Ah! Biz Aydınlılar

Nevzat ARSLAN

 

Ah! Biz Aydınlılar,

Ankara’da güçlü bir lobimiz var mı?

Birazcık gücümüz desteğimiz var mı?

Birbirimizi inanın bizim kadar çelmeleyen yoktur,

Birbirimiz için “Ne olsun, ne de ölsün” diyenlerdeniz.

Bunun kökeni de kendimize yetmemiz gerçeğidir.

Ben merkez odaklıyız, alt nesillere de aktarımdayız.

Örnek almamız gereken bazı büyüklerimizin,

Kuvvetlinin yanında yer aldıklarını,

Binmeyeceği eşeğe ot atmadıklarını,

Kendine değil de karşısındakine odaklandıklarını,

Ben demeyeyim de kim derse desin zihniyetlerini,

Kendilerini erişilmez zat zannettiklerini,

Ben olmasaydım o kim ki?

Diyerek kerameti kendinden bildiklerini,

Kimilerinin yalan söylemekten dahi çekinmediklerini,

Görüp de izledikçe, boşuna değilmiş.

“Efe tek oynar” diye sitemde bulunmak.

 

Aydın adına, birlik ve beraberlik adına yapılacak onca işleri varken,

Baksanıza ilimiz vekillerine, birbirlerine veriştirmekteler.

“Ben Aydınlılar adına eleştirilerimi artırarak sürdüreceğim”

Kime deniliyor?

Bir diğer Aydın ili vekiline, hemşerisine.

Aman bizim adımıza eleştirmeyiniz efendim, yapacak çok işiniz var,

Aydınlılar da eleştirmenizi istemez herhalde, barışınız sayın vekilim,

Bir sözümüz de eleştirilen milletvekilimize, sarılınız sayın vekilim,

Sizler Aydınlılar adına çalışmalarınızı artırarak sürdürünüz ki,

İlimizde onca genç var ama onca iş sahası yok…

Bazı illerimizin TBMM’deki vekilleri, bürokratları ve işadamları ile birlik

Beraberlik içerisinde bir olup, pir olup yumruk gibi etkin

Adımlarını görüp izledikçe,

-Bizim Aydın’lımız niye yapamıyor?

Diye sormaktan kendimizi alamıyorduk ki…

 

AYTO’nun gezici bir Tır üzerinde Aydın’ı yaşatması,

Efe artık tek oynamayacak diye haykırması hoş.

Antalyalı Ramazan Ergün Hoca,

Doyduğum yerdir ne de olsa demiş,

“Aydın’ı Aydınlatanlar” diyerek yazmış.

Milyon nüfuslu ilimizde,

Az süre Şeyhülislamlık yapmış,

Bir Molla Yegân Efendiyi,

Osmanlının 48. Şeyhülislamı

Hoca zade Mesut Efendiyi,

Şam Valiliği yapan Nasuh Paşayı,

Koca nazırın oğlu Beylerbeyi Üveys Paşa ve biraderleri,

Ramazan Paşa ile Hasan Efendiyi

Bilenimiz bir elin parmakları kadardır inanın.

Bilmesek de ne olurmuş diyenler yok değil hani.

 

Atatürk’ümüzün Yörük olan baba tarafının Söke’nin Sarıkemer

Beldesinden asimilasyon için

Balkanlara göç ettirildiğini duydunuz mu?

Masallaşmış öncelerden bir Atçalı Kel Mehmet Efe,

Kurtuluş Savaşında adına türküler yakılmış

Kendisi de Kuvayı Milliye ateşini taşımış,

Bir Yörük Ali Efe,

Destanlaşmış, tarihe geçmiş.

Aynı dönemden Demirci Mehmet Efe,

Günahıyla, sevabıyla Nazilli Mezarlığında yatmaktadır.

Cumhuriyetimizin ilk İktisat ve Adalet Bakanı,

Mahmut Esat Bozkurt’un unutulmasından ürkeriz,

Kuşadası yolu kıyısındaki mezarı görülüyor da

Kimin yattığını bir merak edenimiz var mı?

 

Adnan Menderes hemşerimiz, sabık Başbakanımız,

Aydınlı olarak misafirini gezdireceğin,

Çocuğuna bir şeyler söyleyebileceğin,

İlimizde Menderes adına bir müzesi yok,

Menderes ailesi de hiç uğraş vermedi mi?

Acep ailemizin bir eseri olsun istemedi mi?

Diye sormadan edemiyoruz.

Aydınımızda Sanatçı Şükran Güngör usta çıkmış,

Yıldız Kenter Hanım ile hayat ortaklığı yapmış, 

Türkiye’ye nam olmuş, sahnenin tozunu atmış.

Gerçi Aydın Belediyemiz adını verdiği bir sahne ile ismini yaşatmaktadır.

Çineli Şükran Ustanın adı, umarız Çine’de de hatırlanmaktadır.

 

Kendine has bir repliğe sahip olan ünlü sinema aktörü,

Rahmetli Yıldırım Önal’ın kökünün Nazilli’ye dayandığını bilenimiz azdır.

İki dönem Aydın Milletvekili olan değerli üstat M Kemal Yılmaz Hoca,

“1947 yılında Basma fabrikasında Necip Fazıl’ın Para adlı oyununu oynarken

İzlediğim Yıldırım’ın konservatuar sınavlarına katılması için çok ısrar ettim.

Sözümü dinledi, sınavı kazandı ve özel bir aktör oldu.

Ama daha sonra içki belasına bulaştı.

Kendini ve geleceğini bitirdi.”

Diyerek anlatır rahmetli Yıldırım Önal’ı.

 

Bir şeyler yapmak isteyenler de yok değil.

İstanbul’da bir Ünal Uyguç Beyefendi var.

Bürokratlık yapmış bu beyefendi,

Aydın için her adımda, her taşın altından çıkar.

Ankara’da Mustafa Kemal Yılmaz Hoca,

İki dönem Aydın vekilliği yapmış,

Aydın sevdalısı bir eğitimci, o yaşta o da boş durmuyor,

“Umurlu’dan çıktık yola” diyor,

Anlatıyor, yazıyor ve de çiziyor,

Asırlık yaşına rağmen yetişmek zor hızına inanın.

Aydın ilinden yolu düşenler uğradığında,

Eşlik etmek için o yaşında nasıl gayret ettiği

Anlatılır övgüyle...

 

Bunlar bildiklerimizin birazı,

Ankara’yı mesken tutmuş emekli bakanlar,

Siyasiler, vekillerimiz de var.

Siyasiler dedik de, onlar çözmüş bizi;

Bir zamanlar, Aydından bir kontenjan vekili

Adayına söylenen şu sözler ilgi çekici;

“Aydın halkı devletten pek bir şey istemez.

Sadece memur olan çocuklarının tayin istekleri olur.

Onu da filan vekiller sana, bana bırakmaz bile…”

İşte böyleymişiz biz…

 

Son sözümüz, yine ilk sözümüz gibi,

Bunların nedeni kendimize yetmemiz gerçeğidir.

Çare ise, ailede başlayan eğitim,

Bir de ufkumuzu geniş tutmak.

Yüce Tanrı, bizi Somali ve Suriye’de değil de

Bu bereketli topraklarda doğmamızı sağlamış.

Sevgi, saygı dolu olunduğunda ne kadar ışıldar ortalık,

Olabilsek hırs ve hasetten uzak,

İlimizin adı gibi aydın insanlar olarak…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.