Bugün 25 Eylül… Yarınsa 26 Eylül!..
26 Eylül 1932!.. 1. Türk Dili Kurultayı’nın İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda Medhal Salonu’nda, bizzat Mustafa Kemal ATATÜRK’ün başkanlığında toplandığı kutlu gün…Kutlu olsun!..
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mizin kurucusu Atatürk’ün, devletimizin sosyal yapılanması konusunda Türk Dili konusunda daha 2 Eylül 1930’daSadri Maksudi ARSAL’ın kitabına şunları yazmıştı. Şunları söylemişti:
“Milli duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli duygusunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil bilinçle işlensin. Ülkesini yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. (1930)”
İşte bu sözlerde ortaya konulan hedeflere varılabilmesi için önce 15 Nisan 1931’de TTK=Türk Tarik Kurumu’nu hemen ardından da 12 Temmuz 1932’de de TDK=Türk Dil Kurumu’nu kurdurmuş idi.
Batılıların bize dayatmaya kalktıkları “Sizler buraya26 Ağustos 1071’de geldiniz, Bu topraklar bizimdi. Biz önünde sonunda sizi geldiğiniz topraklara göndereceğiz” tezine karşılık olarak ATATÜRK şunları söylemişti:
“Biz daha önceleri zaten bu topraklardaydık. Bu memleket dünyanın beklemediği, asla umut etmediği ayrıcalıklı bir varoluşa sahne oldu. Bu sahne en az 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Beşik doğanın rüzgarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk doğanın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk doğanın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu sonra onlara alıştı; Onların oğlu oldu. Bir gün o doğa çocuğu, Doğa oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu... Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.”
Hayır, biz Türk Milleti olarak bu topraklara 26 Ağustos 1071’de gelmedik; bu geliş bizim Anadolu’ya son gelişimizdi anlayışının bilimsel verilerle dünyaya sunulması içindi TTK ile TDK’nın varlık sebebi…
İşte bu mutlu olayın 92. Yıl Dönümünde, İzmir Karşıyaka Sancar Maruflu Yerleşkesinde Karşıyaka Dostluk Grubu Derneği Onursal ve Kurucu Başkanı sevgili Ahmet Eren ÖZEN, Türkiye Yardımsevenler Derneği Karşıyaka Şubesi Başkanı sayın Neşe ÖRS’ün girişimi ile bir kutlama programı yaşadık; Şiir Kalbimizde Grubu Başkanı Metin Soydeveliile Sanat Değeirmeni Grubu Başkanı Aygün Eroğlu ile konuya duyarlı kültür sanat insanlarının katılımıyla…
Yahya Kemal Beyatlı’nın “Türkçem benim ağzımda annemin sütüdür”dediği; Fazıl HüsniDAĞLARCA’nında “Türkçem benim ses bayrağım!.. ”dır dediği güzel Türkçemizin güzelliğini paylaştık bilgilerle, şiirlerle, ve tarihî anekdotlarla…
24 Eylül 1996,aynı zamanda Türkiye Türkçesini en güzel şekilde konuşan merhum ses sanatçısı, şâir, besteci ve kültür-sanat insanı Zeki Müren’in 28. Vefat Yıl Dönümü olduğu için, 24 Eylül günü yaşadığımız programda, onun kadîm dostu Göksenin Çakmak’ın konuşması ve seslendirdiği Zeki Müren şarkılarıyla bir kez daha duyumsadık güzel Türkçemizin güzelliğini…
Programdaki konuşmamızdan dolayı şahsımıza, Zeki Müren konusundaki paylaşımlarından dolayı Göksenin Çakmak’a, Türkiye Yardımsevenler Derneği Karşıyaka Şubesi Başkanı sayın Neşe ÖRS’e ve günün moderatörü Basri Dinçer’e teşekkür belgelerinin takdimiyle noktalandı program…
TDK’nın kuruluşu ve 1. Türk Dili Kurultayı’nın toplanmasının anısına oluşturulan 26 Eylül DİL BAYRAMI’nı bu duygularla kutluyoruz biz de…
Başta Mustafa Kemal ATATÜRK ile Türkçemizin varlığı için emek harcayan atalarımızı rahmetle, minnetle, saygıyla sevgiyle anıyoruz.
Günün anısına ben de “TÜRK DİLİ BAYRAMI” başlıklı şiirimi takdim ediyorum siz değerli okurlarıma.
GÜL/AYDIN… SEVGİLERİMLE…
TÜRK DİLİ BAYRAMI -Şerif KUTLUDAĞ-
“Dil Bayramı” derler; bugün, Türk Dili’nin bayramı
Oturup da dostlarıma hâlimi arz edeyim
Bayramlardır, dostlar ile gönüllerin seyranı
Deli gönlüm yârenlere neler söyler diyeyim
“Türkçem benim alın yazım”, severim anam misâl
Dünya bunu bilmeli ve buna saygı duymalı
Ağız tadım, gönül dilim, hem hilâlim hem helâl
Türk çocuğu, Türkçesini sevmeli ve saymalı
Beş bin yıllık yaşım vardır, bunu herkes bilmeli
Kaç dille ben güreş tuttum, çetelesi bendedir
Türkçeleşmiş Türkçe bilip, gerisini silmeli
Özüm sağlam, iki gözüm, lekelerim tendedir.
Bilge Kağan, Kültigin’im taşa yazmış yazımı
Ozanlarım, sazlarıyla bugünlere taşımış
Kaşgarlım’la Karamanlım, işlemişler nazımı
Atatürk’üm bu uğurda öğretmene baş imiş
Dağlarca’da “Ses Bayrağı”, şiirler türkülerle
“Ağzımızda anne sütü” Yahya Kemâl’in sözü
Ertaşlarla “Gönüldağı” şenlenir ülkülerle
Söylenilen her sözümüz, ağartmalıdır yüzü
Kutlu bir rüyâydı o, Osman Gazi dilinde
Çok ulu bir çınardı o, üç kıtada dalları
Karacoğlan, Yunus Emre, yaşar Türk’ün kalbinde
Söyleşirler şiirlerle, dile gelir halları
Derinlerde köklerim var deme sakın gereksiz
Gövdemi de beslerim ben, dallar için elbette
Kökle gövde, dallar ile yaşar, elbet budur öz
Dede, baba, torun vardır; dua dilek niyette
Sen sen ol da koparma hiç, geçmiş ile bağını
Ataların sözlerini, altın bilip biriktir
Söz söylerken, çokça düşün; gözle, solla sağını
Tatlı dille sevgileri biriktirmek gerektir.
Gutmuloğlu, bağla sözü daha fazla uzatma
Dostlarının irfânı var, gözü gönlü dolmuştur
Cihan senin olsa bile, sen Türkçeni unutma
Beş bin yıllık bir süreçle, Türkçen dilin olmuştur
Şiir; Şerif KUTLUDAĞ, SELÂM OLSUN, -Şiirler- Yeşil Kayın Yayınevi, Haziran 2024, DENİZLİ kitabında sayfa 50’de yer almıştır.