76 canı Kartalkaya’da uğurlamışız Hak’ka

Şerif KUTLUDAĞ

Kartalkaya, Bolu’da 2 bin 200 rakımlı arazide karlar arasında kurulu 12 katlı lüks bir otel

Hafta sonunda karne tatiline giren öğrenci aileleri ve kayak yapma meraklılarının 20 Ocak 2025 Pazartesi günü oteli dolduran 237 tatilci.

Gündüzün kayak yaparak ya da karda gezinerek çeşitli etkinliklerle yorulan insanların derin uykuya daldığı saatler.

Gecenin 03.30’unda çıkan bir yangın!.. 21 Ocak 2025 akşam 22.00 haberlerinde açıklanan rakam 76 canın kaybı. 51 vatandaşın da tedavisinin sürdüğü haberleri…,

Konunun adli ve idari boyutunu ilgililere bırakarak kar ve ölüm üzerine duygu ve düşüncelerimi örneklendirmek istiyorum siz değerli okurlarıma. En sondan başlarsak:

1997’de Kerim TEKİN şarkısının sözlerinde şunları okuruz:

Kar beyazdır ölüm // Ellerinden gülüm

Yine yoksun diye // Düşmanım her güne

Sabahat AKKİRAZ da¸Kınalı kar kınalı kar sende büyük bir ahım var..." der.

12 Şubat 1933’te Buldan’ın Derbent Deresi”nde tipiye yakalanıp donarak ölen Gölemezli üç devecinin hazin hikayesi de şöyledir:

Denizli’nin merkez Gölemezli köyünden Deveci (kervancıbaşı) Musa ile Meneviş’in Veli ve Süleyman adlarındaki arkadaşlarıyla Sarayköy’den develerine buğday ve arpa yükleyip Sarıgöl’de sattıktan sonra tekrar aynı yoldan Sarayköy’e doğru hareket ederler. Mevsim ise kış, karlı, fırtınalı, tipili bir gündür.

Kervancılar tam Derbent deresi denilen yere gelmeden, Sarıgöl’ün Baharlar köylüleri ile karşılaşırlar. Köylüler Kervancılara “Kar çok yağıyor, Derbent Boğazından geçemezsiniz” diyerek döndürmek isterler. Onlar da “hayır gideriz” diyerek yola devam ederler.

Derbent Boğazı’na iyice yaklaştıklarında kar, boran, tipi şiddetini artırır. Develerin ayakları tutmaz, kaymaya başlar. Köylülerin aklına gelen devecilerin başına gelir ve develerle birlikte uçuruma yuvarlanırlar. Musa , Veli ve Süleyman önce develerini sonra da kendilerini kurtarmak isterlerken vakit bir hayli geçmiş ve gece olmuştur. Kar ve tipiden, soğuktan korunacak yer bulamayıp, develerini de kurtaramadan soğukta donup ölmüşlerdir. Olayın ertesi günü oradan geçmekte olan Kulalı ayakkabı yolcusu uzaktan bunların ölüsünü görüp Derbent köyüne haber verir. Köye 4–5 km uzaklıkta bulunan “Derbent boğazına” gelen köylüler küreklerle karları aça aça cesetleri bulurlar. Musa, Veli ve Süleyman’ın etrafında kargalar (kuşlar) uçuşmaktadır... Kervancıların cesetleri önce Derbent köyüne getirilir. Sonra da köylerine götürülerek cesetler ailelerine teslim edilir. Bu acı olay üzerine Denizli, Buldan ilçesine bağlı Derbent köyünden Ayşe ve Fatı adlarındaki kişiler hemen bir ağıt yakarlar. 14 beşlikten oluşan ağıt şöyle başlar:

Derbent deresine duman bürüdü

Yedi devesiyle Musam yürüdü

Musamın ciğeri mos mor oldu çürüdü

Derbent dereleri dar geldi bana

Vadesiz ölümler zor geldi bana

Derbent deresine çıvgınlar esti

Elimi kolumu poyrazlar kesti

Feleğin bizlere neyimiş kastı

Derbent dereleri dar geldi bize

Vadesiz ölümler zor geldi bize

Ya, 15 ile 22 Aralık 1914 tarihlerinde Kars’ı Ruslardan geri almak için başlatılan ve 5 Ocak 1915’te sona eren Sarıkamış Harekâtında 60 bini donarak olmak üzere 78 bin şehidimiz için ne dersiniz!..

