24 Haziran seçimlerine sistem tartışmaları damgasını vurdu. Cumhur ittifakı başkanlık sistemini, millet ittifakı parlamenter sisteme dönüşü savunuyor.
Her iki durumda da Türkiye’nin işi zor. Türkiye’nin meselelerinin çözümünde uygulanan sistemin katkısı olsa da, asıl olan sistemi işleten insan kalitesi ve mantalitesidir.
Dünyanın en iyi yönetim sistemi demokrasiyi ne hale getirdiğimiz ortada. Hukuk devleti olmadan toplumsal adalet sağlanmadan hangi sistemi uygularsanız uygulayın değişen bir şey olmaz.
Derler ki Amerika’daki halkı Hindistan’a Hindistan’daki halkı Amerika’ya nakletsek, bir müddet sonra Amerika Hindistan, Hindistan da Amerika olur. Burada anlatılmak istenen, insan unsurunun sistemden önce geldiğidir.
Siz hak, hakikat, adalet kavramlarını, temel hak ve hürriyetleri hiçe sayan uygulamalar yaptıkça, toplumsal barış ve beşeri kalkınma sağlayamazsınız.
Bu husus insanın ve toplumun dünyaya bakışı ile ilgili verilen eğitimin sonucudur.
Evrensel değerlerin yerlerde süründüğü toplumlarda bireylerin nitelikli insan olması düşünülemez. Genel kuraldır iyilere kötüler, kötülere de iyiler yönetici olamaz. Bir toplum layık olduğunu bulur, layık olduğu kişiler tarafından yönetilir.
24 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye zorlu bir sürece girecek gibi gözüküyor. Başkan kim olursa olsun Meclis aritmetiği koalisyonu işaret ediyor gibi. Bu durum siyasi istikrarsızlık alametidir.
Dünya ekonomisinin daralma sürecine girmekte olduğunun işaretleri görülmektedir.
ABD dünya ülkelerindeki 4 trilyon dolarlık varlığını geri çağırma kararı aldı. ABD merkez bankası faizleri yükseltti. Gelişmekte olan ülkelerde bu karar döviz darlığına sebep olacaktır. Dolar kurunun yükselmesi faizleri yükseltecek gelişmekte olan ülkelerin yatırım mallarının ve ara mallarının fiyatlarının yükselmesi ile yüksek enflasyon kaçınmaz olacaktır.
Ülkemiz açısından 24 Haziran seçimlerinden sonra hükümetin en önemli meselesi döviz kurları ve yüksek enflasyon olacaktır. Ülkenin birinci meselesinin ekonomi olacağı aşikârdır.
Bu durumda gündeme gelecek ekonomik tedbirler olabilir.
Uzun zamandan beri Türk ekonomisinde tasarruf eğrisi negatifi göstermektedir. Toplumun büyük kesimi konut ve otomobil alımları ve bir kısım tüketim harcamaları için bankalara borçlanmıştır. Türk toplumunun fedakârlık yapacak durumu kalmamıştır. Zorunlu tedbirler alınsa bile netice alınacağı şüphelidir.
4 Milyon Suriyeli mülteciye harcanan para, terörle mücadelede Türk ordusunun sınırlarımız dışındaki askeri harekâtı, az da olsa ekonomiye yük olmaktadır. Avrupa Birliğinin de mülteciler için yaptığı yardımlar devede kulak misali az ve zamanında gelmemektedir.
Neresinden bakarsak bakalım Türkiye’yi gelecek yıllarda ekonomik, siyasi, askeri, sorunlar beklemektedir.
Güçlü bir siyasi irade ve toplumsal mutabakat olmadan sorunları çözmek zor olacaktır. Bu açıdan bakıldığında, 24 Haziran seçimlerinde milletimizin kararı çok önem arz etmektedir. Neticesi ne olursa olsun halkın kararı, halkın tercihi, hakkın kararı ve tercihi olacaktır.
Bazı şeyler vardır ki, hayır gibi gözükür neticesi şerdir. Şer gibi gözükür neticesi hayır olur.
En iyisi biz nefsimize hoş geleni değil, hayırlısını isteyelim ve dua edelim.