Yirmi altı ağustos sabahı,
Mustafa Kemal’in şafak sökerken verdiği emirle,
Mehmetçik coşkun bir sel gibi coştu.
Yiğitliğin ve direnişin kükreyen dalgası oldu.
Yirmi altı ağustos sabahı,
kahraman yürekler er meydanında harmanlandı.
Yurdun her noktasında,
özgürlük meşaleleri göklere yükseldi.
Yirmi altı ağustos sabahı
Mustafa Kemal’in şafak sökerken verdiği emirle
patlayan volkan sesinden sonra,
Afyon'dan Dumlupınar’a kadar uzanan dağlar
selam durdular Mehmetçiğe,
Eridiler, yanardağ oldular.
Dayanmak ne mümkündü!
Selam olsun! Kavganın böylesini başlatanlara, dövüşenlere.
Selam olsun! Dövüşün erkekçesine.
Selam olsun! Ayağı çıplak mermi taşıyan çocuklara, bacılara.
Selam olsun! Ölüme gülerek koşan yiğitlerin analarına.
Selam olsun! Bebesini cephede emziren yeni gelinlere.
Selam olsun! Akdeniz’in ılık sularına doğru koşanlara.
Koşanların parmakları tetiklerde çelikleşmişken,
gül bahçeleri bile şaşırdılar
ölüme gülerek gidenlere.
Ve şehitliğin,
yiğitlik, özgürlük ve namus türküsü olduğuna
Sonradan gelenlere koştukları yollar yol oldu.
Aştıkları yaylalar yaylaları oldu.
Barut soludukları mavi semalar semaları oldu.
Canlarını verip kan akıttıkları topraklar vatanları oldu.
Yıldızlar yerlerinden ayrılıp şehitlerin üzerinde
ayla birleştiler ve
geleceğe uzanan bayrak ve vatan için ölmenin şahidi oldular.
Bu dağlar, bu ovalar, bu ağaçlar, bu kuşlar hep birlikte
yine, durmadan, nöbetteler.
Selam olsun sizlere. Selam olsun sizlere