8 Mart’ın kadınlar açısından önemli bir gün olduğunu belirterek yazıma başlamak istiyorum. Kısaca bu gün ne anlama geliyor ve Türkiye’de ne zamandan beri kutlanmaya başlanmıştır konularında kısaca bilgi sunmak istiyorum.
ABD’de New York şehrinde bir dokuma fabrikasında çok ağır çalışma koşulları vardı. Çalışanların ücretleri düşüktü. Çalışma koşulları giderek ağırlaşmaya başlamıştı. Kadın çalışanlar fazla dayanamadılar. Grev yapmaya karar verdiler. Daha iyi şartlarda çalışmak, ücretlerinin daha yüksek olması, eşit işe eşit ücret talepleri oldu. Greve katılanların sayısı 40 bin kişi kadardı. Grev devam ederken grev yapılan fabrikada yangın çıktı. Kadınlardan 129 kişi yangında öldü. Yaralananlar oldu. Bu sırada tarih 8 Mart 1857 gününü gösteriyordu. Bu olaylar üzerine Almanya'da Sosyal Demokratlar bundan sonra her 8 Mart Kadınlar Gününün 8 Martta anılmasını teklif ettiler. Öneri kabul gördü.. 8 Mart gününün kadınlar günü olarak anılması kabul edilmiş oldu.. Dünya kadınlar günü ilk kez 19 Mart 1911 tarihinde anıldı. Ancak 1921’de Moskova’da 3. Uluslararası kadınlar konferansında her 8 Mart’ta Kadınlar Günü olarak anılması ve etkinlikler yapılmasına karar verildi. Amerika’da da 1960 yılından itibaren kutlanmaya başlandı. Birleşmiş Milletler de de kabul gördü. Türkiye'de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın ve yığınsal olarak kutlandı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra cunta yönetimi tarafından dört yıl kutlama yapılmasına izin verilmedi. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" kutlanmaya devam edilmeye başlandı.
Türk kadını tarihimizin derinliklerinden günümüze kadar toplumsal hayatımızın, millet ve devlet yapımızın odağında yer almış, her devirde feragat ve fedakârlıkların en yücesini yapmışlardır. Kurtuluş Savaşında; kanını, canını, emeğini ve evladını memleketin kurtuluşuna ve bağımsızlığına adamıştır. Büyük Atatürk’ün “Dünyanın hiçbir kadını ben vatanımı kurtarmak için Türk kadınından daha fazla çalıştım diyemez” sözü buna en güzel örnektir. Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte Türk kadını; çağdaş ve dünya kadınlarının sahip olduğu kazanımları tek tek elde etmiş, modern Türkiye’nin kurulmasında da önemli misyon üslenmişlerdir. Geçen süreçte Türk kadını; eğitimden sağlığa yasama, yürütme ve yargıdan iş dünyasına kadar her alanda üstlendiği görevleri başarıyla yerine getirmiş, modern Türkiye’nin simgesi ve Cumhuriyetimizin en büyük teminatı olmuştur. Dünyada ve ülkemizde, temel eğitim hizmetlerine erişim, kadına yönelik şiddet, cinsel saldırı, toplumsal yaşama katılım, zorla evlilik, okuma-yazma oranı gibi birçok gösterge, kadınların ayrımcılık ve eşitsizlik gördüğünü ortaya koymaktadır. Kadınlarımıza yönelik ayrımcı, dışlayıcı ve şiddet içeren uygulamalar sona erdirilebildiğinde, tüm kız çocuklarımız eğitimin her seviyesinden yararlanabildiğinde, geleceğe daha da güvenle bakabileceğimiz muhakkaktır. Bu konuda devletimizin yanı sıra, kadın örgütlerinin, diğer sivil toplum kuruluşlarının ve basın yayın organlarının gayretleri büyük önem taşımaktadır. Çocuklarımızın ilk öğretmenleri olan annelerimizin yaşam şartlarının ve eğitim düzeylerinin yükseltilmesi konusunda her zaman kadınlarımızın yanında olmalıyız.. Yöremizde fedakârca çalışarak hem çocuklarını yetiştirmeye gayret eden, hem de aile bütçesine katkıda bulunan kadınlarımızın sorunlarının paylaşılması konusunda herkes üzerine düşen görevleri yapmalıdır. Toplumun tüm bireyleri olarak; özellikle kadın ve çocuklara yönelik şiddet ve istismar olaylarının azaltılması konusunda herkes üzerine düşeni yerine getirmelidir.. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün tüm Dünyada ve Ülkemizde kadınların eşitlik, kalkınma ve daha huzurlu yaşam özlemlerini ve isteklerini dile getirdikleri birlik ve beraberlik günü olarak kutlanmasını temenni eder, bu vesileyle; tüm kadınlarımıza sağlık, mutluluk ve başarılar dilerim.