak yol kontrolleri yapmaya başlamıştır.
Ayrıca halk mahkemesi, eğitim ve sağlık birimleri de oluşturarak, kurumsallaşmaya ve özerk yönetime hazırlık yapmaya başladılar.
Acaba hükümet bunları bilmiyor mu?
Biliyor ama şimdi hükümetin çok daha önemli işi var. Gezi parkı olaylarını bir halletsin sonra düşünüz diyorlar.
Devletin güvenlik güçlerinin neredeyse gözleri önünde yol kesme, kimlik kontrolü, şantiye basma adam kaçırma faaliyetleri devam ediyor.
Törenle PKK şehitliği bile açılıyor.
Yine PKK sözde liderleri. Tehdit dolu söylemlerine devam etmekteler.
Barış süreci adı altında yürütülmeye çalışmalar sürerken aman süreç bozulmasın diye alanlar, güvenlik güçlerinin önünde PKK manevra alanına bırakılmakta.
İletişim kurmak ve Şayet PKK istekleri mecliste kabul görürse fiili bir özerklik yapı oluşması kaçınılmazdır.
Bunu da bu iktidar eliyle Türk Milletine alıştıra alıştıra yapmaya çalışılıyor.
Bazı Kürt kökenli milletvekilleri etnik kimlikleri ile gurur duyarken ulusal kimliği hiçe sayıyorlar.
Bunlar 10 yıl marşını faşist ve ırkçı olarak nitelendiriyorlar.
Türkiye’nin güney doğusundan Kürdistan olarak söz etmek artık olan görülmekte ve Tük toplumu buna alıştırılmaktadır.
Bütün bunlar açıkça ortadayken yönetimin, iktidara karşı olduğunu düşündüğü kişi ve kurumlara karşı takındığı tavrı açıkça bölücülük yapanlara karşı göstermemesine aksine bölücülere karşı hoş görülü davranmasına bir anlam verilmemektedir.
Türk milleti bunları bilip kendisine ve hepsinden önemlisi ülkesine sahip çıkmak zorundadır.
Peki, bana soracaksınız “bütün bunlara karşı hükümet ne yapıyor”?
Cevabı ise ne yapacak tutturdu bir barış süreci türküsü kendisi söylüyor kendisi dinliyor.
Sayın Başbakan her akşam bir kurumda iftar açarken konuşuyor. Konuşmasının ana gündem maddesi gezi parkı eylemleri. Sanki ülkemde ekonomi çok iyi, asayiş berkemal ülkenin her tarafı düzgün sorun yok gibi, ama varsa da gezi parkı yoksa da gezi parkı eylemleri.
Ayrıca büyük bir meydan zaferi kazanan polislerin yemeğinde durmadan sevgiden dem vurup duruyor.
Sevgi kâğıda yazılmaz, kalbe kazınır. Ya var ya da yoktur.
Hem her tarafa yetişmeye ve karışmaya çalışacaksın, maddi kazançların ince hesapların içinde olacaksın hem de sevgiden bahsedeceksin olur mu böyle bir şey?
Beş Gencecik vatandaş ölecek onlarca insan gözünden olacak bazıları sakat kalacak siz sevgiden bahsedeceksiniz.
Hâlbuki sevginin reklâmı yapılmaz sessizce ve derinden yaşanır.
Sevgiyi asıl söyleyen kalptir.
Sevgi fedakârlıktır.
Sayın Başbakan her konuşmasında büyük ozana Yunus Emre’nin ağzı ile konuşuyor.
Yaratanı severiz
Yaratılandan ötürü
Sayın başbakan gezi parkı eylemlerinde bunca ölen, sakat kalan ve hastanelik olan canlar ne olacak?
Onları da yaratan yaratmadı mı?
Onları da sevseydiniz olmaz mıydı?
Tutturulmuş bir barış süreci, aldı başını gidiyor. Bu süreç konusunu eleştirenlerden rahatsız olanlar, soruyorlar:
“Kürt sorununda sizin görüşünüz veya çözüm öneriniz nedir”? Diye.
Bunun Cevabı:
Bu ülkede Kürt sorunu değil, terör, Kürtçülük ve bölücülük sorunu vardır. Terörle mücadele edilir. Ciddi bir devlet Terörle müzakere ve pazarlık yapamaz. Bunu yapanlar bu vebalin altında ezilmeye mahkûmdur.
Bunu yaptıranlardan bu millet bir gün hesabını sor.
Walsch derki : “Yalanla iletişim kurmak ve yalanı yutturmak bir başarı değildir.
Sadece yenilginin ertelenmesidir”.