Allahuekber dağlarının yer yer 2-3 bin rakımlı geçitlerinde ısı sıfırın altında 30 dereceye kadar düşerken büyük bölümü ise çölden gelmiş ve üzerlerinde yazlık üniformalar olanTürk askerlerinin durumunu Kurmay Subay Şerif Bey "Sarıkamış" adlı kitabında şöyle anlatır:

"Yol kenarında karların içinde çömelmiş bir asker, bir yığın karı kollarıyla kucaklamış, titreyerek, feryat ederek dişleriyle kemiriyordu. Kaldırıp yola sevketmek istedim. Beni hiç görmedi. zavallı çıldırmıştı. Bu suretle şu lanetli buzullar içinde biz belki on bin kişiden fazla insanı bir günde karların altına bıraktık ve geçtik".

Rus Kafkas Ordusu Kurmay Başkan Vekili Dük AleksandroviçPietroviç Sarıkamış'ta gördüklerine anılarında şöyle yer vermiş:

"İlk sırada diz çökmüş 9 kahraman. Mavzerleriyle nişan almışlar, tetiğe asılmak üzereler ama asılamamışlar... İkinci sırada cephane taşıyanlar var, sandıkları bir avuçlamışlar ki, kainattan hırslarını almak istiyor gibiler. Öylesine kaskatı kesilmişler... Ve sağ başta Binbaşı Nihat. Dimdik ayakta, başı açık, saçları beyaza boyanmış, gözleri karşıda...Allahuekber dağlarındaki son Türk müfrezesini teslim alamadım. Bizden çok evvel, Allah'larına teslim olmuşlardı."

İşte bu tarihi olayı da Musa EROĞLU sazıyla şöyle seslendirir:

Sarıkamış altın bulak

Soğanlıyı biz nerden bilek

Bizim uşak göğcek gezer

Ağca zıbın kara yelek

Yüzbaşılar binbaşılar

Tabur taburu karşılar

Bir kar yağar ince ince

Yatan şehitler ışılar

7 Ocak 2025’te ABD’nin Kaliforniya eyaletinin Los Angeles kentinde başlayan ve ABD tarihinin en büyük ve en ağır sonuçlu yangını olarak kabul edilen yangınla ilgili haberleri okumayan, TV haberlerinde yangın görsellerini görmeyen kalmamıştır sanıyorum…

Sonuç olarak demem o ki değerli okurlarım!..

Bu dünyada misafiriz. Misafirliğin ne zaman, nerede, nasıl ve kaç yaşında sona ereceğini bilme şansımız yok.

Everest’e ya da Ağrı Dağı’na tırmanan dağcıların ölümüne de sebep olabiliyor karlar, çığ düşmesi şeklinde de ölümlere vesile olabiliyor, kervancıların develerinin tipide ayaklarının kaymasına bağlı olarak da olabiliyor; Sarıkamış’ta binlerce askerimizin donarak Hak’ka yürümesine de vesile olabiliyor,

Gerekçes ne olursa olsun sonuç değişmiyor HAY’dan geldik HÛ’ya dönüyoruz: ALLAH’tan geldik ALLAH’a dönüyoruz…

Büyüklerin “ALLAH’ım dip yatıp kapı gözletme… Elden ayaktan düşürme… Üç gün yatak (olsun), dördüncü gün toprak (nasip olsun)” duaları demek ki boşuna yapılmıyormuş…

Öncelikle Kartalkaya’da otel yangınında hayatlarını kaybeden 66 vatandaşımıza; Sarıkamış Şehitlerimize ve kar/çığ altında kalarak hayatlarını kaybedenlere ALLAH’tan rahmetler diliyorum. Mekanları cennet olsun.

GÜL/AYDIN… ÖLÜMLERDEN DERS ÇIKARARAK…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.